Geçen hafta Cebarail (as)’ın Peygamber (sav)’i te’yid konusu üzerinde durmuştuk. En bilinen örneklerden birisi Ka’beyi şerifte iki gün namaz kıldırmıştır. Namaz kıldırıdıysa bu namazın abdesti var namazın içerisindeki bütün rükünleri var ve namazın vakitleri var. Cebrail (as)’ın kıldırdığı bu namazı ne sayacağız? Peygamber (sav) ‘e Kur’an dışında vahiy getirmesi mi diyeceğiz? Çünkü Kur’an’da oradaki belirtilen şekliyle ifadeler yok. Yoksa Kuran’ın uygulanması mı diyeceğiz? Kur’anı Kerim’de meleklerin elçi olarak gönderildiğine dair ayetler var. Cebrail(as)’ın rasul olduğunu belirten ayet var.”
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ”Peygamberimize inen Kur’an-ı Kerimde Tekvir suresinde belirtiliyor.”Değerli bir elçinin sözüdür.”deniyor. Orada ki Tekvir 19. Ayetteki o elçi Cebrail AS oluyor. Şimdi elçi olduğu zaman Allah’u Teala kendisine neyi emretmişse tabiî ki onu getirip Peygamber SAV ‘e bildirmiş olacak. Ama bu Kur’an-ı Kerimden Cenab-I Hakkın İsa AS ya Cebrail AS ile te’yid ettiğini çok sayıda ayetten biliyoruz.” وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ” Diyor. O zaman te’yit ile elçilik farklı şeyler olmuş oluyor.
Te’yit ne demek?Tasdiketmek,güçlendirmek,desteklemek demektir.Hatta daha çok desteklemek manasına geliyor.Desteklemek ne diyor?Sen ayakta yürüyebiliyorsan ben senin koluna girerim daha rahat yürürsün.O zaman Cebrailin te’yitte bulunması farklı bir şey rasul olması farklı bir şeydir.Mesela Allah’u Tealanın bizleri de Mü’min suresi 15. Ayetinde “
رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ“”dereceleri yükseltendir AllahTeala, Arşın sahibidir. Kendi emrinde olan o ruhu atar. Kullarından belirlediklerine karşılaşma günü konusunda insanları uyarsın diye” diyor. Mesela orada “o ruhu” diyor. Mücadele suresinin 22. Ayetinde başak bir şey söylüyor.”:
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ“”Allah ve rasulüne sınır belirleyen bir takım insanlar vardır.”Mesela buraya kadar dinin sınırı, bundan sonra din karışmaz. Yani Alla ve rasulünün gideceği nokta şurasıdır. Sonrası bize ait olan noktadır. işte sekülarizm, Laisizm denen şeyler. ”Allah ve ahret gününe inanan kimseler in Allah ve rasulüne karşı sınır koyanlara sevgi beslediğini göremezsin.”وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ” “İster bunlar babaları, oğulları,kardeşleri,aşiretleri olsun.”
Peki böyle inananlara “أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ” “işte Allah onların kalbleri içinde imanı yazmış tır. ”وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ” İşte Allah onları kendinden bir ruh ile te’yit eder. Yani destekler. Şimdi Peygamberimiz (SAV)’in bu çizgiyi en iyi yaşayan, en iyi ortaya koyan kişi olduğundan şüphe yok. Allah ve rasulüne sınır koyanlara karşı en güzel mücadeleyi vermiştir . Öyleyse Allah’u Teala onu kendinden bir ruh ile desteklemiştir. İşte bu ruh kelimesi “وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ” değil mi? Şimdi الْقُدُسِ Allah’ın bir sıfatı olmuyor mu? Şimdi “بِرُوحٍ مِّنْهُ” ile “بِرُوحِ الْقُدُسِ” arasında bir ilişki yok mu?Mesela bu gidişimizin doğru olabileceğini de Peygamberimiz SAV ‘in şairi olan hassan bin Sabit’ e karşı söylediği bir söz var “Allahümmeeyyithubiruhulkudüs” “Ya Rabbi Ruhulkudüs ile onu destekle” demiş oluyor. O (kudüs)ün ruhuyla “Erruhul Kudüs” olsa sıfat deriz. Amam bu muzafmuzafunileyh değil mi?(Kudüs)ün ruhuyla oluyor.
Dolayısıyla Cenab-ı Hakkın mü’minleri desteklediğini buradan anlıyoruz. Mesela: Allah’u Teala önce Peygamberimize bir dua yaptırıyor ,onun örnekliğinde o duayı bize de emretmiş oluyor.” وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا.” Diyoruz.Bu duayı Allah yaptırıyor.İsrasuresinde”Ya Rabbi dürüst insanların başladığı gibi başlaya yım , dürüst insanların bitirdiği gibi bitireyim yani dimdik işe gireyim dimdik çıkayım demek sonra ciddi de bir desteğe ihtiyaç var.Seni alt etmek isteyen menfaatlerine ters gören bir sürü insanlar olacak “Ve cealniminledünkesultanen nasıra””ve bana kendi katından bir güç bir yardımcı ver.” diyor.
Dolayısıyla “”وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ.”ile bu ayet kerime arasında tam bir benzerlik vardır.Bütün bunların sonunda geçen hafta bir neticeye ulaşmaya çalıştık.fatih geçen haftanın bir özetini yaparsa bundan sonraki kısma devam ederiz.
Fatih Orum: Daha önceki haftalarda şöyle bir konu gündeme getirdik.daha doğrusu belki hicri ilk asıra kadar dayanan bir tartışmaydıbu. Bu da Kur’an dışında vahiy var mıdır?Yani Peygamberimize şu an elimizde bulunan Kur’nın dışında vahiy gelmiş midir?Geldiyse bu vahiy bizim için anlamı, bağlayıcılığı nedir?Tartışma konumuz buydu.
Belki bu kelime biraz daha açılabilir. Yani elçilik görevi vahiy.
Fatih Orum: Tabi o risaletle ilgili olan demektir. Buradan hareketle de esasında şöyle bir genel kabul görmüş bir cümle vardı.Bunu dile getirdik.
“Kur’anın dışında vahye örnek sünnettir, Peygamberimizin sünneti bir vahiydir.Bu da gayri metlüv vahiydir.”deniliyor.Dolayısıyla esasında bu da Kur’an dışında bir vahiy olduğunu bu da şu ön kabulün yansımasıydı. Kur’an da her şeyin olmadığı, Kur’an dışındaki hadislerle Peygamberimize Cebrail (AS) bir çok şeyi emretmiş Peygamberimiz de bunları bize söylemiş. Dolayısıyla Kur’anın dışında da risaletle ilgili vahiy vardır gibi bir genel kabul vardı. Bunların ilk delili kıble konusuydu. Yani ilk verilen örnek.
Kıble Peygamber efendimiz SAV ka’beye yönelmeden önce Kudüs’e yöneliyordu.Namazlarını o yöne dönerek kılıyordu.Müslümanlarda böyle yapıyordu.Peki Peygamberimize bu emir nereden geldi? Kur’an da Kudüs’e yönelmeyle ilgili bir ayet olmadığına göre. İşte Peygamberimize Cebrail AS bunu bildirdi. Bu da Kur’an dışında bir vahye Kur’andan bir örnektir denildi.
Bizde bu örneği gündeme taşıdık. Sonuç itibariyle tartışmaların sonucunda şu çıktı ortaya biz konuyu şöyle bağladık. Peygamberimiz Kuduüs’e yönelerek namaz kılması ve onunla birlikte Müslümanların namaz kılması Peygamberimizin daha önceki şeriatlara uyması gerektiğine dair ayetlerledir. Dolayısıyla bu yeni bir vahiyle olmamıştır. Denildi. Mesela daha öncekilerin yoluna uymasına dair ayet gündeme getirildi.” أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللّهُ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ قُل لاَّ أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرَى لِلْعَالَمِينَ” Ayrıca bunun Tevrat’ta ya da İncil’de olabileceğine böyle bir hükmün daha da ileri gidilerek Tevar’ttan Davut ve Süleyman Peygamberin oraya yönelmesi gerektiğine dair ayetler gündeme getirildi.Fakat burada galiba Yahya Şenol arkadaşımız bir itirazda bulundu. Bize biraz daha derinleşme fırsatı verdi.O da şuydu:Peygamberimiz nasıl güverek onların o uydukları kıbleye Kudüs’e yöneldi.Yani nasıl bir güven vardı ki onların ellerinde ki kitaba ya da onların yaptığı davranışa nasıl güvenerek böyle bir şeyi uyguladı? Bu defa işte konu birazcık yön değiştirmiş oldu. Şöyle bir şeyi Hocam gündeme getirdi. Bu sadece onların kitaplarına ,onların uygulamalarına güvenilerek yapılmış olmayabilir.Cebrail’in acaba burada bir rolü oldu mu?Bu defa konun seyri değişti.Konu şöyle oldu: Dini tebliğ ve uygulamada Cebrail’in rolü olmuş mudur? Olmuşsa bunun mahiyeti ve bağlayıcılığı nedir?
Geçen hafta bu konu konuşuldu. Fakat bu da konuştukça kendi arasında yeni tartışmaları yeni problemleri ortaya koydu.İşte bunlardan en önemlisi belki de Cebrail’in hüküm ayetleri inmeden önce Peygamberimize yaptığı ihbarlar ki biz bunlara te’yid diyoruz. Bunun anlamı neydi? Hem Peygamberimiz açısından hemde diğer mü’minler açısından? En başta gelen örnek: Abdest ve namaz. Abdest ve namazla ilgili tüm ayetlerin inmesinden önce şayet Cebrail Peygamberimize abdest almayı namazkılmayı veya namaz vakitlerini öğrettiyse bunların Peygamberimiz ve diğer mü’minler için anlamı,bağlayıcılığı neydi? Çünkü henüz ayet gelmemiş olduğunu var sayıyoruz. O halde neye göre abdest alıyordu neye göre namaz kılıyorlar? Şöyle bir şey söylendi : Bütün Peygamberlere vahiy, şeriat Cebrail indirdi.Cebrail o ana kadar bir süreç yaşadı ve onu bizzat Cebrail o süreci yaşadı, bizzat işin içindeydi.Dolayısıyla neyin ne olduğunu biliyordu ve bu bilgisini , bu tecrübesini ayetlerin tamamı inmeden önce Peygamberimizle paylaşmış olmalı.Peygamberimize de buna göre en azından ilgili son nihai ayetler ininceye kadar senin yapman gerekenler bunlardır demiş miydi? Böyle demiş olabilir miydi? Şayet böyleyse işte bunların bağlayıcılığı, bizim için anlamı nedir?dedik bu noktada kaldık.
Şimdi tabi burada geçen hafta ihbar kelimesini kullandık.Ama bana şu anda ihbar kelimesi de yanlış gibi geliyor.İhbar değil de te’yid kelimesi Kur’anı Kerimde de geçen bir kelime olduğu için onu kullanmak gerekir. Te’yid de şunu hatırlatıyor. Ben size bir şey söylüyorum diyorum ki geçen hafta şunu şunu konuştuk galiba siz de evet diyorsunuz. Siz evet diyerek te’yid etmiş oluyorsunuz.Önce benden bir şey geliyor . Bu konu şöyle olmalıdır.diye bir tasarı ortaya çıkıyor.arkasındante’yid geliyor. Cebaril AS te’yidinden önce Peygamberimizde SAV bir şey olması lazım.
Abdest alamsı mı gerekiyor(Yabancı)
Bir hazırlık ,bir bilgi olması gerekiyor.Bir şey olması lazım ki onu te’yid etmiş olsun Te!yide ihtiyaç varsa mesela Ku’anda ayet inmişse te’yide gerek yok. Kur’anı gidip de Cebrail’e tasdik ettirecek hali yok. Zaten getiren o . Ama ben şurdan şunu anlıyorum,doğru mu anladım yanlış mı?Te’yid budur. Burada bir te’yid söz konusu olabilir.Şimdi o açıdan düşündüğümüz zaman ilk örneğimiz namaz kılınması meselesi.Allah Teala “vettebiuebikum e İbrahim “diyor değil mi? Emir veriyor yani”Babanız İbrahimin milletine uyun.” Şimdi millet dediğin arasında bir fark var. Milleti şeriat diye ançak tercüme edebiliyoruz. Çünkü Allah’ın ilk peygamberden son peygambere kadar indirdiği dinlerin İbrahim versiyonu . Orada ki şeriatı orada uygulaması onun için şeriat kelimesi “milletullah” diye kullanılmıyor. Din kelimesi kullanılıyor “dinullah” diye.
Millet kelimesi .mesela:”milletümüslimun”diye de kullanılmıyor.Ama bir peygamberle birlikte kullanılıyor.O zaman “مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ” dediğine göre babanız İbrahimin şeriatına uyun diye ançak tercüme edebiliyoruz doğru bir şekilde. O zaman babanız İbrahiminşeiratı içerisinde İbrahim AS toplum için yaptığı dualar geçerli.Geçen hafta da tekrarladık İbrahim AS Allah’uTealaya dua ediyor. ” رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ””Ya Rabbi beni bu namazı ikame eden kişi yap.”” وَمِن ذُرِّيَّتِي” “Soyumdan gelenlerden de “ki onlar Mekkeliler.
O zaman demek ki Mekke’de Allah İbrahim As ın duasını kabul ettiğine göre o namazı kılan insanlar vardı. İbrahim AS gibi kılanlar vardı.Bizim elimizde ciddi bir malzeme kıtlığı da Mekke’ de cahiliyye diye vasıflandırılan o döneme ait bilgilerin çok kısıtlı olması.Hep duygusal şeylerle ,sanki onlar yeryüzünün en kötü insanları her türlü pislikler orda.Sanki İslamiyetin ona ihtyacı varmış gibi Müslümanlık gelmiş her şeyi sil baştan yapmış . Böyle değil ki Mekkeliler. Allah’u Teala bir kureyş suresini indirmiş onlara
ondan sonra mesela onların ka’beyi imar ettiklerini Allah inkar etmiyor ki.Fil suresinde de onların önemine dair işaretler var.Sonra Ka’beyi şerifin güvenilir belde olduğu ifade ediliyor.Ve bu insanlar hac ve umre ibadetlerini eskiden de yapıyorlarmış.Bunu Kur’anı Kerimden net bir şekilde öğreniyoruz.Bütün bunları yapıyorlarsa bu insanlar namazda klıyorlar olmak zorunda. Yani İbrahim AS in duasını Cenab’ı hak kabul ettiğine göre . Bunların hepsi kılmaz ama bir kişi iki kişi kılar. Şimdi “babanız İbrahimin dinine uyun “emri var. Öbür taraftan bütün peygamberler inen kiataplardan bahseden enam suresinin 90. Ayetiyle bütün ayetlerde ,O 90. Ayette Allah’u Tela “Ulaikeetaynahul kitabe” “ve ulaikellezinehedallah” “İşte Allah’ın kendilerini doğru yola getirdiği kişiler bunlardır.”febihudahum” “ Onların ”iktedi” “sen de uy” Onların yoluna sende uy diyor. Şimdi peygambere SAV tıpkı İbrahim AS,tıpkı Musa AS, İsa AS.
Yahudilerle ilgili ayeti hatırlayın. Alalh’uTeala Yahudiler Bakara suresinin baş tarafında hemen namazla ilgili emir veriyor
Bakın ne diyor: “Ya beni İsrail “diye başlayan ayette “Ey İsrail oğulları “ki hiristiyanlarda İsrailoğul larına dahidir.İsa (AS) israiloğullarınınpeygamberidir.”Ey İsrailoğulları size olan nimetimi hatırlayın” dedikten sonra “size indirdiğimi de tasdik eden şu kitaba da inanın.”diyor.Sonra “Hakkı batılla örtmeyin”diyor.Ondan sonra ne diyor?”veekimissalah” diyor. “ veetüzzekat, verkeumaarrakıun ”Namazı tam kılın ,zekatı verin,rukü edenlerle birlikte ruku edin “diyor.Bunlar Yahudilere verilen emirler değil mi?Hiristiyana verilen emirler.
Bizin için söylenen nedir? Bakar suresinin en başında ? “vellezine yu’minune bilgayp.ve yukimussalah” “ekimu””yükimu” aynı değil mi? Sadece bir kip farkı var.”essalah”da aynı “salah” o namazı kılarlar,o namazı kılarlar anlamındadır..ikisini de Peygamberimiz (SAV) tabiî ki çok iyi bilen bir insan bu kelimelere bakıyor.
Yunus suresi 87. Ayetlede “وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى وَأَخِيهِ أَن تَبَوَّءَا لِقَوْمِكُمَا بِمِصْرَ بُيُوتًا وَاجْعَلُواْ بُيُوتَكُمْ قِبْلَةً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ.”Musa ve kardeşine vahyettik İkinizin kavmi için Mısır’a evler yapın ve evlerinizi kıble kılın ve namazı ikame edin ve mü’minleri müjdele ”Bir araştırdığımız zaman Yahudiler de ve hiristiyanlar da 5 vakit namaz olduğunu derslerimiz de görmüştük.
Enbiya 73 “وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ. “Yahya Şenol.
Bütün peygamberlere “ikametissalahi”emrettik. Namazı kılın diye. Zaten beyyine suresinde bunun başka şekli var. “وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ” “ Bütün peygamberlere Allah’tan başkasına kulluk etmemeleri . samimi olarak da dini Cenab’ı Hakka has kılmaları” “ve yukimus salah ve yu’tizzekat “ “Namazı kılmaları ve zekatı vermeleriişte sağlam din budur.”diyor.
Dolayısıyla şimdi bu “ikametussalah” bütün peygamberde olanların aynısı Bizin peygamberi mize de emrediliyor.O zaman Peygamberimiz SAV çok tabi olarak insanların namaz kıldığını görmüş olması lazım.O Mekke’deki panayırlara her sene gelen Yahudi ve hiristiyanlarvar. Panayırlarda alışve riş yapıyorlar.Tarihin en eski çağlarından beri dünyanın en önemli panayırları orada kuruluyor.Oraya mal satmaya gelen Yahudilerden günde 5 vakit namazını kılan muhakkak vardır.Hiristiyanlar da 5 vakit namazı mutlaka kılıyor olmalılar. Yani gelenler içerisinde kılanlar var. Peygamberimiz bunların yaptıklarının hepsini görmüştür.Aynı emir veriliyor. Bende aynısını yapmalıyım derken işte orada te’yi de ihtiyaç duyuyor.
–Ama daha önemlisi “onların yoluna uy”emri yok ama peygamberimize. Bilmiyor öncekiler uyması gerektiğini (Yahya Şenol)
Nasıl yok yani?
–O ayet inmiş olsa “febihumamuktedih enam suresi”İlk önce o ayet inmesi lazım ki benden öncekiler ne yapıyor ben de onu yapayım desin.(Yahya Şenol)
Enam suresi Mekke’de inmiştir.
–vahiyle beraber namazın başladığını biz ön kabulden çıkardık.(Yahya Şenol Şenol)
Ben farz namazlardan bahsediyorum şimdi birde bu surelerin inişleriyle ilgili olarak gelen rivayetler çok sağlam rivayetler değil ama Enama suresinin Mekke’de indiğini kesin biliyoruz da kaçıncı yılda indiğine dair rivayetler sağlam değil yani.
—İlklerde inmiş olsa sorun çözülür aslında(Yahya Şenol)
Biz şu anda değerlendirirken bu ayetlerin hepsi inmiş gibi değerlendireceğiz.. Çünkü en sağlamı o. Başka elimizde delil yok Enam Mekke’de indiğini tevatür derecesinde biliyoruz. Ama kaçıncı senede indiğini tam bilmiyoruz.
–Aslında farklı sorunlar ortaya çıkıyor. Bazı eski hükümler uygulanmış oluyor bazıları hiç uygulanmış oluyor. Yani her ne kadar bir bütün olarak kabul etsek de öyle değil aslında. Mesela bir kıblenin değişmesi önceleri Beyt-ül Makdis’e yönelmesi, namaz, abdest onlar belirgindir. Yani o kadar bahsediyorum ki(Konuşmacı)
Kesin bildiklerimiz hariç tabi.
–Bir sürü olay vardır. Recm mesela bir yere kadar çözebiliyoruz. İşte ayet onu tasdikliyor. Gidin onların kitaplarına bakın diyor, Allah’ın hükmü orada vardır. . Bu işaretle yani anlıyoruz ki Allah bunu destekliyor tasdikliyor yani. Bu Allah’ın hükmüdür. Ama mesela kumardır, zinadır, içkidir, onların hiç eseri bile yoktur. Farz ilk bilinen şeylerdendir. Yani haram kılınmıştır. Aynı şekilde içki de içki ne zaman haram oluyor?(Konuşmacı)
Tamam bu soruların hepsi çok güzel sorular ama bu meseleyi gayet açacak şeyler. Biz burada “febihudamuktedih” emri Mekke ‘de verilmiş olan bir emirdir. İncelediğimiz zaman mutlaka başka şeylerde buluruz. İnşallah zamanla. Çünkü “febihudamuktedih”ye de ulaşalı birkaç ay oldu. Geçen sene bildiğimiz şey değildi.
–İlk inen sure “İkrabismiRabbikellezi –abdeniza salla” ortaya çıkmadı mı?(Yabancı uyruklu öğrenci)
–İlk inen sure değil. İlk inen ilk 5 ayet . İlk 5 ayette yok sonradan devam ediyor(Yahya Şenol Şenol)
İşte bütün bu ilk inen 5 ayet ilk inenle ilgili rivayetler e bakarsak çok güçlü değil.Ben onu söylemek istiyorum.Bunlar çok güçlü rivayetler değil.Onlar sanki değişmez gerçek gibi onlara yapışırsak sıkıntı çekeriz.
–Ama yani Kur’anın 23 yıl gibi uzun bir sürede indiği kesin(Fatih)
O kesin şüphesiz.
— Hepsi aynı anda inmedi.(fatih)
Şimdi siz senaryoyu oluşturun.
—yani çıkış noktası Enam suresinde ki o ayet mi olacak yani. O olmazsa anlaşılmıyor mu?(Yahya Şenol)
Şimdi ona göre bir senaryo oluşturalım. Elimizde ki malzemeye göre oluşturalım.
–Şimdi Haşim’in ortaya attığı iddialar o ayetin bütünüyle uygulandığını mı gösteriyor? (Fatih Orum)
Tamam onlara cevap vereciğiz inşallah. Demek ki Peygamberimiz SAV namaz kıl emri geldiği zaman Mekke’de abdestle ilgili emirlerin Medine’de indiğine dair bilgilerimiz. Bilgilerimiz o. Şimdi namaz kıl diye emir gelmiş peki.
Peygamberimiz SAV Yahudilerde, Hristiyanlar da ve Mekke’li müşriklerde gördüğü gibi namaz kılmayı planlamış olabilir. İşte burada Cebrail AS tebliğine ihtiyaç vardır. Çünkü Cebrail AS İbrahim AS ‘ın bu namazı nasıl kıldığını en iyi bilen, Musa AS nasıl kıldığını en iyi bilen, İsa AS ‘ın nasıl kıldığını en iyi bilendir.Bu emirde geldiğine göre bu emri uygulayacak .Peki nasıl uygulayacak? Bir te’yide ihtiyaç vardır. Dolayısıyla Cebrail AS Peygamber efendimize bunu öğretmiştir. Aslında bu bir vahiy değil te’yitdir.
—Peki başka insan aynı te’yid geliyor mu Cebrail’den?(Yahya Şenol)
Peygamberlere öğretir sadece.
—-O zaman peygamber olduğu için ona öğretiyor. Onsuz anlaşılmayacaksa.(Yahya Şenol)
Onsuz anlaşılacak şeye te’yid kullanılmaz. Te’yid kelimesi sadece anladığım doru mu değil mi bunu onaylatmak içindir.
–Ama geçen dersi hatırladığım kadarıyla soruyla bağlantılı olarak Şimdi Hz Musa’nın annesine de bir vahiy geliyor. Peygamberlik olamaz denildi. Hz Meryem’ ede aynı şekilde.Bu sefer demek ki bu te’yid o ilham y da genel sözlükteki vahiyden farklı bir şey olmalı.Yani peygambere has bir vahiy olmalı ki ona da vahyi gayri metlüv diyorlar. Biraz o taraf gidiyor.(konuşmacı)
Vahiyle ne alakası var te’yidin. Hayır az önce okuduk. Allah Teala bütün Müslümanlarla ilgili (”وَأَيَّدَهُ بِرُوحٍ مِّنْهُ) demiyor mu? Bu vahiy değil ki.
—Tamam mesele de burada başlıyor. Şimdi bana te’yid geldiğini iddia etsem. herhalde bu saatten sonra böyle bir şey olamaz.(konuşmacı)
Vahiy yeni bir şey ifade eder. Te’yid nedir? Doğru anlayıp anlamadığın konusunda sana güç ve kuvvet verir kendisini görmesini sağlar. Te’yitte yeni bir şey ortaya atmıyorsun ki!
—Vahiy insandan insana geldiği arasında fark vardır. Hayvanlara da vahiy oluır. Biraz önce söylendiği gibi Hz Meryem’le Hz Musa’nın Annesine peygamberimize yapılan vahiyle arasında fark olduğu gibi te’yidlerin arasında da fark olması lazım değil m? Birmü’min ile Hz Peygambere gelen te’yid arasında bir farklı anlam olması gerek değil mi?(Yabancı uyruklu öğrenci)
Peygamberimiz SAV ilk uygulayan ve bize örnek olan kişidir. Biz ondan sonra uygulayan olduğumuz için bizim asıl te’yidimiz peygamberin yaptığıyla alakalıdır. Biz şu ana kadar ki bütün çalışmalarımızda peygamberimizin söz fiil ve uygulamalarını te’yid olarak almıyor muyuz? Yani şimdi ayetlerden hükümleri çıkarıyoruz. Diyoruz ki biz bunu böyle anladık ama acaba doğru mu anladık? Sonra bakıyoruz Peygamberimiz SAV’e , onun sahih hadislerini bulduğumuz zaman te’yid olur.
–Bu(biruhunminh) kapsamına giriyor mu?(Yahya Şenol)
(”وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ) kapsamına bir yönden giriyor. Çünkü ruh kelimesi vahiy olarak algılanabilir.
Bir yönden bir çıkış kapısı göstermiş oluyor. Ama peygamberimize gelen bizzat melek Cebrail’in kendisi yani. Başka bir çıkış yolu değil.(Yahya Şenol)
Peygamberimizin hadisleri, Peygamberimiz karşımızda bir örnek olarak onun bize gelen rivayetleriyle kendimizi te’yid ettiğimiz zaman vahiyle te’yid etmiş olmuyoruz ki Ayeti doğru mu anladık yanlış mı anladık.
—(Ve eyyedehumbiruhunminh) giriyor diyorum bendeTe2yid oluyor yani Ama mü’minlerinte’yidi ile peygamberlerin te’yidi arasında bir fark olmalı yani.
Bak şimdi bizim önümüzde örnek olarak Peygamberimiz var. Peygamberimiz SAV ‘e bir emir verilmiş. O da kendisinden bir çıkarım yapmış O çıkarım doğru mu değil mi? O tamam (”وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ)Peygamberimiz açısından faydası ne olur ki? Ne faydası olur? Bu yoksa ne iş yapacak o zaman Cebrail Peygamberimize O zaman te’yid ile rivayet arasında bir fark yok mu? Cebrail iki tane görevi olduğunu biliyoruz. Birisi rasul vahiy getirdiği anki durumudur o öbürü te’yidtir. Te’yit vahiy getirmek değil. Şimdi biz ayeti kerimeye bakıyoruz abdest alan bir kişinin ayağını mest etmesi gerektiğini anlıyo ruz. Peki biz bunu doğru mu anladık yanlış mı anladık? Bakıyoruz ki öyle değil. Büyük bir gurup var ki yıkanacak diyor. Büyük bir gurup var ki mesh edilecek diyor mesh edilecekse nasıl mesh edileceği konusunda aralarında bir takım ihtilaflar var. Yıkanacak diyen gurup meshi inkar etmiyor. Mesh de olur diyor ama üzerinde şu olursa bu olursa. Biz şimdi bunları acaba doğru mu anladık diyebilmek için ne yaptı Haşim? Şimdiye kadar gelen bütün rivayetleri ortaya koydu. İnşallah önümüzdeki günlerde bakacağız. Bizim ayeti anlamız doğru mu değil mi? Bu bir vahiy gelmesi olayı değil ki. Peygamberimizin örnekliği olayı Cenab-ı Hak bize diyor ki (Lekadkane fi rasulullahiüsvetünhasenetün) “Allah’ın rasulünde sizin için güzel örnekler vardır.”
İşte onun örnekliğinden hareket ediyoruz ama peygamberimizin önünde bir örnek yok.
—Doğruluğumuzu kim tasdi edecek bizim. Kim diyecek sizi doğrusunuz yanlışsınız diye? (Yahya Şenol)
Ayetler ve hadisler söyleyecek. Cebrail seni de destekler. Senin içinde Cenab-ı Hak demiyor mu (Fehelhemhefucuraha ve takvahe)”Allah ona fucurunu da takvasını da ilham eder.”Ondan sonra senin içine bir tatmin gelir tatmin geldiği zaman dersin tamam. Öbüründe ise benim içime yatmadı dersin.
–(إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً) (Yabancı öğrenci)
(إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً) diyor Allah’u Teala
—-Şimdi iyi niyetli olarak da insan yanlış yapabilir yani(Yahya Şenol)
Yanlış yapamaz değil elbette şüphesiz.
—Yanlış yaptığımızı bilemeyebiliriz bile, içimiz rahat olur o yüzden(Yahya Şenol)
Sen peygamber değilsin. Sen Allah’u Teala’nın örnek kıldığı kişi değilsin ki Ama Peygamberimiz SAV Allah’ın örnek kıldığı kişi olduğu için ondan bize yanlış intikal etmemesi gerekiyor.
—-Hocam sanki Peygamberimiz eski dinlerden pekte habersiz değilmiş gibi zihin şeyi var. Peygamberimiz hazır bir insansa tabi ki eski dinlerden haberdar olacaktır.(Konuşmacı)
—Nerden çıkardın peygamberliğe hazır olduğunu?(Yahya Şenol)
—Eğer vahiy alıyorsa peygamberliğe hazırdır.(konuşmacı)
—Vahiy aldıktan sonra ayrı hazır diyordur.(Yahya Şenol)
–Yok ben şunu diyorum. Şimdi bir adam vardır ve 40 yaşına gelmiştir ve bir ayet alıyor vahiy alıyor, Cebrail geliyor.(Konuşmacı)
—Sonrası için diyorsun sen vahiy geldikten sonra(Yahya Şenol)
–Tabi (konuşmacı)yani sanki hiçbir şeyden haberdar değildir.(febihüdahüdenlilmuktetdi.)ayeti olmasaydı. Bütün dinlerin birliktelik arzettiğini falan bilmiyormuş gibi bilmiyormuş gibi.(konuşmacı)
Onu bilebilir de bu emrin Allah’dan çıkması çok önemlidir. Dini bilmek başka kendisine böyle bir emrin verilmesi başka bir şeydir. Bildiği zaman kendi kararıyla hareket eder. Birde bu son söylediğin cümle şu manada çok önemlidir.
Orası ”ümmül kura“ denilen yer. Bütün kainatın başkenti konumunda olan bir yer. Bütün ilahi kitaplarda dikkatlerin çekildiği bir mekan ve Peygamberimiz peygamber olduğu gün de kainatın en önemli din merkezi sadece dinin değil ticaretinde merkezi yani tam bir cazibe merkezi orası Dolayısıyla orada yetişmiş bir insanın senin dediğin gibi öyle zayıf bir kültürle yetişmiş olması söz konusu olamaz. Evet okuma yazma bilmeme ayrı bir konudur. Ama orada gelenlerle gidenlerle yakından ilgileniyor bunlar.
—Genellikle şu ayet gösteriliyor tamam doğrudur. (makünte terdi mel kitap velel iman) O kadar da habersiz değildir. Habersiz olur mu? O zaman nasıl peygamberlik yapabilir ki?(konuşmacı)
–Peygamberliği önceki bilgilerle yapmıyor ki bilmiyor peygamber olacağını (Yahya Şenol)İkinizde haklısınız ama bu da(yabancı uyruklu öğrenci) haklı.
—Her şeyden habersizdi, dağa çekildi, intihar etmek üzere (yabancı uyruklu öğrenci)
Peki şimdi asıl problem ne?
—Hocam şurayı netleştirmeliyiz. Ben şöyle bir şey anladım: Peygamberimizden örnek verdik, peygamberimizin hikmetlerini söyledik tamam Kur’an-ı Kerimde var. Peygamberimiz oradan çıkarıyor. Dolayısıyla te’yid oluyor bizim için. Tamam da peygamberimize Cebrail’in bu ihbarları sizin deyiminizle te’yidleri bütün ayetler indikten sonra mı oluyor? Yani şimdi mesela namaz vakitleriyle ilgili tüm ayetler tüm parçalar konulmuş ondan sonra peygamberimiz belki zorlanır bu zaman alır diye Cebrail ona hemen pratiğini mi yapıyor yoksa daha henüz bi çok parça inmeden önce de yapıyor mu? yapıyorsa bu farklı bir şey oluyor. Yani bizim vahyin bir rolü oluyor. Sadece te’yitle kalmaz bu. Eğer henüz daha ilgili ayetler inmedi ise.(Fatih Orum)
—Namazı nasıl öğrenir yani(Yahya Şenol)
—Tabi bütün Kur’an inmiş olsa da peygamberimize uygulama görevi kalsa Cebrail (AS) gelir bazılarını uygular. Bunlar zaten var. Ama destekliyeyim anlamında bunu anlarız da yani bir çok ayet henüz inmemişken Cebrail’in peygamberimize göstermesi teyit olmaz diye düşünüyorum(Fatih Orum)
—Şimdi hocam burada konuya farklı bir mecra çizer ama Cebrail’in de rasulullah olduğunu peygam berimizin de rasulullah olduğunu anlıyoruz. Ayetlerde Cebrail’in rasulullah olması insanlara Allah’ın vahyini tebliğ etmek değil. Sanki Rabbimiz ile peygamberimiz arasında o vahyi indirmekte bir risalet tir. Yani peygamber efendimiz kendisine inen vahyi hem yaşıyor hem insanlara anlatıyor. Hem kendisi sorumlu hem de yanlış yaptığı zaman icabında uyarı alıyor. Ama Cebrail’in peygamberimizle olan ilişkisinde Allah’dan bir şey alıyor. Bu işte Kur’an-ı Kerimde metlüv dediğimiz ayetse direk peygamberi mize bildiriyor. Bu da onun bir risaleti ama bunun haricinde teyitte deseniz ihbarda deseniz ne derse niz deyin. Bu insan olmanın dışında bir melek olarak Allah’dan alıp peygamber efendimize iletildiği için onun peygamber efendimiz gibi bir yanlış yapma doğru yapma gibi bir durumu yok. Yani ne yaparsa yapsın direk Allah’dan alarak yapıyor bunda kendi sorumluluğu da yok. (Öğrenci)
Burada bir yanlış anlaman var. Bence fatih içinde aynı şey söz konusu. Şimdi en başta söylediğime dönmem lazım.Ayeti kerimelerde Allah ‘u Teala Cebrail’e iki ayrı konum yüklüyor mu? Birisi risalet diğeri de teyit.
Risalet Allah’dan aldığı sözü Allah diyor ki gibi git bunu Muhammed’e söyle. Onun görevi orada bitiyor. Cebrail’in risalet görevi orada bitiyor Ama Allah peygambere diyor ki insanlığa tebliğ et. O da insanlığa tebliğ ettiği zaman görevi bitiyor. Veda haccında tebliğ ettim mi diye soruyor. Dolayısıyla orada ikiside rasul. Tamam Bu Cebrail’in AS risalet görevi Peygamberimiz SAV başka bir görevi de var (ve allimuhumul kitabe vel hikmete)” Onlara kitabı ve hikmeti öğretir.”Yani örnek olur işte. Şimdi bunların her birisi biraz farklı şeyler peki Cebarilin teyiti olayı ne? Ben şimdi ümmi’ye dedim ki balık çorbası yap. O da derki ben Konyalıyım. Konya’da deniz yok balık çorbası nasıl bir şey. O da ne yapacak çorba konusunda etraftan o ana kadar öğrendiği bilgileri toplayıp çorba pişirecek. Arkasından da ben diyeceğim ki bu balığı şöyle şöyle yapacaktın. Arkasından diyeceğim ki şunu da şunu da şöyle yapacaktın. Bir müddet sonra çok güzel bir balık çorbası ortaya çıkaracak.
Şimdi Allah’u Teala Peygamber (SAV)’e namazı kıl diye emretti. Baktı ki bu İbrahim (AS)’a İsa (AS)’a Musa (AS)’a hepsine verilen emrin aynısı. O zaman kendi bilgisi ve görgüsüyle bu namazı kılmaya çalışacak. Yahudiler namaz kılarken Beytül Makdise doğru dönüyorlar. O da ( ve bihudamuktedih) ayeti kerimesi sebebiyle oda o tarafa dönecek.. Bunlar namaz kılarken abdest alıyorlar, almak zorundalar yani. Peki bunu Yahudiler mi Hristiyanlar mı Cebrail mi daha iyi biliyor? Peygamberimizin en güvendiği kişi Cebrail olmaz mı? Burada Cebrail (AS) gelip de İbrahim (AS) şu şekilde namaz kılardı diye anlatmış olsa mesela. Arkasından diyor ki bir hadiste “Ya Muhammed bu senden önceki peygamberlerin ibadet vaktidir.”diyor “İbadet bu iki vakit arasındadır” diyor. Bu sadece ibadet için değildir. Burada sadece yaptığı vakit değildir. Namazın tamamını kıldırmıştır iki gün. İki gün kıldırmış bütün namazları. Beş vakit namazı kıldırmış. Orada sadece namaz vakitlerine odaklanıyoruz. Demek ki bize gelmemiş olan başka rivayetlerde var. O zaman bu senden önceki ümmetlerin kıldığı namazdır demiş olur. Dolayısıyla bu Cebrail (AS)’ın peygamberimizi teyidi. Yoksa Allah’ın bir emrini getirmesi değil..daha sonra gelen emirlerle iş daha güzel şekillenebilir. İşte Kabe’ye dön namaza kalktığın zaman şurayı şuranı yıka. Şunu şunu yap şeklinde açık bir emrin gelmiş olması. Ondan sonra (fe izakadaytumusalatafezkurullahekıyamen ve hudahualallah )Ayeti kerimesinin inmiş olması. İşte sefer sırasında şöyle şöyle yapın gibi detayların gelmiş olması falan. Korku sırasında şöyle yapın gibi detayların gelmiş olması ile iş olgunlaşır. İşte böyle yavaş yavaş bir şeyler olur.
O zaman Cebrail’in gelip söylemesi farz edin İbrahim (AS) yaşıyor olabilir. Bir an için kabirle iletişim yapabileceğinizi düşünün. Allah Bana namaz kıl diye emretti, ben ne yapayım? İbrahim(AS) da “Allah bana emrettiğinde bende şöyle şöyle yapmıştım.”der. Bu bir vahiy değil bu bir teyittir. Ben böyle anladım. Ama acaba doğrumu anladım? Dolayısıyla Cebrail (AS) getirip de yapmış olduğu vahyi teyit etmiş oluyor. Aksi takdirde teyit kelimesinin bir anlamı olmaz.
Konuşmacı: dediğiniz gibi orada bir namaz kılan peygamberimiz yakınlarıyla Mekke toplumundan bir kimse olsa …ve hanımı da gök kubbede onunla namaz kılmış olsa ………………48.45
İyi ya bak şimdi bu insanların iş asliyetini koruyor mu korumuyor mu ? yani şimdi Kuran-ı Kerim’de ayetler Kur’an Tevrat ve İncil’i tasdik eder şekilde gelmedi mi? Tevrat ve İncil’de buluna ve o kitaptan olanları yani ana kitapta olanları tasdik eder. Dolayısıyla Kur’an tasdik etmediğine göre Peygamberimiz Tevrat ve İncil’i bilen bir insan değil ki. Medine de tesadüfen öğrenmiş. Eğer kendisine zina eden iki Yahudi gelmeseydi Tevrat’da ve İncil’de böyle bir hüküm var mı yok mu diye sormayacaktı. Sorduktan sonra hatta belki çok büyük bir ihtimal ki” sana niye geliyorlar ki Tevrat’da onun hükmü var “ayeti geldikten sonra büyük bir ihtimalle gidip sormuştur. Çünkü bu ayeti kerime orda bu hükmün olduğunu bildiriyor. Eğer böyle bir ayet namazla ilgili de olsaydı gider sorardı onlara
Konuşmacı: Yani demek ki Cebrail’in Peygamberimizin öğrettiği namaz abdest bence bildirilmiş olan abdest ve namaz farklı bir şey olduğu bir mana gelmez mi?
Hayır bunlar değiştirmiş olabilirler geçen yılar içerisinde bazı şeyleri. Şuan da ne yapıyoruz diyoruz ki her defasında yaptığımız gibi bir indirilmiş kitap var birde uydurulmuş kitap var. Bir Allah’ın indirdiği din var diyoruz birde insanların uydurduğu din var bu kadar birbirinden kesin farklı olarak bir sürü geleneği tenkit etmiyor muyuz burada. İşte Yahudilerde de Hristiyanlarda da Mekke’de de bunun böyle oluşmuş olduğu ihtimali çok yüksek. Ama işin aslını şu anda bir imkanımız olsa mesela benim şahsen Cebrail (AS) ile görüşme fırsatım olsa ben ona sorarım peygamberimiz nasıl namaz kılardı şurada bir kılar mısın? O bir vahiy olmaz ki.
Konuşmacı: Hani biraz önce Mekke toplumunda namaz kılan Yahudileri görerek mi Efendimiz namaz kılmış olabilir?
Hayır namaz emri geldiği zaman aklında çalışacağı o dur. Mekkeli’nin kıldığı Yahudi’nin kıldığı Hristiyanların kıldığı onlar için sual soracak. Bana Cenab-ı Hakkın emrettiği bu mu? Az önce balık çorbası ile ilgili balık çorbası yapan bir tanıdığı olsa gidip ona soracaktı. Değil mi?
Konuşmacı: İbadetlerde yeni olan var mı? Öncekilerin dışında Yeni olan ben bilmiyorum
Konuşmacı: Yeni bir ibadet yok ama onlar eksik yapmışlardır. Namazda da bir şeyi eksik yapmışlardır
Ama haccı tamamlayın diye başka bir şey yok tamamlayın diyor ama eksiğini de bildiriyor. Eksik sadece sefa ve Merve arasında say etmemektir. Bildirerek tamamlayın diyor. İşte bunun için te’yide ihtiyaç var.
Konuşmacı: Şimdi burada derste de işledik namaz konusu namazın vakitleri konusu Peygamberimizin Kur’an’ın ayetlerinden hüküm çıkarması hikmet yeteneğini hepsini gördük. Şimdi o zaman bunların hepsini bir kenara bırakılması gerekiyor. Peygamberimiz namaz emri geldi Peygamberimiz eski topluluklarda bazı bilgiler vardı. Bu bilgilerin eğer eksiği varsa neyse sonuç olarak Cebrail’de onu te’yid etti. Ve hal oluştu. Ondan sonra ki bizim aldığımız namaz vakitleri ilgili kıratla ilgili kıyamla sücutla rukula ilgili tüm ayrıntıların hepsini haşa ayetlerin gerekliği yok veya peygamberimiz bundan bir şey çıkarmadı
O zaman demek ki bu mesele ben anlaşıldı zannediyordum. Mecburen bir daha anlatmak zorunda kalacağım.
Abdurrahman hoca: Peygamber Efendimiz 40 yaşına kadar Mekke de bütün insanlarla beraber yaşıyor. Çeşitli vilayetlere seferler yapmış. Dolayısıyla Yahudisiyle beraber Hristiyanıyla beraber karşılaşmış onların ibadet şekillerini mutlaka görmüş kuran-ı kerimde görüyoruz ki önceki ümmetlerde de bizim aynı şekilde ibadet şekilleri, zamanı var .hac konusunda da belki de önceden vardı da unutmuşlardı da tekrar tamamlayın diye Olduğu kesin hac konusunda da
Abdurrahman hoca devamla: Yani noksanları tamamlayın terkettiler bir kısmını belki Hayır ayette belli onlar.
Abdurrahman hoca devamla Şimdi şunu demek istiyorum Peygamberimiz 40 yaşına kadar toplum içerisinde sosyal faaliyetlerde bulun muş. Hilful fudul cemiyetinde bulunmuş.
Ee tabi biz bunları konuştuk yeni bir şey varsa onu söyle bunu birkaç kere konuştuk.
Abdurrahman hoca devamla Bunların hepsini yani onların namaz kılışını da abdest alışını da zaten görmüş burada onlarla beraber yapmış olabilir. Yapmış olabilir. Doğru.
Fatih Orum: Akla gelen şu: namaz kıl emri gelince hani ya önceki şeyleri bilerek veya bilmeyerek bir şey yapar diyelim ama abdest alma ayeti taa Medine de iniyor. Abdesti neye göre yapıyor. Yine öncekilere göre mi?
İyi ya şimdi. Önce Fatihin şüphesi ile ilgili bir şey konuşalım da onda bilgi biter. Şimdi biz namazı Cebrail Mekke de şuna göre kıldırmışa göre yapmıyoruz ki. Bize Allah’u Teala bir kitap indirmiş ve sonra da demiş ki “Sizin dininizi tamamladım” Bizim diniz bu kitap. Ama bu kitap da. Biz bu kitapla ilgili konuşuyoruz. Bu kitapta Allah’u Teala namaz kılma emrini bütün peygamberler verdiğini de bildiriyor. Ha bu emrin detayları yavaş yavaş geliyor birden bire değil. Ama başlangıçta namaz kıl diye emredildiği zaman Peygamberimiz işte kılmış oluyor. Kıble ilgili ayeti kerimede gördük. Yahudilerin kıblesinden kabeyi şerife dönünce oradan ayetlerden anlaşıldığına göre Yahudilerin demek ki bir kısmı en azından münafıklık yapan Yahudiler geliyor beş vakit namazı peygamberimizle beraber kılıyorlar. Nasıl olsa kıble aynı namaz aynı. Ama ne zaman ki kıble Kâbe’ye çevriliyorsa onlar açıkta kalıyor. Ne oldu bunlara niye çevirdiniz kardeşim falan. Ortalığı yıkmaya başlıyorlar. Müslümanların bir problemi yok ki onlar tamam oraysa oraya buraysa bura peygambere uymuşlar. Ama onlar peygambere uymuyor. Uymadığı için Allah’ Tela diyor ki “vema cealna…..”Bu kıbleyi niye şey yaptık Peygamber uyanla gerisin geri döneni birbirinden ayrılsın diye.İşte ayrıldılar. Dolayısıyla bu da bize gösteriyor ki demek ki önceden gelen bir geleneğin devamı yani bunu da geçen hafta da tekrarladık. Unutmayalım ki Peygamberimize Cenab-ı Hak ne diyor. “Ma küntü ………”yani önceden hiç elçilik yoktu da ilk defa elçi olan ben değilim ki dünyanın ilk peygamberi ben değilim. Diyor. Siz biliyorsunuz ki o kadar çok peygamber gelmiş. Mekkelilere hitap ederken babanızın dini diye hitap ettiriyor Allah. Yahudilere hitap ederken de efendim Musa ya inen Tevrat inanın diye hitap ettiriyor. Hristiyanlara hitap ederken incille hitap ettiriyor. Bu gün bizim Müslümanların yaptığı gibi değil bak biz hep onun sıkıntısını çekiyoruz. Allah “Millete ebiküm” diye hitap ettiği toplumu biz dünyanın en adi toplumu olarak tanımlıyoruz. Bütün kötülükleri oraya yükleyerek sanki orda hiçbir şey yokmuş gibi Cenab-ı Hakkın Tevrat’a uyun diye hitap ettiği topluma siz Tevrat’ınızı tahrif edilmiş onu boş verin sıfırdan gelin bize diyor olmaz Allah bir bağ kurduruyor geçmişiyle onlara. Efendim İncil’e uyun diye emrettiği bir toplumda Tevrat, İncil Kuran-ı Kerim bir tek ayetini biliyor musunuz ki hiç öyle bir şey var mı Tevrat tahrif edilmiştir İncil tahrif edilmiştir diye bir ayet var mı Kur’an’da? Bileniniz var mı öyle bir ayet?
Konuşmacı: Yüharrifune
Ha “yüharrifune kemle” Peygamberimizin karşısına çıktıkları zaman ki üçkağıtçılıklarını anlatıyor Nisa suresinin 46. Ayeti orada da tahrifin ne demek olduğunu öğrenmiş oluyoruz bu vesileyle. Dolayısıyla şimdi burada bir kucaklayıcı bütün dünyayı kucaklayıcı bir tebliğ ile gelmiş Peygamberimiz (SAV)
Konuşmacı: Fussilet suresinin bir ayetini hatırlatıyor.
Ha hangi ayet
مَا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدْ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِن قَبْلِكَ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٍٍ
Konuşmacı: Şimdi Namaz örneğinde kaldık ta hacla kurbanla alakalı da mesela “haccun eşhuru malumat “ diyor. Hiçbir ayette bu ayların hangisi olduğu açıklamıyor Allah.””fezkurullaha fi eyyamin” sayılı günler bildiğiniz günler diyor yine bu ayların hangisi olduğunu yine açıklamıyor Tasdik ediyor Allah’ın şeylerini tabii tabi tasdik ediyor
Konuşmacı: Kalkıp Cenab-ı Hak açıklanmamış herhangi bir ayetlerin biri falan demiyor ki
İyi ya biz geçmişte bağı kuramayınca Ha burada niye Cebrail’in te’yidine ihtiyaç var Az önce söylediğim gibi peki sizin hanginiz şu anda Cebrail ile görüşme fırsatı olsa Peygamberimiz nasıl namaz kılardı kıl da bir göreyim demez. Hangimiz demeyiz.
Konuşmacı :……..
Hepimiz deriz. Şimdi bu kadar ayet bu kadar hadis olmasına rağmen bir sürü sıkıntılar yok mu? Namazla ilgili bu kadar yıllar namaz kıldığımız her gün 5 vakit namaz kıldığımız halde camilerde 5 vakit namaz kıldığımız halde yok mu?
Konuşmacı: Kesintisiz bir ibadet
Kesintisiz bir ibadet her gün 5 kere kıldığımız e peki işte burada te’yid o. Te’yid de risalete vurgu yapıyor.
Fatih Orum: Hocam O te’yid ilgili ayetler ininceye kadar hükmü geçici bir hüküm. Mesela şimdi recm konusunda o oynaya bilir namazda tamam mesela recm konusunda Allah diyor ki oradaki ayete bak o Allah’ın indirdiği. Tasdik var gidiyor Peygamberimiz öğreniyor şey yapıyor. Ama ondan sonra biz onun değiştiğini öğreniyoruz o hükmü değiştiğini. Ama değişmeyen hükümleri de öğreniyoruz Kur’an-ı Kerimde
Fatih Orum: Öğreniyoruz da o halde ilgili ayet tasdik eder. te’yid eder veya nesh eder ayet ininceye kadar o te’yidin şeyi nedir yani. O geçici bir hüküm mü ifade ediyor.
Konuşmacı. Şöyle sorayım mı ben namaz kıl emri geliyor farziyeti belli değil nasıl kılacağını Allah önce güvenle tasdik ettiriyor. Yani namazı kılın istediğiniz namazı ama şimdi abdest ta Medine de geliyor. O arada abdesti nasıl alacak millet veya abdestsiz nama olacak mı olmayacak mı Bu namaz onu da onaylayacak mı Allah’u Teala Şimdi az önce senin o söylediklerini yani aslında şu anda bizim çektiğimiz sıkıntı bizim sıkıntımı değil. Yani şu cemaatin sıkıntısı değil. Bizim çektiğimiz sıkıntı geçmişten koparılmış bir din anlayışının sıkıntısı. Öyle değil mi?
Konuşmacı: anlaşılmıyor
Demiyor Allah ki Allah bunu tasdik etmiyor ki ayrı bir yerde bak şimdi Fussilet suresine baktım Mekke de inmiş bu sure. Peki burada ne diyor Allah’u Teala 43. Ayetin de “………..”Sana ne söylense senden önceki peygamberlere de mutlaka söylenmiştir diyor .Bazı istisnalar olabilir.Bu gün sabiler abdest şeklinde bir ibadet
Konuşmacılar hep birden konuşunca anlaşılmıyor.
Tamam şimdi burada Cebrail AS’ ın te’yidi meselesi çok önemli Ya bak ne diyor sana ne emredildi ise bütün peygamberler o emredildi diyor.
Onu da nesh de anlatıyor. Diyor ki Allah’u Teala Bazılarını affettiğini ifade ediyor Maide 15. Ayeti kerimede o eski kitapta olan bazı kısımları bize söylemiyor. Daha sonra nesh ediyor Kuran-ı Kerim. Kuran-ı Kerim önceki kitapların büyük bir bölümünü aynıyla nesh ediyor. Yani yeni nüsha olarak o emirler aynen bize de var. Bir kısmını da daha güzeliyle değiştiriyor. Zina meselesinde olduğu gibi. Zina recm değil de 100 değneğe indirmiş oluyor. Dolayısıyla bunları Allah bize bildiriyor. Bunlar dan haberimiz var. Yahudilere yapmış oldukları günah dan dolayı bazı şeyleri haram kılıyor İs a AS geliyor ona şey yapıyor helal olduğunu ifade ediyor. Tıpkı bizim Enam Suresi’nin 145. ayetinin bir benzeri İncil’de var Resullerin işleri bölümünde var. Belli ki oradan domuzu çıkarmışlar. Domuzu da Pavlusun çıkardığı söylenip duruluyor. Ama onun dışında hepsi aynen ifadeler duruyor var.
Konuşmacı: Te’yidle ilgili
Dolayısıyla şimdi ne olmuş oluyor Allah Peygambere o namazı sende kıl diyor.
Konuşmacı: Yani vakayı onaylıyor.
Şimdi ne oluyor? Yahya Şenol hatırlattı Hac bilinen aylardadır.
Konuşmacı: hangi aylarda
Hangi aylar denmiyor ki herkes biliyor zaten. Bu adam ne emir getirdi diyen yok. Ondan sonra ne diyor. Diyor ki Kurbanları bilinen günlerde kesin diyor. E kurbanın günleri de bütün dinlerde biliniyor. Kurban bayramı günleri. Kimse bu hangi gün diye soru sormuyor ki. Peygamberimize. Böyle bir soru yok
Konuşmacı: Namazda da aynı soru yok. Bu ne ya nasıl bir ibadet
Namazda da böyle bir soru yok
Konuşmacı: O zaman peygamberimiz bedir savaşında sonra
Bedir savaşındaki olayda peygamberimiz yanlış bir çıkarım yapmış bu yanlış çıkarımı yaptığı açık zaten oda bir insan olarak hata yapmış oluyor. Orda peygamberimiz hata yapmış olması sebebiyle biz oradan öyle şeyle öğreniyoruz ki
Konuşmacı: Yani te’yide ihtiyacı veya fırsatı olmadığı için diyebilir miyiz biz ona .
Ya o kendi şeyi ya bir şeyden şüphe edersen te’yid istersin.
Düşünemezsen yanılırsan hata edersen teyit istemezsin ki. Gayet normal. Teyit başka bir şeydir. Ben şunu yaptım ama ben doğru görüyorum bir baksana sende doğrumu teyit budur. Sende bakarsın onaylarsın ha tamam doğru doğru. Cebrail AS’da Ruhul Kudüs’de teyit olayı var var. Yoksa rasulle teyit arasında fark olmamış olur. Cebrail AS, Adem AS’dan beri bütün peygamberlere vahiy getiren öyle bizim gibi unutmuyor ki unutma diye bir şey yok. Onların hangisinin ne yaptığını gayet iyi bilen bir zat. Namaz emri geldi ha böyle mi gel ben sana kıldırayım da bir gör hatta iki gün kıldırıyor bir gün değil.
–O zaman hocam ilk günden itibaren niye.
Kıblenin tahvili ile ilgili ayet geliyor.
Kıblenin tahviline itiraz ediyorlar. Kıblenin konusunda Cenab-ı Hak diyor ki “ellezineateynahumul kitap ya’rifunekemayarifuneebnauhum.” ”Kendi evlatlarını bildikleri gibi kıblenin değişeceğini bilirler.” Diyor. “kendilerine kitap verilenler (yani Tevrat’da İncil’de) çok iyi bilirler ki Kıblenin Kabe’ye dönmesi Rabbleri tarafından bir gerçektir.
Geçmişle bağlantısını ne kadar sağlam kuruyor ama ne diyor .” Veleinittebateehvaehumminba’dimacaekeminelilm””Sana ilim geldikten sonra onlar hevalarına” o ilim değil ki Onlar kendi inatlarını yürütmek istiyorlar ona uyarsan” innekeizenleminelzalimin.””sende bu zalimlerden olursun.” Bu kadar. Evet aslında tekrar edeyim bizim burada ki sıkıntımız tarih boyunca geçmişle kurulmamış ilişkiyi kurmaktan doğan sıkıntıdır. Başka bir şey değil.
Maide suresinin 6. Ayet Medine’de şu senede indi Ayeti hükmü gibi algıladığımız için biz diyoruz ki o arayı abdestsiz namaz kılındı ya da Kur’an dışı vahiy geldi. (Yahya Şenol)
Zihinsel arka planımızda ki sıkıntımız bu.
Hocam “Elhaccueşhurumma’lumat” veya “vezkurullahfihemelma’dudat” o bilgi insanların zihninde. Diğer tarfatan “ Elyevmeekmeltülekümdineküm” Kitapta olmayan insanların zihninde olan bir bilgiye tanım edilmiş (Bir öğrenci)
Bu kitaba da gelmiş o bilgiler.
Bir tanesi dışarda olan bilgi kitabın içerisinde tamamlanmış olarak ifade ediliyor.(Öğrenci)
Dışarda olan bilgiyi kitabın içine de koyuyor. Dolayısıyla bize de intikal ediyor. Artık bizim.
Şimdi Mekkeliler ne yapıyordu şu anda yani Mekkeliler ne yapıyordu, Hristiyanlar ne yapıyordu Yahudiler ne yapıyordu? dememize gerek kalmıyordu. Ama ilim yapıyorsanız siz diyorsanız ki biz insanlara tebliğ götüreceğiz o zaman Peygamber nasıl götürmüşse siz de öyle götüreceksiniz. Bakın Almanya’da yaptığımız konuşmada Müslümanların inandığı Allah Hristiyanların, Yahudilerin, Budistlerin ve bütün insanların inandığı Allah aynı Allah’dır deyince adamların tepkisi farklı oldu şaşırdılar yani nasıl oluyor. Herkes farklı Allah’a inandığını düşünüyor değil. Böyle bir olay yok. Şimdi hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz dendiği zaman ne yapmış oluyorsunuz? Müsbet yaklaşmış oluyorsunuz o insanlara. Peki fark ne? o zaman dedim ki onlara kardeşim bu fark Allah’ı birinci sıraya mı koyuyorsun ikinci sıraya mı? Fark bu siz kendinizin ikinci sıraya konmasına razı olur musunuz? Yok O zaman nasıl Allah’ı ikinci plana koyuyorsunuz? Peygamberler böyle insanlara hep bildikleri zihinsel arka planda ki olanlarla hitap etmişlerdir. Onun için şeyleri evrensel olmuş. Yoksa peygamberimiz böyle hitap etmeseydi gittikleri her hala İslam ülkesi olur muydu? Asırlardır. Öyle sağlam bir maya atmışlar ki ondan sonra gelen tabinin gittiği yerler İslam ülkesi değil? Niye biz İspanyaya İslam ülkesi diyemiyoruz? Niye 400 sene kalınmış balkan ülkelerine İslam Ülkesi diyemiyoruz? Niye sahabe bir kere gittiği yer Müslüman oluyor da Almanya’da Avrupa’nın çeşitli yerlerinde bu kadar zamandır Müslümanlar duruyor da niye oralar İslam ülkesi olmadı? Çünkü hitabımız farklı. O insanları dışlayarak şey yapılır mı? İslam anlatılır mı? Kucaklayarak anlatılır. Hepiniz Allah’ın kulusunuz. Kucaklayarak anlatacaksın. İşte Allah’ Telanın bize emrettiği bu. Peygamberimize SAV bu tür şeyler emredildiği zaman çok tabii olarak hatta şöyle bir örnek verelim. Televizyonlarda yapıyorlar diyelim balık çorbası şu, şu malzemeler olacak. Kadınlar ne yapıyor. Dikkatlice bakıyor. Acaba nasıl pişirecek. önce neyi kattı kaç dakika yaptı. Bütün malzemeyi ortaya koysan bile bir örnek gerekiyor. İşte on da te’yide ihtiyaç var.”veyetubi ruhin minh”
——Hocam abdest konusu ile ilgili birkaç yere baktım da Yahudilerde hem gusül varmış hem de abdest varmış. e abdestin hem de çok çeşitli yönleri varmış şimdi sanırım ayet daha iyi anlaşılmış. Abdest ayeti inince sadece namaz için olması gerektiğini anlıyoruz. Bir de nasıl yapılacağını çünkü orda da yine sadece elleri yıkamakla ibadet anlamında yapılan abdest alma varmış. Şu anki uygulamalarda Yahudilerde. Demek ki hem abdesti tarif edilmiş oldu o ayette hem de hangi sebeple abdest alınması gerektiğini yani sırf namaz kılınmak için abdeste ihtiyaç duyulduğunu anlıyoruz.( bir öğrenci)
Bak şimdi senin söylediğin bana bir şeyi daha çağrıştırdı. Yahudiler Peygamberimiz SAV in farklı uygulamalarına derhal tepki gösteriyorlardı Medine‘de. Öyle değil mi? Abdeste farklılık olsaydı tepki göstermezler miydi? Ben şunu düşünüyorum. Yani tabi önce düşünüyorsun sonra araştırıyorsun. Öyle zannediyorum ki Peygamberimiz SAV Peygamber olduktan sonra Yahudiler Tevratlarını bir daha değiştirmişler. Bana öyle geliyor. Aksi takdirde nasıl yapacak kendilerini tatmin edecekler. Ama biz genede onlara yani şu anda ki mevcut haliyle. Siz en yakından bile kişilersiniz. Beşinci toplantımız da biz onlara her defasında Allah’ın indirdiği kitap diye Kur’an’ı okuyoruz değil mi ve Tevrat ve İncilin de Allah’ın indirdiği kitap olduğunu söylüyoruz. Bu güne kadar onlardan bir tanesinin Tevrat’dan veya İncil’den bir tek cümle okuduğunu hatırlıyor musunuz? Yok. Çünkü onlar gayet iyi biliyorlar ki oradan bir şey okudukları an bize teslim olacaklar. Orda kontak meydana geliyor. Yani bu gün bile işte onlara işte şurada dedik ya siz Tevrat’a İncil’e sadece bizim için tarihi bir metindir. Biz ona uymayız dediler Tevrat’a ve İncil’e. Şimdi, bak öyle olduğu zaman da ne yapıyor seni karşısında hiç duramıyor. Çünkü sen öyle bir şeyle hitap ediyorsun ki adamın reddemiyeceği bir şeyle hitap ediyorsun. Peygamberlerin zikirle hitap etmeleri aynı şey. Onun için bu te’yit meselesi …. Var mı?
—– Şimdi ayeti kerimede “vemayentıkuanilheva in hiye illa vahyin yuha” Buda Peygamberimizin yapmış oldukları şeyleri vahiy olduğunu söylemişler burada dedik ki bu Peygamberimizin söylemiş olduğu şey sadece vahiydir. Yani vahyi hevasından söylemez diye söyledik Kuranı kerimi. Şimdi Peygamberimizi Kur’an’ı Kerimi aktarmasının haricinde normal yaşamında yapmış olduğu şeyler var taife gidiyor insanlarla iletişim kuruyor vs. bunlar normal risaleti ve insanlığı ile alakalı tüm şeyler. Cebrail AS acaba Peygamber efendimize tüm muhataplarına veya yapmış olduğu her işte bizim bilgimize göre şu anda bilgimize göre Allah’dan habersiz kendi şeyiyle iş yapamaz. Mesela Cebrail As hani meşhur Cibril hadisi var ya Peygamberimize gidiyor orda soruyor falan Cebrail AS dememiştir dur ya Peygamberi sahabesini ziyaret edeyim hoş muhabbet edeyim bir bardak çay içeyim gitmemiştir herhalde Allah’dan bir emirle bir şeyle gitmiştir ona. Yoksa biz yanlış mı biliyoruz bir konuşmacı)
Yok Allah’dan bir emirle dememek lazım. Cenab-ı Hakkın ona verdiği bir görev olur. Bu görev ne olmuş oluyor Allah’ın izniyle olmuş oluyor.
Şimdi az önce senin okuduğun ayette bir şey şimdiye kadar dikkatimi çekmemiş olan bir hususu n üzerinde durmaya değer diye düşünüyorum.”Alemehulşedidilkuva”Alleme ifadesi var “Rahman kuranı öğretti .”ErrahmanuAllemel kuran” “Allamuhulşedidilkuva” Bu şedidilkuva Cebrail AS. Ona gelen vahiydir o vahyi şedidil kuva öğretmiştir. Acaba bu allemehul ifadesi içerisine Peygamberimiz içinde geçiyor aynı ifade “Ve yuallimuhmulkitabevelhikme “” İnsanlara kitabı ve hikmeti öğretir.” Kitabı ve hikmeti öğretmesi meselesi Peygamberimizin sadece Allah şöyle demesi nin dışında bir tatbikde değil mi? Burada da allemahu ifadesinden acaba onu da anlayabilir miyiz?
—-*Tebliğin dışında da talim var(Fatih Orum)
İşte te’yit o manada
Cebrail AS şu ayetleri indirmesine metlüv diyorlar da diğer talim gayri metlüv demiyorlar mı ?( Bir konuşmacı)
O vahiy olmuyor talim başka
Ama bu kavramlar bir birine karışmayacaksın. Bunlar çok önemlidir. Rasul başka bir şey. Mesela ondan sonra detay veriyor. “feevha ila abdihima yuha “diyor.
Konuşmacı: Vahiy kelimesi geçiyor Vahiy dediğimiz şey” evhayna” cebaril (AS) .Ona vahyettiğinde Cebrail(AS) da peygamberimize vahyediyor.
Allah’ın Cebrail (AS)a vahyettiğini oda şey yapıyor. Peygamberimiz (SAV)in “yuallimuhu kitabe vel hikmete” demiyor mu Allah’u Teala yani “yuallimu “tabiri
Yahya Şenol : Öğretmesinde kitap dışı bir şey var mı?
Fatih Orum: Yok. Olduğunu söylüyorlar
Yahya Şenol : vahiy dışında bir şey olmaması lazım.
Şüphesiz tabi canım.
Konuşmacı: hocam bir rivayet var Ebu Bekir’in hanım…….devamı anlaşılmıyor ..
Yahudiler sallanarak kılarlar (şekil olarak gösteriyor.)
Konuşmacı: Orda düzeltme var.
Düzeltme var. Doğru.
Konuşmacı: Anlaşılmıyor.
Onlarda şeyde ayakkabılarını çıkarmıyorlar.Kilisede.Bazı yerlerde çıkarıyorlar yani.Gerçi bu gün Müslümanlar kolay kolay ayakkabı ile namaz kılmazlar.Zamanla bir çok şeyler değişiyor.
Konuşmacı: Ayakkabı ile kılınması günah diye
Ancak caiz görmez. Bak şimdi Türkiye de çok meşhur bir şey vardı. Örnek verirler yani. İnsanları alıştırma konusunda Birisi köye imam olmuş millet camiye gelmiyormuş. Ayaklarında çarıklarla Ya şimdi (çarık bağları var onun) Çarığı çıkar bi daha giy ikinci sıkıntı falan Adam demi ki çarığınızla gelin camiye demiş. Aa olur mu? Tamam gelin. Haliyle çarığa mesh ederek abdest aldırıyor büyük bir ihtimalle bu anlatılmıyor. Neyse cami cemaatle dolmuş. Sonra bu adamın görevi bitmiş ordan ayrılırken ikinci bir imam gelmiş ya bu ne camiye böyle camiye mi gelinir falan Öteki imam ben insanları camiye çarıklarıyla soktum sen de çarıklarını çıkart. Yani burada insanlar karşı yumuşak davranmalarını anlatıyor. Halbuki çarıkla girmek Peygamberimizin yaptığıdır. Esas olan o dur. Çarığını çıkart demenin bir anlamı yok.
Yahya Şenol. Halı kaldır desin
Halıyı kaldır desin yani yapacağı o. Halıyı kaldır diyecekti. Peygamberimizin mescidinde bir şey yoktu ki ayakkabı ile herkes dışarıda hangi elbiseyle dolaşıyorsa sanki cebinde kim takke taşıyordu millet cebine takke soktun bir de takke taşıyacak. Şimdi kimin cebinde tesbih taşıyor tesbih soktun. Bazıları da sarık koyuyorlar ceplerinin içine sanki bir marifetmiş gibi ondan sonra gidiyor camiye bu sabah baktım Süleymaniye de adam bir de seccade getirmiş sermiş halının üzerine seccadesini orda namaz kılıyor ya bu ne bu Allah’ını seversen birde sarıklı uzun sakallı cübbeli bir adam gelip cemaate de katılmadı birisi geldi bana sordu dedin herhalde rahatsız o .
Konuşmacı: anlaşılmıyor.
Dolayısıyla biz ne yapıyoruz öyle acayip şartlara bağlıyoruz ki camiye gitti caminin içi öyle eşyalarla doldu ki Hristiyanların kiliselerini doldurduğu gibi . Caminin 24 saat kapısını açmıyorsun mutlaka bir bekçisi olması lazım. halbuki kardeşim camileri sade yap 24 saat kapanmasın gitsin oturuyorsa otursun uyuyorsa uyusun. Ne yapıyorsa yapsın Yani bu kadar eşya ile doldurmuşuz ki tabi bir tane bekçi gerekiyor. Gereksiz şeyler. O kadar halılar olduğu zaman tabiî ki ayakkabıları ile giremezsin içeriye O zamanda bir sürü şeyler İnsanların önünde engeller. Tamam böyle olsa iyi olmaz mı? Daha iyi olmaz kardeşim. Bu insanların camiye gelmesine engel oluyor. Sen git onu kendi evinde yap. Böyle demek lazım.
Evet söyle bakalım Fatih söz sende . Diğer örnekler diyordun.
Yahya Diğer meseleleri şey yapalım . Onları da hafta falan bölüştürelim. Hangi melseler varsa . Mesela : Zekat oranının belirlemesi neye göre verecek
Ben her zaman söylüyorum zekat konusunda ki benim zihnim net değil. Çünkü tüm ilgili ayetleri bir araya getirip üzerinde çalışma fırsatı olmadı.
(Toplu halde konuşulduğu için tam anlaşılamıyor.)
Fatih Orum: Altın. İpek
Altın ipek meselesini hallettik .
Fatih Orum : Mirasla ilgili
Olur mu burada birkaç defa orda cevap verdik.Hayır hayır arkada verdik çok iyi hatırlıyorum.
Yahya Şenol : Kuran dersin de olan şu an cevap değil.Orda bu konuda hazır değildik.
Fatih Orum: Şimdi en karışık olanı namaz .Bu bizim din kültürü kitaplarında bile konu başlığı var Hatta geçen hafta işledik.Peygamberin ara başlık yapmış orda da kurna-ı açıklama görevi hemen orda namazı vermiş. O örnek var .Miras da ki bazı meseleleri n halli Kuranda olmadığı için iddiası var.
Miras konusunu okuyoruz yani ne tahribatların yapıldığını görüyoruz. Şimdi benim şahsen şu anda zihnimde yavaş yavaş çözülmeye başladı ama bu zekat oranı bu konuda bir ders yapalım diyecek kadar şey yapılmış değil.
Yahya Şenol: Neye göre peygamberimiz………………
Bunların hepsini bir tespit yapalım İstersen şu anda sen onları hepsini
Konuşmacılar hepsi bir arada konuşunca anlaşılmıyor.
Onla ilgili bir ayet var . Özel bir ayet var onun için . Bir şey değil. Onda bir problem yok.
Konuşmacılar hepsi bir arada konuşunca anlaşılmıyor
Şimdi denizden çıkacak hayvanları besmele ile keseceksin desen kimse bir tane balık yiyemez.
“Saydül bahr” dediğine göre deniz avı.deniz avı kara avı gibi değildir ki.
Evet bir dahikine Sen o konuları başka akla gelenleri söyleyin
Yahya Şenol .Bizzat sünnetin müstakil yasak getirdiğini falan.
Evet yüksek sesle bir okusun.
Konuşmacı. Zekat oranları altın ipek ve yahutta eti haram kılınan sünnette haram kılınanşeyler Kuranda geçmeyip resim yasağı gibi miras ilgili bazı problemler
Miras konusuna hiç girmeyelim .Çünkü o
Konuşmacı : niye miras
Ya burada miras konusuna girmeyelim dememin sebebi şu.Miras çok şey herkesin ilgilenmediği ve iyi bir matematik bilmeyi gerektiren bir konu . burada onu masaya yatıracaksak birkaç hafta devam etmesi lazım.Ordan bir konuyu seçip şey yatığın zaman kimse bir şey anlamaz.
Konuşmacı: Avliya ile ilgili bir şey söylüyor.
Avliya meselesini biz senin gıyabında hallettik. Senin henüz haberin yok. Ama sana söyleyeceğiz inşallah.
Yahya Şenol . Bayram namazları
Ha bayram namazları olabilir.
Fatih ORUMA yönelerek. Hani sen çok konu tepit etmiştin.
Fatih Orum: Onlar şimdi hocam Kuran dışında sünneti n vahiy olup olmadığına dair örnekler
Tamam işte onları söyle
Fatih Orum: Onlar çok fazla onları yazdırırım ben onları yazdırırım oraya da Ayetler şu ayet şu ayet ayet ayet ayet
Öyleyse sen Şimdi Yahya Şenol ile beraber Fatih sen iki tane Fatih bir tane Yahya Şenol şunları bir güzel sıralayın. Birde inşallah şeyde Alanya da Osman diye bir arkadaşımız var ona çoktan söz vermiştik bu ıskat konusunu onu da inşallah iki hafta sonra için gündeme getirelim. Iskat ve devir meselesi var ya onu da önümüzdeki hafta değil de ondan sonraki hafta . İnşallah programa koyalım.
Siz şimdi bunlara bir yıl program içerisin yerlerini yerleştirin
Yahya Şenol: Çerçevesini yapalım. Konu çok varda
Bir yıllık bir defa şu cumartesi programlarını da belirleyelim de bunu da ilan edelim.
Fatih Orum: Evet iyi olur.
Ona göre bir şey yapalım işte. Arada sırada ister istemez kaymalar olur. Burada olur olmayız. Herkes kendi görevlerini almış olsun. Burada da bir takım Cebrail (AS)ın göreviyle ilgili eksiklikler varsa onları tartışırken
Fatih : Şimdi mesela 10-15 tane ayet var not aldığım bunlardan bu ayetlerden hareketle kuran dışında vahyin olduğuna dair öne sürülen ayetler.Bu ayetler müstakil ders konusu olabilir.
Tamam öyle yapalım.Şimdi abdest konusu onuda burada şey yapalım.
Fatih Orum: Mesih mi?
Mesih meselesi .
Konuşmacı: Anlaşılmıyor
Aslında burada bu bir şeyin kapağını açmak gibi bunu açtığın zaman alttan o kadar çok şey çıkacak ki. İlk defa böyle bir tarafa yöneliyoruz. Bu vesileyle. İnşallah çok iyi olacak gibi geliyor.Çok iyi olacak
Yahya Şenol : Kabir azabı
Herkesin tektek bizim arkadaşların hepsine burada olanların tektek üzerinde durabilecekleri araştıracağı şeyler üzerin dede şey yapalım. Yani zihnin meşgul eden çalışmak istediği bir konu varsa onu da bir cumartesine alalım yani.O şey içerisinde .Bunları bir güzel bir tespit edelim.
Konuşmacı: Huri meselesine bakalım
Huri
Konuşmacı. Cariyelik meselesi
Yaz oraya Huriler
Konuşmacı: Diğer konular var çok konular varda
Fatih Orum: Metodoloji ile şu konuları bir
Yok her hafta metodoloji olmaz.
Konuşmacı:……………………………..
Fatih Orum: Hayır hayır şurada ki konular en azından.
Tamam bunları genel olarak söylüyoruz. Kendi aranızda bir sıraya koyarsınız.
Konuşmacı:………………………
Biz o konuları burada defalarca okuduk işledik.
Konuşmacı devamla………………
Öyle mi oldu? Ondan sonra şimdi şey var bu Enes hoca Müminun Suresinde “İlla ala ezvacihim “Ayeti kerimesi üzerine durmamızı istiyor. Haklı tabi onun üzerinde durmamız lazım. Cariyelik ve kölelikle ilgili olarak . Cariyelik ve köleliği biz burada işledik değil mi? Şimdi bu İsmail hocanın kurban olayı var. O da kendine göre bir program yapsın. Mesela hangi cumartesilerde o konuları gündeme getireceğiz. İnşallah gelecek sene kurban bayramına kadar onun halka yönelik kitabının çıkması lazım. Abdullah Trabzon da kaydolduydu hac ile ilgili bir kitap çıkaralım diye. Bunların hepsinin programın yapalım. Mesela şimdi Abdurrahman’ın gündeme getirmek istediği konular varsa İbrahim’in gündeme getirmek istediği konular varsa Muhammed beyin varsa sizin varsa mesela herkesin senin varsa Adem gündeme getirmek istediği konular varsa
Fatih Orum: Ben konuyu toparlayacağım ama o önemli onu bir haftaya sıkıştıralım. Son aya belki evet .
Tamam kardeşim sen ben size ne diyorum siz kendi aranızda bunu programın yapın bize de bildirin.Ama biz burada yıllık program yapacağımız için diyorum.Yani herkes kendine göre mesela sizlerde şu konular işlensin diyorsanız
Konuşmacı…………….
Gayb la ilgili hadis . kıyamet alametleri ilgili hadisleri tamam yani bir programımız yapalım da imkanlar ölçüsünde yapabildiğimizi yapalım. Çünkü her hafta burada olamıyoruz. İnşallah belli bir noktaya kadar götürelim.
Konuşmacılar: Kim takip edecek.
Yahya takip ediyor onları Peki başka bir şey var mı?
Konuşmacı: Bir soruya cevap vermediniz.
Şimdi konuyu toparlayalım Şimdi biz Kuran-ı Kerimden Cebrail (AS)’ın iki tane görevini biliyoruz. Birincisi rasül görevi Allah’dan Peygambere getirdiği şeyler birisi de Te’yid görevi Şimdi ordada”yuallimun”
Konuşmacı: Cebrailin getirdiğini teslim aldıktan sonra tam topluma uygulayacak hale getirmesi mi peygamberimizin.
Tabi oda o işin içerisine giriyor birde son olarak benim sizlerle paylaştığımız Cebrail (AS) içinde “yuallimu”
Konuşmacı: Allame
Ha “allemehu “ fiilinin kullanılmış olması “allame” öğretti Çünkü o “aleme “kelimesi işlemler bütününe söylenir. Öğretmek bir insana bir cümleyi söylemek değil ki
Konuşmacı: Tamam orada neyi öğretti Vahyi öğretti.
Tamam ama öğretti kelimesi önemli bu. Öğretti öğretti çünkü bir süreci ifade ediyor. Mesele mesele bölüm bölüm değil mi onun üzerinde de benim ilk defa bu derste dikkatimi çekti
Yahya Şenol: Haberin tarifini öğrenmiş oluyoruz ama tam bir öğretme olmuyor yani
Öğrenme işi farklı bir şey yani onun üzerinde de durulabilir. yavaş yavaş bu iş sistem olgunlaşacak Allah’ın izniyle