Kur’an’da Örtünme -1

18 Temmuz 2009 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Bu günkü dersimiz örtünme. Kuranı kerimdeki ayetleri esas alarak örtünme konusunu işleyeceğiz inşallah. İnsanlara Adem ile Havva’nın çıplak olduğunu anlatıyorlar ya karikatürlerde şurada burada. Halbuki kuranı kerim çıplak olmadıklarını gösteriyor. AllahTeala Adem ile Havva’ya şunu söylüyor;

“Ve ya ademuskun ente ve zevcukel cennete fe kula min haysu şi’tuma vela tekreba hazihiş şecerete fe tekuna minez zalimin”.

Değişik ayetler var ya, ben Araf 19 dakini okuyorum.

AllahTela Adem’e ve eşine diyor ki; şu cennete yerleşin, istediğiniz yerde yiyin. Buradakilerin tamamından yiyebilirsiniz. Ama şu ağaca yaklaşmayın yanlış yapmış olursunuz.

“Fe vesvese lehumuş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev’atihima: şeytan onlara vesvese verdi”.

Niye?

“Onlar için sev’elerinden örtülü olan bir yeri açmak için”.

Sev’elerinin tamamını değil. Sev’elerinden örtülü olan bir yeri açmak için. Demek ki sev’elerini örten bir yer var. Bir örtü var Adem ile Havva’da. Peki “sev’e” ne demek? Kabil Habil’i öldürmüştü değil mi? Ayeti okusana. Karga geldi ya. Maide suresi 31. ayet. Olayı zihnimizde şey yapalım: Kardeşini öldürdü. Adem(as) ve Havva validemiz cennette örtülüydüler. Yani o bahçede. O zaman bunların çocukları da örtülü olmak zorundalar. Öyleyse bu sev’e kelimisi ne? Manası ne?

“Fe beasallahu guraben yebasu fil ardı: Allah bir karga gönderdi yeri kazıyor”.

“Li yuriyehu keyfe yuvari sev’ete ahih: kardeşinin sev’esini nasıl örteceğini ona göstersin diye”(MAİDE 31).

O zaman burada sev’e ne demek oluyor?

Enes Hoca: Tüm beden oluyor.

Hoca: Tüm beden oluyor değil mi?

Enes Hoca: Buradaki ceset.

Hoca: Tüm beden oluyor.

Enes Hoca: “min sev’atihima” da örtülmeyen kısım var beden içerisinde.

Hoca: “ma vuriye anhuma min sev’atihima: bedenlerinden örtülü olan bir kısmı açmak için”

Enes Hoca: Evet evet.

Hoca: Şimdi, o zaman sev’e beden olmuş oluyor değil mi? Hatta devamında;

“Kale ya veyleta e aceztu en ekune misle hazel gurabi ve uvariye sev’ete ahi: kardeşimin bedenini gizlemek için(örtmek için) şu karga kadar olmaktan aciz kaldım”.

Yani karga kadar olamadım, yazık olsun bana demiş oluyor. Şimdi burada şu var bak, az önce senin söylediğin bedende açık olan yer var, olabilir de. Yanlız bir fark daha var ona biraz dikkatinizi çekeyim sizin.

“Fe lem ma zekaş şecerete bedet lehuma sev’atuhuma”(ARAF 22).

“Min sev’atihima” değil. “Ma vuriye anhuma min sev’atihima”(ARAF 20)değil.

Bana şöyle geldi. Bak diyor ki orada; “şeytan onların sev’elerinden” o zaman bu bedenlerinden demek oluyor.

Muhammed: Çünkü orada öldürdükten sonra orada yarısını gizleyip de yarısını açık bırakacak değil ya.

Hoca: Öldürülen kişinin edep yerleri kapatılmaz ki. Edep yeri zaten kapalı Adem ile Havva’dan anladığımıza göre. Zaten kapalı olması gereken bir şey. Zaten elbiseli yani bu. Zaten elbiseli kardeşim. O zaman bedenini gizleme meselesidir. İlk öldürülen kişi olduğu için. O zaman burada sev’e beden manası olmuş oluyor.

“Fe vesvese lehumuş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev’atihima”(ARAF 20). Sev’elerinden yani bedenlerinden onlara gizlenmiş olan yeri açsın diye, bedenlerinin örtülü olanlarından bir kısmını açsın diye. Örtülü bedenin tamamını açmak için uğraşmıyor şeytan. Bedenin bir kısmını açmaya uğraşıyor. Ama ” Fe lem ma zekaş şecerete bedet lehuma sev’tuhuma”(ARAF 22).Bu defa bütün beden açılıyor. Tamam.

Muhammed: Şeytanın dediğinden daha fazla oluyor.

Hoca: Şeytanın dediğinden daha fazla oluyor. Şeytan bir kısmını açmak için uğraşıyor, burada bütün beden açılıyor.

Muhammed: Burada da Hocam bir kısmı değil de bedenlerinden örtülü yerleri açmaya. Min beyaniye.

Hoca: Ben şimdi o mana var da “bazı” olarak mana vermek bana yakın geldi de onun için söylüyorum. Tabiki senin dediğin mana beyaniye olur. Sev’elerinden örtülü olanı açsın. Tamam olur. Ama şimdi ben şu aradaki farka dikkat çekmek istedim. Burada “min sev’atihima”(ARAF 20)geçiyor, Öbüründe min (ARAF 22) geçmiyor. Onun için ikisinin arasında bir fark olması lazım. Ondan dolayı birinci “min’e” bazı manası verilmesi daha uygun gözüküyor. Anlatabildim mi? İlk ayette “min sev’atihima” geçiyor. Mesela bak burada min sev’atihima geçiyor. Aynı surede şeyde de geçiyor bak. Min sev’atihima sadece burada geçiyor değil mi? Başka yerde yok. Başka yerde var mı baksana. Bu manada başka yerde yok. Bak şimdi doğru. O zaman beyaniye olma ihtimali çok daha yüksek oldu. “Bazı” dan sa, beyaniye olma ihtimali, senin dediğin daha uygun oldu. Aynı surenin 27. ayetini açarsan orada “min”siz.

Fatih Orum: Aşağısı sev’atihima

Hoca: O tamam

Fatih Orum: Yukarıdaki min sev’atihima’dan(ARAF 20) sonra sev’atuhuma geldiyse buradaki sev’atuhuma (ARAF 22) şey olması lazım, yani açılmış olan yerleri gördüler. Sırf o açılmış yerler için sev’atuhuma’yı genel kullanıyor. Yukarıda  min sev’atihima yor. O min sev’atihima bence aşağıdaki sev’atuhuma’ya eşit. Yani o parçayı bu defa sev’atuhuma olarak kullanıyor.

Hoca: Tamam. Şimdi senin bu dediğin arapça bakımından uygun. Muhammed de aynı şeyi söyledi de, şimdi bu min sev’atihima ile sev’atuhumadaki bir farktan dolayı “bazı” olabilir diye düşündüm ama şu ayet sizi destekledi; “ya beni ademe la yeftiennekuşum şeytanu kema ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhuma libasehuma li yuriyehuma sev’atihima”(ARAF 27). Burada “min”siz.

Enes Hoca: “Bedet lehuma sev’atuhuma”(ARAF 22)’da var.

Hoca: “Bedet lehuma sev’atuhuma”. O zaman şeytanın istediği ile olan aynı olmuş oluyor. Ordaki “min” beyaniye oluyor. Ama, yani bedenleri açıldı. Demek ki bedenlerinin tamamı kapalı değildi. Ne kadarı kapalı o ayrı bir konu. Fakat “sev’e” kalimesinin beden manasına geldiği de bir gerçek

Şimdi, bedenleri açıldı. Bu edep yerleri falan değil o zaman. Edep yerleri diye tercüme etmek uygun olmuyor. Değil mi?

Enes Hoca: Evet.

Hoca: Şimdi bir de şu var bakın. AllahTeala diyor ki. 26. ayete gelin aynı surenin.

“Ya beni ademe kad enzelna aleykum libasen yuvari sev’atikum ve rişa: size bir elbise indirdik ki bedeninizi örtüyor”(ARAF 26). Artık öyle diyeceğiz. “Bedenlerinizi örtüyor. Ve bir süs”.

Şimdi, iki türlü elbise olduğunu herkes biliyor zaten. Birisi bedeni örtsün diye giyilen elbisedir. Mesela pijama giyiniyoruz. Eve gittiğimiz zaman dışarıda giydiğimiz elbiseyi çıkarıyoruz. Ütüsü bozulmasın diye bir kenara koyuyoruz falan. Dışarı çıkarken gösterdiğimiz özeni yada başka insanların yanına çıkarken gösterdiğimiz özen başka kendi içimizde başka. Hatta şimdi genelde insanlar iki kat elbise giyiniyorlar. Bir iç elbise bir dış elbise. Onun için mesela namazda tek bir elbiseyle namaz kılınırmı diye de tartışılmış. Yani bir adam altı tamamen çıplak bir tek elbise giyecek, bu namaz olur mu? Böyle bir şeyin tartışılması ne demek? Genellikle iki tane elbise olur demektir. Birisi içte, mesela atlet giyiyorsunuz alt tarafa bir şeyler giyiniyorsunuz. Bir de dış. E şimdi evin içerisinde güzel gözüken elbise dışarıya çıktığınız zaman çirkin olur. Aile içerisinde normal karşılanan bir elbise misafir geldiği zaman olmaz. Uygun olmaz. Bu ne oluyor? Birisi bedeni örten elbise biriside bedeni güzel gösteren elbisedir. İki tane elbise var. Şimdi burada diyor ki işte size diyor “ya beni adem kad enzelna aleykum libasen yuvari sev’atikum ve rişa”. Peki burada “ve libasut takva zalike hayr”(ARAF 26). Ve takva elbisesi. Şimdi takva dediğimiz zaman olay elbise olduğuna göre, bunu hemen şey konusuna getirmek olurmu bilmiyorum yani. Bir mani yok ama işi hemen maneviyata çekmek. Esasen insanın kişiliğini koruyan elbise demek daha uygun.

Enes Hoca: “Libasut takva” diye ayrı bir şey değil ki “zalike” diyor. “Riş” olan kısmı elbisenin.

Katılmcı: O “zalike” “libasut takva’ya” gidiyor.

Hoca: “Zalike”, “libasut takva’ya” gidiyor. “Libasut takva zalike”.

Enes Hoca: “Zalike” o “riş” olan “libasut takva”. “Vav” ibtidaiye değil mi?

Muhammed: Oradaki “zalike hayr”, yani takva elbisesi. O daha iyidir.

Katılmcı:Zaten burada gramer bakımından sorun olduğu için bunu delil olarak gösteriyorlar. Bazı muktedanın tekrarı mesela ismi müşaret olarak geliyor ya bazen habere zamir bazen bir rabıta olduğu zaman ismi müşaret

Hoca: Burada rabıtaya ihtiyaç yok ama.

Katılımcı: Çünkü zalike. Ondan dolayı rabıtaya ihtiyaç yoktur.

Hoca: Rabıtaya ihtiyaç yok.

Katılımcı: Bir şey daha söyleyeyim, geçen haftaki o fadı tafdil vardı ya, eğer o “ala gayrı badihi” ancak elif lam ile kullanıdığı zaman olur, yani mim ile kullanıldığı zaman olmuyor.

Hoca: Olmaz. Şimdi bu ismi tafdil meselesi çok farkına varılmıyor, çok ciddi hatalara sebep oluyor. Her yerde ismi tafdil kalıbına ismi tafdil manası verilemez. Verdin mi çok ciddi karışıklıklar olur. Ben müfessirlerin bunu atladıklarını görüyorum.

Katılımcı: Geçen hafta da anlatmıştık.

Hoca: Gayet normal yani öyle kolay bir şey değil. Şimdi, takva elbisesi mesela bizim burada otursn bir adam vardı beraber hacca gittiğimiz yaşlı bir adam vardı. Gençler gibi elbise giyinir gelirdi iş yerine. Mesela şimdi artık yaşlılar da giymeye başladılar o kotları. Ama o zaman yaşlılar hiç kot giymezdi. Üstü de kot altı da kot giyinir. Kendisi 65-70 yaşlarında bir adam. Burada Süleymaniye’de işe gelirdi hakikaten bir acayip gözükürdü. İşte o takva elbisesi değil o. Yani kişinin konumuna göre giydiği elbise değil. O zaman takva nedir? Kişiyi insanların alayından koruyan, günahtan koruyan, sıcaktan koruyan, soğuktan koruyan, rüzgardan koruyan. Çünkü vücudun bir çok şekilde korunmaya ihtiyacı var. Günahtan koruyan elbise de gene o manada da takvaya girer. Hayırlı olan budur demiş oluyor SllahTeala. “Zalike hayr”. Hayırlı olan budur.

Katılımcı: O baştaki ikisine atıf da olabilir mi yani. Sev’anızı örten olsun, isterse zinetinizi örten için olsun bunun takva yani dediğiniz gibi koruma amaçlı olması önemlidir.

Hoca: Yani siz evinizin içerisinde çoluk çocuğunuzun yanında da, böyle acayip gözüken elbise giyip de babalık itibarını sarsacak şekilde dolaşmanız doğru değildir. Evet örtünüyor olabilirsin yani “riş” denen örten elbiseyle de insan kişiliğini koruması lazım. Süslenen elbisede de koruması lazım. Örten elbiseyle de günahtan korunmak lazım, süslenilen elbiseyle de günahtan korunmak lazım. Yani “riş” için de, efendim vücudu örten elbise için de esas olan kişiyi günahtan koruyan başkalarının hafif görmesinden sıcaktsn soğuktan koruma görevi olan elbise hayırlıdır.

Katulımcı: Şimdi orada “libasen yuvari sev’atikum ve rişa”(ARAF 26) diyor. Tefsirlerde bu “riş” başka manaya açıklayanlar var.

Hoca: Bu “riş” şeyin kuyruğuna deniyor değil mi?

Katılmcı: Tüy

Enes Hoca: Kuşların tüyüne “riş” denir.

Hoca: Kuyruğuna, kuyruğuna. Kuyruğundaki tüylere deniyor bildiğim kadarıyla.

Muhammed: Kanat, kuyruk

Hoca: Kanat mı? Arkasındaki o esas dümeni ayarlayan tüy. Yani esas kuşun uçarken sağa sola gitmesini ayarlayan, dengeyi ayarlayan değil mi, o değil mi?

Enes Hoca: Riş; libasu zinet, libasu tayr demiş.

Hoca: Tamamen tüy manasına.

Enes Hoca: Riş; libasu tayr.

Hoca: Evet, gerçekten kuşlar o şeylerle çok güzel gözükür.

Şimdi burada asıl benim kendi açımdan kazancım sev’e kelimesine verilen mana kuranı kerimde. Hatta sev’e kelimesini su ile bir alakası var. Gerçekten de insanın vücudunu, ölmüş bir kişinin vücudunun ortada kalmış olması ona yapılan büyük bir kötülüktür. O zaman bunu gömmek bir insanlık gereği olmuş oluyor. Bedenin gözükmeside öyledir yani. Birde “avreh” kelimesi de var “avreh”. Avreh kelimesinde de bir husus var. Mesela “inne buyutena avreh” diye ayet var değil mi? Ne demek “inne buyutena avreh”? Avreh yani “eş şakkı beyne şey eyni diyor; iki şey arasındaki aralıktır”. Şimdi, buradan şeye gelilim

Enes Hoca: Arayı ayırdın avreh, sev’e kalıp olarak da uyuyor.

Hoca: Uyuyor evet.

Enes Hoca: El avretu el helalu suilbiladi kullin mekmenin lissetri kulli emrin yussahya minhum (22:04-22:15 arası metin duyulduğu gibi yazıldı)

Hoca: Utanılan her şey iki şey aradındaki, mesela iki dağ arasındaki açıklığa da avreh deniyor.

Enes Hoca:Ondan sonra kulli şey’in yesturuhu lisani hi min adaihi kunfeten ahyae (22:23-22:28 arası Hocanın aşağıda tercümenin verdiği arapça metni duyulduğu gibi yazıldı).

Hoca: Utandığı için organlarını örttüğü şey.

Fatih Orum: Hocam ben bir şeye takıldım da. Burada ifade edilen sadece edep yerlerinin örtülmesi olmayacağı ortaya çıkar dediniz. Nasıl ortaya çıkar acaba. Edep yerleri olmadığı. Yani edep yerlerinin dışında da mı örtülü olduğunu söylüyorsunuz. Nereden çıktı bu.

Hoca: Sev’e kelimesinden. Yani bizim edep yeri dediğimiz diz kapağı ile (biraz sonra ayette okuyacağız) göbek arası. Ama bunlar, sev’e kelimesi beden olduğuna göre “yuvari sev’atikum”(ARAF 26) diyor, bedeninizi örten elbise olmuş oluyor.

Fatih Orum: Ama dedik ya hani “min sev’atihima” onun bir parçası diye düşünüyorum.

Hoca: Şimdi “ma vuriye”(ARAF 20). Elbisenin örtyüğü yerler. Şimdi bedeni örten dediğimiz zaman da zaten örfen onun istisnası vardır.

Katılımcı: Her iki sev’e arasında fark varsa sorun yok ama yoksa Fatih Hoca’nın söylediği gibi

Fatih Orum: Yani siz buradaki Adem ve Havva’nın örtünme biçimi olarak neyi düşünüyorsunuz. Nereye kadar örtünüyorlardı mesela başı açıkmıydı yoksa sadece edep yerleri veya işte neresiydi?

Hoca: Şimdi burada şu var. Bunların örtülerini açmak için dediğine göre, “bedet lehuma sev’atuhuma”(ARAF22) dediğine göre “sev’ete ahihi”(MAİDE 31) yani biz burada tutup da edep yerleriyle sınırlarsak bunun bir delili olmadığı ortaya çıkar.

Fatih Orum: Lafzın delili

Hoca: Yok, yani edep yerleridir diye söyleyemeyiz, aksi de olabilir. Niye aksi olur; çünkü bulundukları yerlerde bir kere bunlar ,”libasut takva”(ARAF 26) dediğine göre bir kere bunlar da insan. Sıcaktan,soğuktan, ne bileyim tozdan, şundan bundan koruyacak bir elbise olması lazım. Çünkü insanoğlu diğer canlılar gibi değil ki. İnsanoğlu korumasız bir şekilde yaratılıyor. Diğerlerinin tüyü var, şu su var bu su var.

Fatih Orum: Sırf bu söylediğiniz mazeretlerden dolayı da insanoğlu açabilir yani. Sıcaktan dolayı açıyorum der, şundan dolayı açıyorum der.

Hoca: O istisnai olur. O sıcaktan dolayı açıyorum istisnai olur. Ama sıcaktan dolayı örtünme mesela sıcak bölgelerde başınızı Afrika’ya falan gittiğiniz zaman bizim soğuk bölgelerde örtündüğümüzden daha fazla örtünmek zorundalar. Mesela başlarına o kadar kalın şeyler örtüyorlar ki güneşten kendilerini korusun diye. Sırtlarında da çok kalın şeyler giyiniyorlar. Çünkü güneş ışınlarından ancak o şekilde korunabiliyorlar. Tamam. Kış bölgelerinde de öyle. Hatta mesela araplar güneşten korunmak için gözleri dışında her tarafı örtmek zorunda kalıyorlar. “Libasut takva” meselesi. Yani insanoğlu bu dünyaya diğer canlılar gibi kendisini koruyacak bir elbiseyle gelmiyor. Bu da tabi AllahTeala’nın koyduğu bir kanun gereği. Canlılar belli, insanın dışındaki canlılar belli yerlerde yaşıyorlar. Birisi ekvator canlısı, birisi efendim kutupta yaşayan canlı, birisi dağlarda yaşayan canlı,birisi işte şurada yaşayan burada yaşayan.. Ama insanoğlu dünyanın her tarafında yaşayan bir canlı değil mi? Dünyanın her tarafında yaşadığı için kendi giyimini kuşamını işte “libasut takva” olarak kendi ayarlayacak. Kendini bulunduğu toplumda ayıplanacak bir duruma sokmayacak. “Libasut takva” ya da gerek yok. Türkiye’de çok ayıplanan bir elbise bir başka yerde büyük saygı görebilir. O zaman burada bu elbiseyi giyeceksin orada da o elbiseyi giyeceksin demektir, tamam mı? Siz şimdi kravatlı olarak işe gidersiniz gayet güzeldir ama kravatlı olarak tarlaya gidin. Tamam mı. Yada denizci balık tutmaya giderken çarşı pazara gittiği elbiseyle gitsin bakalım ne hale gelir. İşte o da libasut takva ile giyinmiş oluyor. Evet örtüneceksin ama korunacaksın da. İnsandaki bu özellik sebebiyle insan bulunduğu bölgeye göre örtünecektir. İşte Adem ve Havva’da mutlaka örtünmüştür, mutlaka başlarını örtmüşlerdir. Çünkü güneşten korunmak için mutlaka sıcaktan, soğuktan,rüzgardan,tozdan korunmak için vücutlarını örtmüşlerdir. Bu çok tabii bir şey.

Enes Hoca: Hocam bu durumda “libsut takva” nın bir taraftan dini bir içeriği var, bir taraftan da diyoruz ki güneşten korunmak için,tozdan korunmak için

Hoca: Ve günahtan korunmak için

Enes Hoca: İşin içine çok da bilimsel şeyler girmiyor da yine bir dini emir giriyor; örtüneceksin. Yararları şunlar şunlardır. Yoksa o güneşten korunmak için bir kremle de zaten güneşten korunabiliyor.

Hoca: Korunamıyor. O sadece kerm güneşten korumuyor ki. Mesela gündüzün güneştesin biraz sonra güneş şey yapacak yağmur yağacak, krem ne yapacak? Peki rüzgar esecek o krem ve rüzgar karışacak. O kadar kolay bir iş değil yani. O böyle bir insanların paralarını almak için kandırdıkları şeyler var o başka. Sonra biz libastan bahsediyoruz. Krem sanayisinden bahsetmiyoruz.

Katılımcı: Hocam “zinetekum inne kulli mescidin”(ARAF 31) ayetini de düşünebilirmiyiz.

Hoca: Gelecek ona sıra. Yavaş yavaş.

Enes Hoca: “İnne leke ella tecua fi ha ve la ta’ra” ayetinden örtünme olduğu ortaya çıkıyor.

Hoca: “İnne leke ella tecua fiha ve la ta’ra” işte ben de az önce o ayeti düşünüyordum.

Enes Hoca: Taha 118.

Hoca: “İnne leke ella tecua fiha ve la ta’ra: bu bahçede sen aç kalmazsın çünkü her türlü yiyecekler var, açıkta da kalmazsın( çıplak, ari de kalmazsın)”. Avretin de ortaya çıkmaz yani. Niye? Senin giyineceğin şeyler de var burada.

Katılımcı: Hocam bu durumda bu avretleri onlara göründü onu örttüler,

Hoca: Sen biraz geç geldin onun için sen şimdi o baştaraftan haberdar değilsin.

Aynı katılımcı: Bu iki ayeti beraber..

Hoca: Kardeşim bak yarım saat oldu başlayalı. Yarım saat önce gelseydin bu soruyu sormazdın, bunların cevapları verildi çünkü.

Katılımcı: Kısacası Maide suresindeki o sev’e ile

Hoca: Maide suresinde “li yuriyehu keyfe yuvariye sev’ete ahi” diyor ya, ne demek? Sev’e ne orada? Beden oluyor. İşte o zaman “ma vuriye anhuma min sev’atihima”(ARAF 20) ne oluyor; bedenlerini örten elbise oluyor.

Katılımcı: Burada da bir anlam kayması mı olmuş

Hoca: Öyle gözüküyor. Yani şimdi, insanlar böyle normalde vücutlarının gözükmesinden, kontrollü gözükmesinde problem yok da hemen her tarflarını  gözükmesinden hiç hoşlanmazlar yani. Gören de hoşlanmaz gösteren de hoşlanmaz. Onun için yani hoşlanmayınca da yani “sev’e” de “ma yusiuhu” olur. O kişiyi rahatsız eden şey, sıkıntıya sokan şey olmuş olur. Beden, beden manası daha zahir oluyor burada tamam mı. Onun için diyor ki; “kad enzelna aleykum libasen yuvari sev’atikum”(ARAF 26) diyor. Vücudunuzu örten elbise. Şimdi iki türlü elbise giyilir. Bak şimdi sen buraya gelirken sabahleyin yataktan kalktığın elbiseyle gelebilirmisin? O da vücudunu örtüyor. Ama o “riş” değil. Yani seni dışarıya karşı şık göstermiyor. Takva elbisesi değil. Senin bütün saygınlığını ortadan kaldırır. Mesela Ebu Hanife’nin öğrencilerine elbiselerini giyerken dikkatli olmalarını, işte kollarının geniş olmasını tavsiye ettiği rivayet edilir. O zaman kol önemli ve diyor ki insanlar sizin ilmi kıymetinizi bilmez görüntünüze bakar. Onun için görüntüyü iyi koruyun diyor. Güzel bir tespit. Bu önemli yani. Şimdi buraya bir polis elbisesi giyerek gelen kişinin bizde bıraktığı etki farklı olur, asker elbisesi giyip gelen başka olur, kaptan elbisesi giyip gelen başka olur. Yani ne yapmış oluyor bunlar, üniforma haline gelmiş olan elbiseler de var. İşte sen şimdi camiye git büyük bir ilim adamı olarak gidersin ama Fatiha’yı bilmeyen adam başına bir sarık, uzun da bir sakal, bir de cübbe giydi mi millet onu en öne alır, bir şey zanneder.

Katılımcı: Bunların elbiseleri olabiliyor mu? Mesela fıkıh kitaplarında kafirlerin kıyafetlerini giymek onlara benzemek..

Hoca: Üniforma meselesi. Üniforma olayı farklı, onu okumadık. Şu anda o noktada değiliz. Biz önce ayetlere bakıyoruz.

Katılımcı: Diyanet İşleri Başkanı’nın kıyafeti biz geçen eleştiriyorduk. Doğru çıktı şimdi.

Katılımcı: “kad enzelna aleykum libasen”(ARAF 26) libasın indirilmiş olduğu,

Hoca: Şimdi dikkat ederseniz bizim mesela elbiselerimizin kaynağına bakalım; pamuk. Gökten inen su olmasa pamuk olmuyor değil mi? Yün. Gökten inen su olmazsa olmuyor. Hatta “enam’ın” inzal edildiğine ayet vardı. “Ve enzelna minel lekum en’ami semaniyete ezvac” öylemiydi? “Enzele” ile geçiyor “en’am”. “En’am” ile ilgili “enzelna” geçiyor. “En’am” ile ilgili “enzelna” geçiyor.

Katılımcı: Demirin indirilmesiyle geçiyor.

Hoca: Yok demirin indirildiği tespit edilmiş. Bak; “Ve enzele lekum” Zümer suresinde “halakakum min nefsin vahidetın summe ceale minha zevceha ve enzele lekum” o zaman indirmiş olduğu halde. O zaman indirmiş “minel en’ami semaniyete ezvac”(ZÜMER 6) enamdan sekiz eş indirmiş oluyor. Şeyde belirttiği gibi koyun,keçi,sığır,deve. Şimdi bu enam çok farklı bir hayvan türü. Kafirlet de Allah anam’a benzedi diye hayvanlara benzetmez.

Enes Hoca: Bayağı değerli yani.

Hoca: Hayır çok farklı bir hayvan türü. Mesela enam o kadar zeki değildir ama köpekler çok zekidir. Kuşlar zekidir. Ne bileyim yani işte karıncalar zekidir ama enam öyle değildir. Enam farklı bir şey. Yani enam’ın indirildiğine dair şey  var. Dolayısıyla demek ki öyle bir ortam yaratmış ki AllahTeala orada orada giyecekleri şeyler de var, yiyecekleri de var. Öyle bir ortam yaratmış. Bir de Adem(as)’a her şeyi öğrettiğine göre pamuktan elbise yapmasını da öğretmiştir mutlaka, yünden elbise yapmasınıda öğretmiştir.

Katılımcı: Bu “enzelna en’am” da hocam çok büyük iktisadi boyut da var . Mesela insanın giyimi de sonuçta iktisadi boyutu da var, meslekler işte. Demir de çok büyük bir iktisadi. Sonuçta hayvanlarda çok büyük bir iktisadi insan hayatında. Giyim de öyle hocam.

Hoca: Bak şimdi size libas indirdik ifadesi yani şimdi az önce konuştuk ya giydiğimiz şeylerin tamamı ya topraktan biten yada hayvanın sırtında oluşandır. Başka bir şey var mı? Üçüncüsü var mı?

Katılımcı: İpek?

Hoca: Topraktandır o. Hayvandan geliyor. Dut yaprağı getiriyorsunuz, şurada hayvan onu vücudunda iplik haline getiriyor

Katılımcı: Sentetikler de petrolden

Hoca: Sentetik de petrolden o da topraktan bitiyor. Tamam mı?

Katılımcı: Av hayvanları Bakara suresinde Musa’nı kavmi bir takım gökten bazı yiyeceklerle besleniyor

Hoca: O başka, o bir mucize. Maidenin istenmiş olması İsa(as)’dan o başka bir konu.

Şimdi, tekrar konumuza gelelim. Bir de insanların mutlaka AllahTeala’nın emrettiği bir takım mutlaka örtmesi gereken şey var. Bir de şu benim dikkatimi çekti giyim kuşamda AllahTeala örf kelimesine yer vermiyor. Maruf kelimesi giyim kuşamda hiç geçmiyor. Çünkü her yerin farklı marufu olabiliyor. Mesela adamlar bulamamış oluyor giyecek, bir müddet sonra o bir adet haline geliyor.

Katılımcı: Afrika’da olduğu gibi.

Hoca: Afrikada olduğu gibi evet.

Şimdi burada müminler için bir şey söylüyor AllahTeala, diyor ki;

“Kul lil mu’minine yaguddu min ebsarihim yahfezu furucehum: mümin erkeklere söyle gözlerini önlerine eğsinler ve ferclerini korusunlar”(NUR 30).

Şimdi, “ve kul lil mu’minati yagdudne min ebsarihinne ve yahfezne furucehunne: mümin kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, önlerine eğsinler ferclerini korusunlar”(NUR 31). Şimdi bu iki konuda kadın erkek ayrımı yok. “Yahfuzne furucehum”. Şimdi bu “ferc” ne demek? Diyor ki “el fercu eş şakku beyne şey eydihim”. İki şey arasındaki açıklıktır diyor. Mesela duvar yarılırsa ona ferc denir. Ferec derler mesela bir açılma oldu. Ondan sonra “vel fercu ma beyni ricneyn: iki ayak arası”. “Ve kunye anin sev’eti” diyor. Şimdi bunlar sev’e yi kuranda anlatılan anlamda almamışlar. Farklı bir manaya almışlar. Zaten o sev’e nin ferc manasında olması kinaye olarak geçiyor bazı yerlerde buradan da o tarafa doğru geçiyor. Şimdi, çok enteresan birşey biz bunu her zaman görüyoruz, bunu birazcık müfredat sahibi yapmış. Yani kelimelerin felsefelerini yapmamışlar. Yani o kelimeler kuranı kerimde nasıl geçiyor, hadislerde nasıl geçiyor, bunun takip ettiği silsile ne bunu yapmayınca bizim için çok ciddi sıkıntılar doğuyor yani hüküm verirken. Aslında onlar için sıkıntı doğmuyor. Çünkü gelenekte hüküm hadislere göre verilmiş. Kuranı kerime göre vermediklerinden dolayı iş kolay. Kurandaki ayetlere hangi manayı verirsen ver farketmez. Yeter ki makul bir anlam çıksın. Kuran sünnet arasında da hiç bir ilişki kurmamışlar. Öyle bir ihtiyaç duymamışlar. Böyle bir ihtiyaç duymayınca da, yani tıpkı şeye benziyor siz sürekli evde yemek yemişsiniz bu yemeğin nasıl yapıldığı sizi hiçbir zaman ilgilendirmemiş. Zengin bir adamın çocuğusunuz. Önünüze sürekli yemek gelmiş yemişsiniz. Sizi sadece o ilgilendiriyor. Ama dışarıda tarladan bir patatesi getirip de pişime meselesi hiç hayatınızda olmadığı için orada şaşırıp kalmışsınız. Ben sık sık anlatıyorum ya, bir makarna pişirme olayını. Rahmetli babam bir makarna pişirdi. Annem köye gitmiş. Nasıl olacak baba dedim? Yaparsın. Koyarsın tencereye su dökersin haşlarsın dedi. Öyle hatırlıyorum, yanlış da hatırlıyor olabilirim. Bir müddet sonra baktım tencere tamamen doldu. Hiç su kalmadı. Biraz daha su dökeyim dedim. Ondan sonra, biraz sonra yine su kalmadı. Biraz daha döktüm. Gene kalmadı. Sonra dedim herhalde pişmiştir dedim. Ama iyice büyüdü makarnanın parçacıkları. Bu kadar da büyük oluyormuydu falan. Sonra babam dedi ki; piştimi? Pişti dedim. Baktık ki su olmuş her tarafı, döktük. Yenmesi mümkün değil. Şimdi, bizim için yani bizim hadisçiler de öyle yani. Peygamber(sav) bir yemek pişirmiş ya hep onu gündeme getirmişler. Peki yeni bir yemek pişirme? Beni örnek alacaksınız diyor? Ne demek örnek alacaksınız? Sen de yemek pişireceksin demektir değil mi? Ben de yemek pişirmezsem, şimdi bir kız annesinin yanında yetişiyor. Annesi diyor ki bak kızım iyi öğren yarın sen de yemek pişireceksin. Hep benim yemeklerim olacak değil ya. Ama bizlere yemek pişirme derdi yok.

Peygamber ne yapmışsa, hayat donduruluyor orada. Bir müddet sonra o da yetmiyor kuran da sünneti de bir tarafa atarak bu defa hayali şeyler yapmaya başlıyorlar. Öyle olunca kuranı kerimdeki kelimeleri kimse ilgilendirmiyor.

Örtünmenin kuran ile irtibatı kurulmuyor. Hiç bir şeyin kuran ile irtibatı kurulmuyor. Biliyorsunuz yani, mesela şu anda üzerinde bulunduğumuz konu: Kurulmayınca bütün kelimeler böyle acayip bir haller alıyor. Mesela “ferc” kelimesi “eş şakka beyne şey eyni”. Tamam “furce”. “Furce” kelimesini biz bilmiyoruz. Bir açıklık manasına gelir.

Katılmcı: Aynı şeyde bir sürü isim var araplarda.

Hoca:”Farec” var “farec”. “Farec”  nedir? Açıklıktır!

Enes Hoca: Mutluluk anlamında.

Hoca: Rahatlamadır, açılmadır. O zaman öyle olunca, bak “ferclerini muhafaza etsinler” diyor. “ve yahfezne furucehunne”(NUR 30-31) diyor ayeti kerime değil mi? “Kul lil mu’minine yagdudu min ebsarihim ve yahfezu furucehum”(NUR 30). “Kul lil mu’minati yagdudne min ebsarihinne yahfezne furucuhunne”(NUR 31).  “Vel hafızine furucehum ve hafizat”. Ondan sonra ferclerini mutlaka korurlar kelimesi var. Mesela “vellezine hum li furucihim hafizun illa ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum: ferclerini korurlar sadece eşleri yada sahip oldukları köleler hariç ferclerini korurlar”(MUMİNUN 5-6). Şimdi eşleri meselesini bir kenara bırakalım. “Ev ma meleket eymanihum” dan hareket edelim tamam mı? Buradan bir şey çıkacak. “ve la yubdine zinetehunne illa li buuletihinne ev abaihinne ev ebnai buuletihinne”(NUR 31). O ayeti okuyalım, iyi söyledin. Ama oradan başka bir ayete geçeceğim. Bak mesela şimdi “eşlerine veya sahip oldukları köle ve cariyelere. Şimdi buradan bakalım. Nur suresi 31. Ayeti açın. 58’i açalım 31’e daha sonra gelelim sıra bozulmasın. Benim zihnimde oluşturduğum sistem bozulmasın.

“Ya eyyuhellezine amenu yes’zinkumullezine meleket eymanukum vellezine lem yeblugul hulume minkum selase merrat: ellerinizin altında bulunan köle ve cariyeler ve sizden buluğa ermemiş olanlar üç kere izin istesinler”(NUR 58).

Şimdi şurayı odamız kabul edelim. Şu kapısı, içeri girerken üç vakitte izin isteyecekler.

“Min kabli salatil fecr: sabah namazından önce”

“Ve hinetadaune siyabekum minez zahirat: öğlen vakti elbiselerinizi çıkardığınızda”

“Ve min ba’di salatil işa: ve yatsı namazından sonra”.

Niye ya Rabbi?

“Selasu avratin lekum: üç avret zamanıdır”.

Yani utanabileceğiniz üç vakittir. İzin almadan girerse ona karşı, köle veya çocuğa karşı utanabilecek durumda olabilirsiniz. Bluğa ermemiş. Şimdi bu üç vakitte izin alsınlar bunlar.

“Leyse aleykum ve la aleyhum cünahun ba’de hunne: bu üç vakit dışında izinsiz girebilirler”.

Kim? Köle, cariye ve çocuk. Buluğa ermemiş olacak. Neden böyle?

“Tavvafuna aleykum: çünkü sürekli sizin hizmetinizde”.

Giriyor çıkıyor. Çocuklar da öyle. Sürekli sizinle temas halinde olmaları lazım. İlleti de bu. “Tavvafune aleykum”. Köle ve cariye olmaları değil bu da önemli.

“Ba’dukum ala ba’dın kezalike yubeyyinullahu lekumul ayat: işte Allah ayetleri, öbür ayetleri de sizin için böyle açıklıyor” diyebiliriz. Şimdiye kadar okuduğunuz ayetler var ya. Örtünme ile ilgili ayetlerin manasını buradan öğrenin demiş oluyor Allah.

“Vallahu alimul hakim: Allah bilir doğru karar verir”(NUR 58).

Şimdi bakın devam edelim.

“Ve iza belegal eftalu min kumul hulume: çocuklar ihtilam olup buluğa erdikleri zaman”.

“Felyeste’zinu kemeste’zenellezine min kablihim”. Bu defa 24 saat. “Hangi saatte olursa olsun yanınıza girerken izin almadan girmesinler”(NUR 59). Odanıza girerken. Sizden öncekilerin izin aldığı gibi alsınlar.

Fatih Orum: Köle ve cariyelerde durum devam ediyor.

Hoca: Devam ediyor. Köle ve cariyeler sadece üç vakitte. O üç vakit elbiselerinizi çıkarmış olursunuz. Yani ne olur? O furuc denen, bak eş ile ilgili yok. “illa ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum” dedi.Eşi o üç vakitin dışına bıraktı. Tamam mı? Eş ile ilgili herhangi bir şey olmadığı anlaşıldımı burada?. Demek ki eşlerin birbirlerine karşı örtünmeleri gerekmiyor. Bu net anlaşılıyor mu? Çünkü eşin hiç bir vakit izin alması gerekmiyor yanına girerken. Ama “ev ma meleket eymanuhum” dedi orada, “illa ezvacihim ev ma meleket eymanuhum” dedi değil mi? O zaman eş değilse bu üç vakit de izin almadan giremez. Bu ne demek? Bu o “ferc” dediğimiz olayın bir kısmını görür demektir. Değil mi? Bunların slaytını da yapmak lazım ki çok iyi anlaşılsın. Bu çok önemli bir husus. Yani “ayetleri böyle açıklar”(NUR 58) diyor ya, bunu buradan anlayacağız başka yerden anlayamayız. Örnekten anlarız. Şimdi , “ferclerini eşleri yada elleri altındaki köle ve cariyeler dışındakilere açmasınlar” dedi mi? O zaman her vakit girer çıkarsa. O zaman ferclerinin bir kısmını görebilirler demektir. O zaman diz kapağı ile göbek arası diye Peygamber efendimiz, biraz sonra hadisleri de şey yapacağız yani. O zaman öyleyse o üç vakitteki giyim kuşamla diğer vakitlerdeki giyim kuşam farklı ki üç vakit izin alsınlar diğer zamanda izin almayabilirler. Öyleyse ferc dediğimiz küçük bir nokta değil. Ön ve arka değil. Zaten iki ayak arasındaki açıklık deyince; bu farklı bir şey. O zaman bunun bir sınırı olması lazım. Ön ve arkanın tabii sınırlarrı yukarıya doğru çıkarsan göbek, yani bir isim vereceksin. Aşağıya doğru inersen diz. Bu mantıki bir şeydir. Hadisi şeriflere de bakıyoruz Peygamber(sav), bunu mutlaka söylemiş. Mutlaka söylemiş. Yani o diz kapağıyla göbeğin arasının avret olduğunu hadislerinde çok açık ve net bir şekilde söylemiş. Biraz sonra o hadisleri görürüz. Ama önce bu, zihin karışmasın diye şu meseleyi bitirelim. Tamam mı? Bu ayet meselesini bitirelim.

Katılımcı: Hocam şunu söyleyebilirmiyiz? Buradaki “ev ma meleket eymanuhum” evli olmayan,

Hoca: Evli değil evet.

Katılımcı: O diğer yerdeki “vellezinehum  min furucuhum ala ezvacukum ma meleket eymanuhum” evli olanlarla beraber. Burada izin gerekiyor diğeri ise ferclerini koruyorlar eşlerine ve

Hoca: Veya

Katılımcı: Evet, bir tarafta evlilik vardır, diğer tarafta sadece mülkiyet vardır, bunun da bir hukuku vardır. O hukuku düzenlemiştir.

Hoca: Şimdi burada şu da ortaya çıkıyor. Sahip oldukları köle ve cariyeler dizden yukarı, mesela şort, onun yanında şortla olabilir demek bu. Küçük çocukların yanında şortla olabilir demektir. Ama öbürlerinin yanında şortla olamaz demektir.

Katılmcı: Hocam şey de var Müminun ile Mearic de “illa ala ezvacihim ey ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumin” ikisinde de aynı şey var.

Hoca: İkisinde de aynı şey var. “Vel hafuzune furucihum hafizat”da var.

Katılımcı: Ama oradaki “la ala ezvacihim ey ma meleket eymanuhum” ile “buradaki ve ma meleket eymanuhum” biraz hüküm yönünden farklı olmalı. Geçen de okuduk.

Hoca: Fark şu oluyor; “ve ma meleket eymanuhum” “ev ma meleket eymanuhum”. Geçen de okuduğumuz olayın bir başka açısı. Evlenme meselesi. Bu başka açısı.

Katılımcı: Başka yönü. “Ve” ile geldiği zaman.

Hoca:Şimdi burada şu oluyor; demek ki eşler arasında hiç bir zaman izin gerekmiyor. Eşlerden biri hangi halde olursa olsun. Ama köle ve cariyeler ve çocuklar üç vakit  “selasu avratin” o zaman tam çıplak olabilir bu insanlar demektir değil mi? O zaman demek bunun dışında tam çıplak değil. Avret mahalli kapalı ama mesela diz kapağından yukarısı açık mesela.

Enes Hoca: Ferclerini ev ma meleket eymanihimden saklamış oluyor değil mi?

Hoca: Bizim fevc dediğimizi saklamış oluyor ama lugavi fevcin bir kısmını göstermiş oluyor. Esasen zaten Peygamberimizin hafisinde de fevc diz kapağı ile göbek arasıdır. Yani şimdi şunu biz tespit etmiş oluyoruz. Peygamberimizin o sözü bu ayetlerin gereğidir. İşte hikmet bu, tamam mı Muhammed. Bak böyle yaptığın zaman yerine oturuyor mu? Ve şunu da ortaya koymuş oluyorsun: mesela rivayet ediliyor. Ayşe validemizden gelen bir rivayet var. Peygamberimiz(sav) oda da oturuyordu. Dizinin üst kısmı açıktı. Ebu Bekir girdi yerini bozmadı, Ömer girdi bozmadı ama Osman girdi örttü. Niye örttü? İşte, meleklerin kendinden haya ettiğinden ben etöeyeyim mi dedi. Şimdi bu hadisin değişik rivayetleri var. Bir de Sevide validemize şey yapılan rivayet var. Dizi açıktı, Osman’ın geleceği söylendi hemen dizini örttü. Sonra Osman girdi. Bunun zıddına rivayetler de var. O zaman bu tür rivayetleri, Peygamberimizden gelen çok sayıda sahih rivayette diz kapağı ile göbek arası. Diz kapağının açıldığına dair rivayet var. Bu normaldir. Çünkü “min ila” da değil mi? Bunu nereden başlatıyorsun? O diz kapağı buna girer mi girmez mi? Göbeğin kendisi girer mi girmez mi. Burada tartışmalar fazla önemli değil. Bu dil ile alakalı bir tartışmadır. Ama diz kapağı ile göbeğin arasının örtülmesi gerektiği şu ayetten net bir şekilde anlaşılmıyor mu? Herkese karşı örtülü. Sadece eşe veya elinin altında bulunan köleler cariyeler ve küçük çocuklara. Bir de buluğa ermemiş olan çocuklara. Demek ki insanın buluğa ermiş olan kendi çocuğunun yanında da diz kapağıyla göbeğinin arası kesin kapalı.

Katılmcı: Şimdi o ayette ferc örtüleceği geçiyor da. Diz kapağı ile işte göbek deliği olması hafisi şeriflerde olduğu için farklı farklı rivayetler o fercin kapsamı, sınırları tartışılabilir yani.

Hoca: Mesela?

Aynı katılımcı: Az önce bir başka hadisi şerifde baldırı gözüküyordu Peygamberimizin

Hoca: Öyle rivayetler var da o rivayetler zayıf. Mesela şey ile ilgili o senin dediğin

Aynı katılımcı: Çok açık böyle

Hoca: Bak şimdi şey var ya, Enes Bin Malik var. E.Bin Malik Peygamberimizin hizmetinde olan bir kişidir değil mi? Peygamberimizin yanına girip çıkıyor. Şimdi burada şu soru sorulabilir, köle ve cariyelerle diğer hizmetçilerin farkı ne? O senin dediğin rivayet Enes B. Malik tarafından gelen bir rivayet. Yani işte bacağı açıldı beyazını gördüm diye bir rivayet var. O nerede olmuş? Bu Hayber savaşı sıradında. Hayber savaşı içerisinde, sokaklara içeri giriyorlar, atı hızla sürerken Enes B. Malik’in ayağı Peygamber efendimizin ayağına dokunuyor ve o sırada bir açılma oluyor. O iradi bir açılma değil. O anda bir görüyor. Bu şunu bize ifade eder: Enes B. Malik gibi Peygamberimizin hizmetinde olan bir kişi bile sadece orada görebiliyor. Başka bir yerde görmüyor. O zaman bu ne demek? Demek ki diz kapağı ile göbek arasını kapatmak son derece önemli. Tamam mı? Mesela Malikiler açılabilir derken bu tür rivayetleri esas alıyorlar

Katılımcı: Avreti hafife

Hoca: Avreti galiza, avreri hafife diye bir ayrım yapıyorlar.

Katılımcı: Sadece namazda geçerli olduğunu söylüyorlar.

Hoca: Namazda geçerli demiyorlar Malikiler.

Hoca: Malikiler avretin namaz için farz olduğunu söylemezler.

Katılımcı: Muallaza için

Hoca: Muallaza için. Tabi Avreti muallaza namazda kapalı olmalıdır diyorlar. Şimdi, burada şu, biz her konuda görüyoruz. Maliki olsun, Şafi olsun, Hambeli olsun, Hanefi olsun bunların hiç birisi mezheplerinin görüşlerini oturturken ayetleri esas almıyorlar. Bir kere bu çok açık. Göremezsiniz ayetleri onların bu şeylerinde. Ayetleri esas almayınca hadisleri oturtacak yer bulamıyorlar. Bu defa biri onu alıyor biri bunu alıyor. Bak işte lugatta da görüyorsunuz. Ayetleri esas almayınca kelimelere anlam vermekte sıkıntı çekiyorlar. Gelenekte oluşmuş anlamı veriyorlar.

Katılımcı: Söylediğiniz sadece ferc için mi geçerli yoksa

Hoca: Bak ne dedi Allah; ferclerini korurlar. Bir de tam tersini düşünelim. Dedi ki” vellezine min furucuhum hafızun: ferclerini koruyan kişilerdir”. Bir ayette de AllahTeala demedi mi ki “La takrabu zina: zinaya yaklaşmayın”. Yaklaşmayın derken mutlaka arada bir “huma” yani bir koruma çemberi olması gerektiği anlaşılıyor. Bu örtünmede de olmalı. Şimdi “vellezine min furucihim hafızun” daki ferc’i gelenekte olduğu gibi ön ve arkadan olduğunu düşünün. Sev’eteyn diyor Malikiler. Diğerleri de söylüyor. Öyle olduğunu kabul edelim. Bir an için öyle kabul edelim. Peki bu ön ile arkanın hangi kısmı bu üç vakitte açık olacak, hangi kısmı bu üç vaktin dışında kapalı olacak?

Katılımcı: Tasavvur etmesi bile zor

Hoca: Tasavvuru imkansız yani. Bunu öyle bir ikiye ayıracaksın ki o “ma meleleket eymanuhum” un görebileceği kısım göremeyeceği kısım olacak, bu mümkün değil öyle bir şey olmaz. Mümkün değil yani öyle bir şey olması. Dolayısıyla yani işte o ikisi AllahTeala diyor ya: “Kezalike yu beyhinullahu ayat” işte bu konudaki ayetleri size böyle Allah açıklıyor. Örnek vererek açıklıyor. C. Hakk burada örnek vererek açıklıyor ve çok güzel tasavvur etmemize sebep oluyor. Ayetin devamı da var. “Ve iza belagal eftalu minkumul hulume felyeste’zinu kemeste’zellezine min kablihim”.

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz.İsa Gelicekmi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın