Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti

20 Ekim 2012 tarihinde yayınlandı. görüntülenme Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri

Elhamdülillahi Rabbilâlemin esselatü vesselamü alâ resulina Muhammedin ve alâ alihi ve sahbihi ecmain.

Bu gün ‘Kurban ibadeti ‘ ile ilgili olarak sohbet yapacağız . Geçtiğimiz bir önceki dersimizde Kurban ile alakalıydı.  Daha önceki dersimiziz de ‘Hac’ ile alakalıydı. Bu gün Bir önceki Kurban ile ilgili dersimiz de söylediklerimizi  yine söyleyeceğiz ama bu dersin Müzakeresinde  biraz daha rahat oluyor , Çünkü biraz daha İlmi bir ortam var.  Arkadaşlarımız hazırlıklarını yaptılar.

Ben şöyle bir Genel giriş yapacağım Allah  izniyle , ama bu genel giriş i  ‘Kurban ‘ la ‘Hac’ arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak yapmaya çalışacağım.  Çünkü Peygamberimizin (s.a.v) bir Hadisi Şerif ‘i var ;

‘Zilhicce Hilalini gördüğünüz zaman Biriniz Kurban kesmek isterse ,Saçını ve Tırnağını kesmesin’(Müslim)

Diğer bir Hadiste de ;

Elin de keseceği kurbanı varsa kişinin, Zilhicce Hilali olduğu zaman  kılından ve Tırnağından her hangi bir şey almasın., kurbanı kesinceye kadar.’(Müslim)

Bu konu da ikinci Hadis ‘in daha doğru olduğunu az sonra göreceğiz İnşAllah.

Arkadaşlarımız haklı olarak diyor ki ‘ Bu hadisi şerifin Kur’an-ı Kerimdeki kaynağı nedir?’

diye. Biz sürekli söylüyoruz Kur’an-ı Kerim ile Sünnet arasında tam bir bütünlük olmalıdır , olmak zorundadır. Elbette bu bütünlüğü bulmak kolay değil, Bazen insanın yıllarını alıyor ama netice de bulunuyor. Ben bugün işin bu tarafını anlatmaya çalışacağım. Tıraş olmayla Kurbanın ilişkisini buna bağlı olarak Hac ve Umreye niyet eden kişilerin tıraş olmayla ilgisi nedir, niye tıraş meselesi söz konusudur. Onları inşallah anlatmaya çalışacağım Allah nasip ederse bu konumuzda . Ondan sonra da arkadaşlarımız yaptıkları çalışmaya göre, Hanif, Şafi, Maliki ve Şia   bunların görüşlerini ortaya koyarak bugün ki Kurban meselesini tamamlamış olacağız. Şia ‘ da son derece önemlidir. Çünkü biliyorsanız gerek Türkiye de gerek Türkiye dışın da Ehli sünnet ve Şia iç içe yaşıyor. Dolayısıyla herkes birbirinin görüşünü öğrenmek istiyor, Herkes birbirinin ne ye dayanarak görüş ortaya koyduğunu bilmek istiyor, bu da gayet normal bir durumdur.

“Hac Suresi” nin başını okuyoruz Suresinin Başında diyorki ‘Hac suresi 78 Ayettir. Müfessirlerin çoğunluğuna göre 19. Ayetten itibaren 6 ayet Medine de diğerleri Mekke de nazil olmuştur. Bizim şu an da okuyacağımız ayetlerin Mekke de indiği görüşü tefsir alimlerinin çoğunluğu tarafından kabul edilmiş. Biliyorsunuz “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) suresi de Mekke de indiği görüşü ağır basar. “Rabbin için Namaz kıl, Rabbin için Hayvanı boğazla” Bu ayette Namaz ile birlikte olunca orada ki “venhar”  da ister istemez “İbadet” anlamı ortaya çıkarıyor. İnsanlar yemek için hayvanları keserler ama “Rabbin için” ifadesi çok önemlidir. Ama orada zamanı belli değil, Ne zaman ?. Kurban kestiğimiz zaman Rabbimiz için keseceğiz ama ne zaman olduğu belirtilmemiş onun zamanı yok. İşte onun zamanını “Hac Suresi” nden öğreniyoruz. “Hac Suresinin 34. Ayet” ni okuyalım. Burada Alah ‘ u Teala şöyle diyor ; ‘Her ümmet için bir Mensek oluşturduk’.  Bu “Mensek” kelimesi Arapçada “İsm-i zaman, İsm-i Mekan ve Mastar Mimi” olarak kullanılır.Yani bir “Yer Adı, Zaman Adı” veya bir eylemin adı olmak üzere kullanılıyor. “Kurban kesme zamanı, Kurban kesme yeri ve Kurban” bu üçü olabilir, bu kelimelere bu üç anlamda verilebilir. ‘Her ümmete bir Kurban kesme zamanı, Kurban kesme mekanı ve bir Kurban görevi Yükledik’ deniyor olabilir. Böyledir demiyorum ama böyle bir mana vermek mümkün bu ayete. Şimdi diğer Ayetlere bakarak hangisini ayıklayacağımızı göreceğiz.. Neden Kurban görevini yüklemiş ?. ‘Allah ‘ u Teala ‘ nın onlara rızık olarak verdiği En’am cinsinden behime üzerine Allah ‘ın adını ansınlar diye’ (Hac Suresi 34. Ayet).  “En’am Suresi  142-143-144. Ayetler” de   “En’am” adı verilen sekiz eşten bahsediliyor. Bunlar da Koyun, Keçi, Sığır, Deve bunların erkeği ve dişisidir. Yani Koyunun Erkeği-Dişisi, Keçinin Erkeği-Dişisi, Sığırın Erkeği-Dişisi, Devenin Erkeği Dişisi toplam sekiz. En’am Budur. Kur’an-ı Kerim En’am ‘ın ne olduğunu bize bildiriyor. Dolayısıyla Kurbanlık Hayvan “behimetül en’am” dır(Maide Suresi 1 . Ayet). Başka hayvanlar değildir. Horoz, Tavuk gibi hayvanlar kurban olmaz. Horoz ve tavuğun kurban olabileceğini eski ulamada söyleyenler olmuştur. Mesela ‘Zahiriler’ söylemiştirler. Zahiri Mezhebi diyor ki ‘ Horozdan kurban olur’. Gerçekten şaşırtıcı bir şeydir, “Zahiri” adını almalarının  sebebi  “Nasslar’ ın   Zahirini” esas almalarından dolayıdır. Peki madem Nasslar’ ın Zahidini esas alıyorsunuz da Bu ayetleri görmediniz mi ? . Bizde ki bu İlmi gelenek  çok şaşırtıcı bunu her dersimiz de  malisef söylemek zorunda kalıyoruz.. Kur’an ile Sünnet arasında ki irtibat koparılınca ortada anlaşılamaz, uygulanması zor bir din oluşuyor. Herkes kendi kafasına göre bir şey söylüyor.  (09. dakika 51 saniyeden , 09. dakika 55.saniye ‘ye kadar anlamadım, MİKROFONDAN UZAK KONUŞUYOR.üç nokta olarak belirtiğim yere burada ne diyorsa eklersiniz<ayrıca konuşmaya giren kişinin adını bilmediğimden bir müzakereci yazacağım. o kısmı lütfen yazınız)

Bir Müzakereci : …… fıkıh kitabı. Ne Muhtar da, ne Metin de, ne de İhtiyar da hiç Ayet yok. Sadece  kullanılan bahsin içerisin de rivayetler var.

Hoca : İlginç bir şeydir, bu Dört Mezhebin dördü de Kurban konusunu Kur’an ‘ a dayandırmazlar. Hanifiler “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet)  ‘ni çok sonra kitaplarına koymuşlardır. Yani Hanifi Mezhebinin ilk zamanların da yoktur. Bir de Hanbeliler de gözüküyor “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) ‘i ama detayı yok. Hiçbir mezhebin bu Kurban konusunu bizim şimdi burada anlattığımız gibi detaylarıyla anlatan bir kitabı yok, ben bu güne kadar görmedim. Ama Kur’an-ı Kerim elbette anlatıyor, Hadisi Şerifler Elbette anlatıyor. Ulemanın hiçbir kitabın da ister Tefsir olsun, İster Fıkıh olsun, İster Hadis Şerhi olsun hiç birisinde bu konu anlatılmıyor. Burada görüyorsunuz, Kurbanın cinsini de Allah belirtiyor “behimetül en’am” dır(Maide Suresi 1 . Ayet) diyor. En’am cinsi hayvan diyor. “Behime” “Hayvan” demektir. “En’am” ın da ne demek olduğunu aynı adı taşıyan “En’am Suresine” baktığımız da 142-143-144. Ayetlerinde açıkladığını belirttik.Yani Allah hangi hayvanlarında Kurban edilebileceklerini Kur’an-ı Kerim de açıklamış oluyor. Ama burada Metedoroloji (İzlenen yol) çok önemli. Kur’an ‘ın- Kur’an ‘la açıklanmasıdır. Biliyorsunuz Cenab-ı Hakk bir başkasının açıklamasını  “Kendini Allah yerine koymak” olarak nitelendiriyor “ Hud Suresinin 2. Ayeti” nde. Ama bizim gelenekte Ulema son derece rahat bir şekilde kendilerini Kur’an ‘ı açıklama konusunda ‘Yetkili’ görmüşlerdir. Hele son zamanlar da az önce dediğimi de bırakın yok efendim  ‘Kur’an ‘ın reşahatından da, Bilmem neyinden damlalar’ falan filan  varmış, ‘Mertebe-i Arşi’sinden alınmış’mış, artık uçanlar, kaçanlar bini bir para. Yani böyle ‘ondan süzülüyormuş’, bilmem ne oluyormuş böyle saçmalıkların artık bin tanesi bir para edecek hale geldi. Allah ‘ u Teala bir tek ayeti açıklamaya müsaade etmiyor bakıyorsunuz ki adam bir tek kelimeyi almış  o kelimeden sistemler oluşturuyor.

Şuraya da dikkatinizi çekmek isterim çok önemlidir. Ayette  ‘Allah ‘ın adını ansınlar’ diyor. Yani hayvan keserken Besmelenin Farz olduğu tek hayvan Kurbandır. Kurban hayvanının dışında bir hayvan kesilirken Besmele çekme şartı ne Kur’an da vardır ne de Sünnette vardır. Ama biliyorsunuz Besmelesiz kesilen hayvanların Haram olduğuna dair bir çok kitaplar ve fetvalar var. Kendi kafalarına göre Haram koyuyorlar. Bir de kesecek kişi ile ilgili yani o kişinin Müslüman olması veya olmaması ile ilgili ne bir Ayet vardır, ne de Hadis vardır. Aksi yönünde var ama ‘Müslüman olmalıdır, Ehli kitaptan olmalıdır’ diye hiçbir şey yok. Sadece Maide Suresinin 5. Ayeti ‘ni yanlış anlayarak ‘Ehli kitabın kestiği haramdır’ diyorlar. Ve buradan da sistemler oluşturuluyor. Şimdi ayete bakın “li yezkürüsmellahi ala ma razekahüm mim behımetil en’am” (Hac Suresi 34. Ayet).   Yani Allah ‘ın Kurban görevini koymasının ana sebebi olarak ‘Allah ‘ın Adınıbehımetil en’am” üzerine ansınlar’ diye diyor. ‘Şu hayvanların üzerine Allah’ ın adını ansınlar ‘ diyor işte asıl sebep budur. Niye bütün ümmetler ‘ e kurban görevi kondu ,  Çünkü ‘fe ilahüküm ilahüv vahıdün’, ‘İlahınız bir tek ilah” ikinci bir İlahınız yok ki oda başka bir emir  koysun. Dolayısıyla bundan daha tabii ne olur. Allah, Adem(a.s) ‘a hangi görevi yüklemişse, Muhammed (s.a.v) ‘ de aynı görevi yüklemiştir. O zaman bütün İlahi Dinler de Kurban görevi vardır. Ceab-ı Hakk ‘ ın gönderdiği bütün Nebiler Kurbanı emretmişlerdir. “fe lehu eslimu ve beşşiril muhbitın” ‘Siz ona teslim olun ve içten Allah ‘a boyun eğenleri(samimi olanları) da inananları sen müjdele” Demek ki onlara da Cenab-ı Hakkın bir takım ikramı var. Bir sonraki Ayette de diyor ki bizlere Allah ‘u Teala ; “Vel büdne cealnaha leküm min şeairillahi” (Hac Suresi 36.Ayet) “Büdnü” de Sizin için Allah ‘ a kulluğun simgelerinden yaptık”  “Büdn” kelimesini şimdi burada “Büyük Baş Hayvan” demektir. Burada ‘Büyük baş hayvan’ diyor bazı yerde de ‘Develer’ diyor. Öyleyse bizim Küçük baş Hayvan kesemememiz gerekiyor. Ya sadece “Deve” farz olacak ya da sadece “Büyük Baş Hayvan” farz olacak. İşte Kur’an ve Sünnet ilişkilerinin koparılmasından doğan sıkıntıların bir sebebi  de budur.”Büdn” kelimesi Türkçe de de var “Beden”  . “Beden” kelimesi Arapçadan geçmiştir bize. “Bedune”, “Dahume”(bu kelimeyi yanlış yazmış olabilirim 16.dakka 38. Saniye kontrol ediniz) manasındadır yani “İrileşti”  anlamıma gelir. Mesela bir çocuk büyür artık Buluğa erdiği zaman  ‘Adam oldu’ deriz. “Buluğ” zaten “Bir yere ulaşmak” anlamına gelir. Yani “Baliğ” (bu kelimeyi yanlış yazmış olabilirim 16.dakka 56. Saniye kontrol ediniz bir kaç saniye sonra biri bu kelimeyi yazdığım şekilde bağırdı. O yüzden kontrol ediniz )  “Bir noktaya ulaştı” anlamına gelir. Artık “Çocukluktan çıktı” deriz. Aynı şey Hayvanlar için kullanıldığı zamanda geçerlidir., Arapça da  “Bedune” kelimesi “Yaşlanma” manasında da kullanılıyor. Onun karşılığı “Esenne, Musin”(17.dakka 21.saniye de bu kelimeleri yanlış yazmış olabilirim kontrol ediniz.hatta bu kelime, bu notun hemen ardında tekrarlanmaktadır KIRMIZI RENKLE İŞARETLEDİM.eğer yanlışsa oraları da düzeltiniz) kelimesi de kullanılıyor. “Musin” kelimesi İnsanlar için kullanıldığın da Arapça da “Yaşlı, Yaşlılaşma” manasına geliyor. Ama aynı kelime Hayvanlar için kullanıldığı zaman  “Gelişmesini tamamladı” demektir. Bu gün açın Lisan-ı Arab ‘ı sözlüğünü oradan göreceksiniz. O duruma ulaşmamış olanlara da “Cezağa” ”(17.dakka 45.saniye de bu kelimeyi yanlış yazmış olabilirim kontrol ediniz.hatta bu kelime, bu notun hemen ardında tekrarlanmaktadır KIRMIZI RENKLE İŞARETLEDİM. eğer yanlışsa oraları da düzeltiniz)  deniliyor. Hayvanlar için kullanıldığı zaman, “Cezağa” ister Koyun, Keçi olsun ister Sığır, Deve olsun Bedeni yaşını tamamlamadıysa “Cezağa” deniyor. Peygamberimiz (s.a.v) “Vel Büdn” kelimesinin Araplar tarafından anlaşılan yönünü söylemiştir. Diyor ki Peygamberimiz;  ‘ Sadece Musin olanını kesin” (Müslim) diyor. Bu  “Musin” “Vel Büdn” ‘in arapça karşılığıdır. Görüyormusunuz Kitap, Sünnet bütünlüğünü aldığınız zaman mesele nasıl çözülüyor. Arapça dilin de bunun karşılı budur. Peki “Musin” ne demek Araplar da ; “Musin de ‘Süt dişlerini dökmüş’ demektir. Bizim çocuklarımızın da 7 yaşından sonra ‘Süt dişleri döküldü’ deriz ama onlar da Süt dişinin dökülmesi “Musin” kelimesiyle ifade edildiğinden hangi yaşta süt dişi dökülür? sorusunun muhatabı o işin uzmanlarına kalıyor. Hanifiler diyor ki ; ‘Koyun,  Keçi 1 yaşını tamamladığı zaman Süt dişi dökülür. O zaman kesilir’,  Peki Sığır? ‘2 yaşını tamamladığı zaman kesilir’, Peki deve ‘ 5 yaşını tamamladığı zaman kesilir’ diyor. Bunlar tecrübedir. Belki bir başka bölge de daha erken dökülüyor olabilir. Yani öyle bir kelime söylüyor ki Peygamberimiz, o bir kelime ile bütün sistemi ifade ediyor. Ama aslında o tek kelimeyi peygamberimiz söylememiş, Allah söylemiştir. Allah ‘ u Teala “Vel budne” demiş. Peygamberimizin yaptığı sadece “Vel Budn” kelimesinin Arapçada ki karşılığını insanın daha iyi anlayacağı şekilde belirtmesidir. O zaman demek ki Kurbanın illa 1 yaşını tamamlaması ya da küçük baş hayvanın 1 yaşını tamamlaması, Büyük baş hayvanlardan Sığır ‘ın 2 yaşını tamamlaması, Deve ‘nin 5 yaşını tamamlaması peygamberimizin ağzından çıkan bir ifade değildir. Peygamberimiz ‘Süt dişinin dökülmesi’ anlamına gelen bir kelime kullanmıştır. Daha sonrası bu işin uzmanlarına kalmış, Bir nüfus cüzdanı yok ki bakıpta ne zaman doğduğunu bilsin, açar ağzını bakar süt dişi dökülmüş mü dökülmemiş mi sonuca bağlar. Hayvanın Nüfus cüzdanını ağzında taşıyor da diyebiliriz. Çok kolay bir yöntemdir. Bakın görüyor musunuz,  süt dişinden hayvanın yaşı da Kur’an dan belirtilmiş oluyor. Gövdeli dendiği zaman bir de gösterişi de olması lazım. Çok zayıf olan, Şurası kesilmiş burası yaralanmış bütün bu hadislerinde bir kaynağı olmuş oluyor. (21. Dakkanın 17. Saniyesinden 21. Dakkanın 44. Saniyesine kadar biri mikrofonsuz konuşuyor hiç mi hiç anlaşılmadı bu bölümü atladım.ama orada Hocamızın sesinden duyulan kelimeleri aşağıda bir satırda yazdım..kontrol ediniz)  “Büdn” kelimesinden sağlam olması ve diğer özellikleri peygamber efendimiz ne kadar güzel anlatmıştır. Fakat bu ilişki bu şekilde anlamazsanız, sözlüklerden anlamlarını karşılaştırmazsanız, Siz nasıl dersiniz ve yazarsınız ki ‘Büyük baş hayvanlar kurban olur’ . “Bedene” kelimesi “ Büyük baş hayvanlar” anlamında kullanılıyor ama orada mecaz olarak kullanılıyor. Gerçek anlamda  kullanılmıyor. Neden ? Çünkü oda Gövde ‘li .  “Gövdeli” dediğiniz zaman sizin aklınıza “Büyük baş” geliyor , Hatta Arapların aklına Sığır da gelmiyor  “Deve” geliyor. Dolayısıyla “Bedene” dediğin zaman Deveyi anlıyorlar. Sakıncası yok ama diğerlerini de anlıyorlar. Tekrar ediyorum “behımetil en’am” diye Allah ‘u Teala sürekli söyleyip durduğuna göre o zaman siz “Büdn” ile “behımetil en’am” arasında ilişkiyi kurmak zorundasınız. Çünkü hemen bir önceki ayette Allah bunu söylemektedir. Öyleyse “Beden” kelimesinin “behımetil en’am” la tam örtüşeceği Arapçada bir anlam. Hem Peygamberimiz de “Musin” kelimesini boşuna mı kullanmış yani.  Ama şöyle bir anlayış var biliyorsunuz, Kur’an-ı Kerim nasıl bir Vahiyse Sünnette o şekilde bir Vahiy ‘ dir. Yani Peygamberimize iki tane Vahiy gelmiştir, birisi Kur’an-ı Kerim diğeri Sünnettir. (23. Dakka 18.saniyeden 23. Dakka 22. Saniyeye kadar anlaşılamadı.lütfen kontrol edip tamamlayınız)   …farkı birisi Namaz da okunur birisi okunmaz, tek fark o dur onun dışında hiçbir fark yoktur.  Peki güzelde bu peygamber bana nasıl örnek olacak ? . Siz bana öyle bir peygamber gösteriyorsunuz ki herşeyi Vahiy, ben de vahiy yok ! nasıl örnek alacağım ? Ondan sonra da diyorsunuz ki ‘Peygamber Masumdur’ da diyorsunuz ama ben masum değilim! Ben korunmuş değilim, Nasıl örnek alacağım? Peki Siz bunları söylerken elinizde bir deliliniz var mı ? Delil de yok. Beni öyle bir hale getiriyorsunuz ki ; Düşmanın ortasında, Her tarafından Hücum eden İnsanlar, Kurşunlar vızır vızır sağımdan ve solumdan geçiyor, Peygamber de Kale de korunmuş ve birisi de bu anda diyor ki ‘Peygamberi örnek al’  . Ben istemez miyim orada olmayı , tamam da nasıl ? değil mi ?. O peygamber de o kurşunların arasında olacak  kendini koruyacak ki bende onu örnek alayım. Bir  peygamber ki her şeyi vahiy, ben vahiy alamıyorum, zaten vahiy alsam örnek almama gerek yok direk Allah ne derse ben de onu yaparım olur biter. O zaman benim bir kişiliğim yok, İmtihan diye bir şey kalmıyor. Öyle bir peygamber ki “Korunmuş”, İmtihanı yok gelmiş geçmiş günahları affedilmiş ne güzel. Öyle bir peygamber ki söylediği her şey vahiy, Haşa! Bir Tanrı Maketi. Tabi böyle olunca Hurafelere sıçramak çok kolay oluyor. Çünkü birileri de çıkıp kendilerinin de masum olduğunu söyleyecek, Bunu söyleyememenin tek engeli ise Peygamberin Masum olmaması, Öyleyse “İsmet Sıfatı” nı önce  peygambere yükleyeceksin ki   insanlar da inandıracaksın ki ‘Bu Adam da masum’ desinler. Birileri de çıkıp kendisine de bir şeyler yazdırıldığını iddaa edecek O zaman da yine önce peygambere bir şeyler yapılması lazım ki bu iddayı insanlar kabul edebilsinler.

Hac Suresinin 36. Ayetini okumaya devam edelim. Allah ‘u Teala diyor ki; ‘fezkürüsmellahi aleyha savaf’ Şimdi benim önümde şu an bir masa var buradan yola çıkarak örnek vereyim. Bu masanın üzerini bir meydan olarak düşünelim. Masanı üzerinde üç, dört adet pet su var bunları sıra-sıra yan-yana koydum. Bu pet su şişelerini kurbanlık Hayvanlar gibi düşünün. Ayette diyor ki ; ‘Sıra-sıra dururlarken üzerlerine Allah ‘ın adını anın’.  Herkes Kurbanını aldı ve evine götürüyor. Gördüğünüz gibi herkes kurbanını evine götürdüğü için bir sıralama kalmadı. Sıra-sıra olması için ne gerekir? Hepsinin bir arada olması gerekir yani bir “Kurban Kesme Yeri” nin olması gerekir. Mesela her kurban bayramında şikayet edilen huşular var mesela ‘Herkes Kendi Kapısında Yapıyor’ bilmem neyde bir sürü şikayetler var. İşte Kardeşim Allah bunları söylemiş. Peki Peygamberimiz ne yapmış ? . Abdullah İbni Ömer Diyor ki ;  ‘Peygamberimizin bir Kurban kesme yeri vardı’ diyor. ‘ Kurbanını orada keserdi’ diyor. Bak görüyor musunuz ‘Kurban Kesme Yeri’ hem Kur’an-ı Kerim de var, hem de peygamberinde mecburen uygulaması gerektiği için, kendi kafasına göre kurban kesemeyeceği için uygulamasında var.  Mesela Mekke de de Kurban kesme yeri Mina ‘ dır. Niye orada kesiliyor ?. Hem de dikkat edin Şehrin dışında bir yerdir.

Bir de burada şu var , bu konuyu geçenler de de söylemiştik, ‘Sıra-sıra dururlarken’ diyor. Hayvanın Ayakta kesilmesi söz konusudur. Hayvan ayakta duruyor keskin sivri bir bıçağı hayvanın boğazının yumuşak yerine  ( 28.dakkanın 00. Saniyesinde Abdulaziz hocamız eliyle işaret yaptığı için “Boğazının yumuşak yeri” diye tarif yazdım kontrol ediniz)  saplıyorsunuz. Oraya sapladığınız an hafif de bıçağı kıvırdığınız an da orada Ana Damarlar kesilmiş oluyor. Birkaç saniye de olup bitiyor. Hayvan da o an ayakta.  Siz keskin bir bıçak ile elinizi kestiğiniz de hissediyor musunuz? Ne zaman anlıyorsunuz kesildiğini? Etrafınız da kan görüyorsunuz ‘ Bu kan da neyin nesi ‘ diyorsunuz, bakıyorsunuz ki sizdenmiş. Çok sonradan sinir uçlarınız acımaya başlıyor. Bu hayvanın da o damarlarına bıçak saplandığı an , Beynine giden kan kesiliyor. Kesildiği andan itibaren, Hayvan baygın olarak yere düşüyor. Dolayısıyla bu hayvanın bir strese girmesi söz konusu değil. Diğer türlü hayvanı yatırırken bir çok uğraşı veriliyor, Hem kesen kişi bir sürü sıkıntı yaşıyor, Hem hayvanı tutan açısından da bir çok problem oluşuyor.

Geçenler de çok güzel bir Mezbaha yapmışlar. Tv ‘ de göstermişti. Diyordu ki ; ”Bir saatte 80 tane Kurban kesimi yapılabilecek’. Peygamber (s.a.v) 63 tanesini kendisi kesti değil mi ? Eğer şu andaki gibi yatırarak kesse birkaç günde kesemez ve hiçbir teşkilatta yoktu o zamanlar. Biz de bir video var Adamın biri 24 tane Deve ‘yi 30 saniye de kesiyor. Bu Develerin kesildiğini fark etmesi mümkün değil. Deve olduğu gibi yere çöküyor. Dünya da bundan daha iyi daha güzel bir kesim de düşünülemez. Hayvan ayakta sıra-sıra duruyor, Adeta boynunu okşar gibi alttan bıçak dolaşıyor bu kadar. Hiçbir stres yok , Hiçbir çığlık yok olduğu gibi oturuyor. Bakın Ayet diyor ki Hac Suresinin 36. Ayetinin devamın da ; ‘  fe iza vecebet cünubüha” “Yanları yere yapıştığı zaman” Yanları yere yapıştığı zaman tabi ki çırpınacak hayvan, Tabi ki kan boşalacak bu da gayet normaldir ama ne elini ayağını bağlıyorsun hayvanın     (bu cümlenin devamı anlaşılamadı 30. Dakka 40.saniyeden 30. Dakka 43. Saniyeye kadar anlaşılamadı.lütfen kontrol edip tamamlayınız) Ondan sonra yan yere yapışıyor artık hareketsiz hale geliyor.” “ Siz ondan yiğin, Yedirin, Kanaatkar olana, İhtiyacını ortaya koyan kişiye de verin.”(Hac Suresi  36. Ayet). Bakın gördünüz mü Kurban eti üçe bölündü . Hiçbir şeyi eksik bırakmış mı Cenab-ı Hakk bakın görüyorsunuz. Tek cümle içine neleri koymuş. İşte Allah ‘ın Kelam ‘ ı bu. Her şeyi koymuş. Peygamberimizde bunu uygulamış, Yaptığı başka bir şey de yok ki .  “İşte böyle , Onları Sizin hizmetinize verdik belki Teşekkür Edersiniz”( Hac Suresi 36.Ayet). Şimdi tekrar Hac Suresinin 34. Ayetine dönelim. Orada Allah ‘u Teala diyor ki ; “ Her ümmete Allah ‘ın kendilerine rızık olarak verdiği En’am Cinsi Behime (Koyun, Keçi, Sığır ve Deve) üzerine Allah ‘ın adını ansınlar diye bir Mensek belirledik.” “Mensek” demiştik üç anlam da olur ;  “Kurban kesme zamanı, Kurban Kesme Yeri ve Kurban. Burada Kurban olduğu belli. Acaba Kesme yeri de var mı ? Mesela bu gün Yahudiler diyor ki; ‘ Biz Kurban Kesmiyoruz, Çünkü Kurban Kesme yerimiz yıkıldı, Beyti Makdis yok, Beyti Maktis ‘i yeniden inşa edersek orada keseceğiz’ diyorlar. Hristiyanlar diyor ki ; ‘ İsa bizim için kurban oldu artık Kurban görevi bizden düştü’ diyorlar. Bu bütün ümmetlerin Kurban görevi var. Buradan Hac Suresinin 27. Ayeti ‘ ne geliyoruz. İbrahim (a.s) Nuh tufanın da yıkılan Kabe-i Şerifin temellerini buluyor ve o temelleri yükseltiyor.Bakara 127. Ayet ‘te; “   “ Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah’ın temellerini yükseltiyor”  buyuruluyor. Yükselttikten sonra da  Bakara 128. Ayette “ Yarabbi Bize İbadet edeceğimiz yerleri göster” diyor. Çünkü öteden beri Hac yapılıyordu ama kaybolmuş. Allah ‘ u Teala İbadet yerlerini gösterdikten sonra İbrahim (a.s) ilk Haccını yapıyor. Ve Cenab-ı Hakk ona Emrediyor “İnsanlar için de  Haccı ilan et ” ( Hac Suresi 27. Ayet). Burada bakınız “Haccın farz olduğunu bildir” demiyor. ‘Artık hac yapabilirsiniz’ diyor. Ezan okuyorsunuz, Ezan okuyan kişi size ; ‘ Gelin Namaz Farz kılındı, Namaz kılın  ‘ diyor mu ? Sadece Namazın Vaktini ilan ediyor. Mesela Avrupa da her hangi bir yer de  olun bir yerden Ezan duyarsanız orada namaz kılınma yerinin olduğunu aklınıza getirirsiniz. O zaman ‘Hac için Çağır’ dendiği zaman artık Hac yapıla bilinecek demektir.  Ayetin devamın da “Yürüyerek sana gelirler ve bitkin binekler üzerinde gelirler ve her derin vadilerden gelsinler”(Hac Suresi 27. Ayet)    Şimdi Kendi kendime diyorum ki, Coğrafyacılar incelese sanki tüm vadiler Mekke ‘ ye açılıyor muş gibi düşünüyorum bu ayeti okurken. Acaba öyle bir şey var mı ? Çünkü ‘oradan Akarak gelsinler’ diyor. “Orada kendi menfaatlerine şahit olsunlar” Hac Suresi 28. Ayet. Çünkü Haram Aylar olduğu için, Kimsenin diğerine dokunmadığı aylar olduğu için , dokunulmaz saydığı aylar olduğu için, Herkes ürettiği malları oraya getirir. Satar ve tekrar gider. O yüzden önce bir “Menfaat” ortaya çıkıyor. “ Malum günlerde Allah ‘ın kendilerine rızık olarak verdiği  behımetil en’am üzerine Allah ‘ın adını ansınlar”(Hac Suresi 28. Ayet)      Bakın ‘Malum günler de verdiği  behımetil en’am üzere Allah ‘ın adını ansınlar’, Her ümmete Kurban görevi verildiğini göre her ümmetin gelip te Kabe de Kurban kesmesi mümkün mü ?  Elbette mümkün değil. Fiilen imkansız. Öyleyse “Kurbanı kesme mekanı” diye bir yer yok. Yani “Mensek” kelimesi “Kurbanı kesme Mekanı” anlamına gelmiyor. Peki “Kurban Kesme Zamanı” anlamına geliyor  mu ?  Senenin hangi gününde keserse kessin olur mu ? Az önceki  Ayette diyor ki ;  “Gelsinler,Malum günlerde” diyor. “Malum günler de Allah ‘ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanların  üzerine Allah ‘ın adını ansınlar”(Hac Suresi 28. Ayet), O zaman demek ki Kurban kesme günleri var ve bunu her ümmet biliyor. Orada keseceklerine göre, her ümmet aynı günler de Kurban kesiyor demektir. Şimdi Kurban ile Hac arasında ki uyumu burada gördük mü, Hacca geliyorlar ve orada Kurban kesiyorlar. “Gelsin burada kessinler”   diyor.

Şimdi bu konudan farklı bir konuya geçelim. Bu yeni bir bilgi olacak   Tenkide açık bir konudur. Peygamberimiz (s.av) ‘in Zilkade ayında bir rüya gördüğü rivayet ediliyor. Ki o rüya Fetih Suresin’ de var. Allah ‘u teala o rüyayı tasdik ettiğini bildiriyor. “Allah Resulunun rüyasını Hak rüya olarak tasdik etmiştir”(Fetih Suresi 27.Ayet) buyuruyor. Çünkü o rüya üzerine peygamberimiz Hudeybiye ‘ ye  gitti ama  giremeden geri geldiler. Peygamberimiz hem “rüya gördüm” dedi ve Hudeybiye ‘ ye giremeyince insanlar şüphelendiler.  Ve Hudeybiye ‘yeden geri dönerken “Fetih Suresi” inmiştir. ”Allah tasdik etmiştir. Mescid-i Haram’a kesinlikle güven içerisinde gireceksiniz ”(Fetih Suresi 27. Ayet) diye  ayet indi. Burada asıl can alıcı kısım şu dur ; “muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne” (Fetih Suresi 27.Ayet), “Saçlarınızı dipten kesmiş ve kısaltmış olarak” . Biliyorsunuz  İhramdan çıkma sırasında bazıları “Halk” eder yani saçlarını dipten keserler, Bazıları da kısaltırlar. Mesela Hanımlar bir parmak boğumu kadar saçlarının ucundan aldığı zaman İhramdan çıkmış oluyorlar. Burada asıl size söyleyeceğim kısım şu ; “Saçlarınızı dipten kesmiş ve kısaltmış olarak” Mescid-i Haram’a gireceksiniz” Umre ibadetinde Mescid-i Haram ‘ a girerken “Halk veya Taksir” var mı ?  Yani Umre yapan kişi Umre Tavafını yapmak için girerken “Halk veya Taksir” var mı ?

(bu müzakrecinin sadece sesi geliyor adını bilmiyorum40.dakka  24.saniye)Bir Müzakereci : Girerken yok .

Hoca: Evet, Görevler bittikten sonra var. Görev bitmiş oluyor. Peki, Farz Tavafı yaparken , Hacıların Saç tıraşı olmaları söz konusu değil mi ?

(bu müzakrecinin sadece sesi geliyor adını bilmiyorum40.dakka  24.saniye)Bir Müzakereci : Evet Tıraş olmaları söz konusudur(bu müzakereci az önceki müzakerecidir ama bu sefer hiiiç ses gelmediğinden TAHMİN HAKKIMI  kullanarak az önceki cümleyi KAFADAN ATTIM. Heralde böyle bi şey diyor 40.dakka 44.saniye lütfen değerlendiriniz kontrol ediniz)

Hoca: Evet , Bu sadece Hac ‘da söz konusudur. Burada Allah, Peygamberimizin bu şekilde rüya gördüğünü Tasdik etti değil mi,  O zaman Peygamberimiz bu rüya üzerine Zilkade de çıkıyor  (müddet mi diyor millet mi diyor anlayamadım 41.dakka 06.saniye kontrol edip yazınız üç nokta koyuyorum oraya yazarsınız) … topluyor,  Yaklaşık 1500 kişi ile Mekke ‘ ye gidiyor. Bu rakam kitapların yazdığı bir rakamdır.1400-1500 gibi bir kişi sayısı aktarılmıştır. Oraya giderken “muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne”(Fetih suresi 27.Ayet), Hangi niyetle gidiyor? Umre niyeti ile gitse böyle bir rüya olur mu ?  Umre niyeti ile gitse mümkün değil böyle bir rüyayı görmesi. Bizim kaynaklar da hep “Hudeybiye Umresi” derler. Ben burada bu yanlışlığı ortaya koymaya çalışıyorum. “Hudeybiye Umresi” değil, Peygamberimiz Hacca gitmiştir, Umreye değil. Hacca gitmeseydi Ayet böyle olmazdı. Mümkün değil. Bu ayet delilimiz, Peki Hadiste delilimz var mı ? . Bakın “Sahih-i Buhari” de şöyle bir hadis var . Hadise geçmeden önce toparlarsak, Peygamberimizin Zilkade de rüya gördüğü ve yola çıktığı ifade ediliyor. Zilkadenin 1 ‘inde rüya görse hemen 2’ sinde yola çıkamaz, Çünkü çevre Kabilelere rüyasının haberini gönderiyor.Duyar duymaz insanlar hemen gelemez ki önce bir hazırlık dönemi lazım.

(42.dakka32.saniyede bu kişinin adını bilmiyorum yazarsınız)Bir Müzakereci : O Ayette zaten haber gönderdiğini ve onlarında(Kabilelerinde) ‘İşimiz gücümüz çok biz gelemeyiz’ gibi bir ifadeleri var

Hoca : Doğru, Fetih Suresinin 11. Ayetnde belirtiliyor; “Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” Yani ‘Ya Muhammed, iş güç, çoluk çocuk, gelemedik kusura bakma, bizim için af dile, dua et’ gibi cevaplar vermişlerdir. Bak burada şunu da söylüyor, bu öyle bir olay ki, Hicretin 6. Senesinde Peygamberimiz  Mekke’ ye gidiyor, 5.Senesin de Mekke ve Gatafan’ lı halkı ve Yahudiler tamda Hendek savaşının olduğu bir zaman diliminde, Hendek Savaşı daha yeni bitmiş, Mekkelilerle Yahudiler Müslümanları yok etmek için tam bir ittifak halindeler,  Böyle bir ortam da Peygamber Medine’ yi bırakıp nereye gidiyor ? “Mekke’ ye gidersen, Yahudiler Medine’ yi basarlar. Daha sora arkanızdan gelip sizi de Mekke de gafil avlayıp sizi de yenerler ve biter Müslümanlık”. İşte Arap kabileleri bunu düşünmüşlerdir. Hatta şöyle Ayette ; “Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız”( Fetih Suresi 12. Ayet). “Aslında siz iş güç çoluk çocuk falan değil, Şu kaantten dolayı gitmediniz ; Düşündünüz ki ‘Muhammed ve etrafındakiler Medine’ den Mekke’ye giderler ve orda öldürürler bir daha da dönemezler’ diye düşündünüz”. “Bu sizin hoşunuza da gitti”( Fetih Suresi 12.Ayet).  Yani “Kurtuldunuz”. Ve bir de görüyorlar ki Peygamberimiz Medine ‘ye geri dönmüş. “Kötü bir düşünceye kapıldınız, Siz böyle helaki hak eden  bir topluluk oldunuz.”(Fetih Suresi 12.Ayet).  Bu olaylar iki dakikalık bir iş değil, Milletin toplanmasını Peygamberimiz 1. Hafta görse , Bir hafta da insanların toplanması söz konusu olsa ve Zilkade’ nin 15’ inde Medine’ den çıksalar, Medine’ ile Mekke arası 1500 Kişi ile 15 günden önce gidilmez, Normal de 8 gün ama o kalabalık sebebi ile, Birde sağdan soldan katılanlarda olacak bu nedenlerden dolayı 15 günden önce Medine’ den Mekke’ ye gidilmez.. Tamam hadi 8 gün diyelim öyle olduğunu var sayalım, Mekke’ye vardıkların da  Zilkade ayının son haftasına girilmiş oluyor. Ayrıca oraya ulaştıklarında bir takım beklentiler oldu, Hz Osman’ı alıkoydular bir takım müzakereler yapıldı, Savaş ortamı meydana geldi buna benzer bir sürü olay oldu. Bazıları diyor ki; ‘Peygamberimiz orada 20 gün kaldı’. Bu 20 gün son derece makul bir rivayet olarak gözüküyor. Peki 20 gün daha kalırsanız Zilhicce ayının 10 oluyor. Verilen tarihlere baktığımız zaman Peygamberimiz Umreye gitmiş olamaz., Rüya’ ya baktığımız zaman olamaz.

Şimdi az önce yukarı da bahsettiğimiz  “ Sahih-i Buhari” Hadisine bakalım. Bu Hadis Veda Haccı sırasında olan bir olayı anlatıyor.  İbni Abbas’tan (r.a) rivayet ediliyor; (47.dakka 05 saniyeden 47.dakka 45.saniyeye kadar gereksiz gördüm atladım. Kontrol ediniz)  ‘ Peygamber ve Sahabesi Hac (Veda Haccı) için tekbir getirerek  ihrama girdiler. Mekke’ ye geldiklerinde Peygamberimiz onlara dedi ki “Yanında ihramı olmayan tıraş olsun ihramdan çıksın ve Umre yapsın” dedi. “Böyle şey mi olur” dediler. “Ne demek yani” der gibi, Yani “Bu ayda Umre olur mu? “ . Hangi ayda “Hac” ayların da.  Hadisi okumaya devam edelim ; “Hac aylarında umreyi günahların en büyüğü sayarlardı.” Bunu Günah sayanlar Müslümanlar Ne zamana kadar günah? Veda Haccına kadar günah.  Peki bunlar Veda Haccına kadar umreyi en büyük günah sayıyorlarsa, o zaman Peygamberimiz Zilkade ‘ de Umre için gitmişse o zaman itiraz etmezler miydi? Peygamber efendimize. ‘ Ya Resullallah Umre için İhrama girilir mi ? “ diye o zaman demeleri gerekirdi. (49.dakka 00 saniyede çook uzaktan birisi mikrofonsuz birkaç saniye konuşuyor.bu bölümü 49 dakka 10.saniyeye kadar gereksiz gördüm atladım. Kontrol edersiniz).

Umre için Kurban götürme diye bir olay yok. Hac için Kurban götürülür. O da az önce Hac Suresinde okuduğum ayette vardır. Peygamberimiz (s.a.v) Medine’ de  her yıl kurban keserdi. Hac Suresinin 28. Ayetinde Diyor ki ; “ Her ümmete Allah ‘ın kendilerine rızık olarak verdiği En’am Cinsi Behime (Koyun, Keçi, Sığır ve Deve) üzerine Allah ‘ın adını ansınlar(Hac Suresi 34.Ayet). Yani ‘Kurban bayramı kurbanını getirsin burada kessinler’ Kim kessin? ‘Hacca gidenler’ kessin, burada bunu söylüyor. Şimdi bu emri Peygamberimiz aldığına göre………….  (hocamız cümleyi burada yarım bıraktı lütfen siz uygun bir şekilde tamamlayınız .cümle 50.dakka 05.saniye den başlıyor) Bakın, İbrahim(a.s) ne yapmış ise Peygamberimiz de onu yapmıştır. Bakara Suresinin 197. Ayetinde; ‘Hac ayları şunlar-şunlardır’ demiyor. “Hac Malum aylardadır” diyor. Niye? Çünkü öteden beri hangi ay ise o aydır. Bak burada ‘Kurban falanca gün’ demiyor, “Malum günlerde” diyor. Öteden beri hangi günler de kesiliyorsa o günlerde diyor. Aslında burada Geleneğe atıfta bulunuyor Allah ‘u Teala anlatabiliyor muyum?. Demek ki doğru zaman da yapıldığı için Allah tasdik ediyor.  Peki “Eşrun Malulat”(bu kelimeyi dogrumu yazdım bilemiyorum eşrun malumat. Lütfen kotrolediniz. 50.dakka 51.saniye) Zilkade’ nin, Zilhicce’ nin Hac ayı olduğuna herkes ittifak ediyor. Buna en küçük bir ihtilaf yok. Peki o zaman Peygamberimiz  Hac ayında Hem Hac için yola çıkacak hem de Umre için yola çıkacak, birde yanına Kurbanlık alacak, Olacak şey değil.   Bütün bu delilleri birleştirdiğimiz zaman Peygamberimizin Hudeybiye için yola çıktığında yaptığının Hac olduğunun net bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz.   (51.dakka 25.saniyeden 51.dakka 38.saniyeye kadar atlıyorum.biri yine mikrofonsuz konuştu hoca da birseyler söyledi gereksiz gördüm atladım.kontorlediniz.)  İşte görüyor musunuz, Siz tarihte bulmak istiyorsanız Kur’an dan,  Lazım gelen temel bilgileri mutlaka bulursunuz. Bu Allah’ ın Kelâmı kardeşim. Allah’u Teala buyuruyor ki ; “Sana bu kitabı her şeyi açıklasın diye indirdik”(Nahl Suresi 89.Ayet) bunu boşuna söylemedi Rabbimiz.. Sen onun Metoduna girmezsen, Allah’ ın gösterdiği yola girmezsen göremezsin ki o açıklamaları kardeşim. İşte bütün bu delillere rağmen sonra dersin ki “Hudeybiye Umresi” dersin. Olur mu öyle şey.

Bakara Suresinin 196. Ayetini açalım ; “fe in uhsırtüm femesteysera minel hedy” “Eğer Mahsur kalırsanız” diyor. Kolayınızda olan “Hedy” işte bu “Hedy” Bu insanların Kurban bayramı için getirdikleri “Kurban” lardır. Çünkü 70 tane Kurbanlık olduğu rivayeti geçiyor ama 70 den fazla rakam veren yok. Hacca gidenler 1400-1500 kişi olsun, Biz en az 1400 kişinin her biri kurban kesseydi, bir de hepsi birden orada mahsur kalmışlardı,  Mekke ‘ ye gidememişlerdi, Mahsur kaldıkları için orada Kurban kesme görevi olsaydı 70 tane Kurban hangisine yetecekti? Adam başı her bir Kurbanlığı 20 kişiye kesersen olur. Böyle bir şeyde olmaz..

Kurbanda saç kesilme meselesi ;  “ve la tahliku ruuseküm hatta yebluğal hedyü mehılleh”(Bakara Suresi 196.Ayet) İşte buradaki “Mehıl” kelimesi Arapçada “İsmi zaman, İsmi Mekan ve Mastar Mim” ‘i . Kurban bayramında ki Kurbanın İsmi Mekan”ın olmadığına ama Hacca gidenlerin kestiği yer var onlarla ilgili bir “İsmi Mekan” var   . “Gelsinler Burada kessinler” dendiğine göre Hacca gidenlerle ilgili “İsmi Mekan” var . O zaman bu “Mehıl” kelimesi Hacılar için iki anlamda kullanılır. Birincisinde “Kurban kesme zamanı”, ikincisinde ise “Kurban kesme yeri” olarak. Diyor ki burada “ve la tahliku”  herkesin yanında Kurban olmayacağına göre Her Hacıyı düşündüğümüz zaman  ne zamana kadar saçıcı tıraş etmeyecek? Kurban kesme zamanı gelene kadar. Haccı ifrat için, Hacca girenler de Kurban kesme zamanı gelince yani Şeytan taşladıkları zaman tıraş olabiliyorlar. Ve Kurban kesme zamanı gelmiş oluyor. Hacıların İhramdayken niye saçlarını tıraş etmediklerini bu ayetten anlıyoruz. Onu anlıyoruz ama Kurbanı olan için nasıl? O da aynıdır. Onlarda aynı. Acaba bu bütünü ile mi böyle ? Peygamberimizin hadisinden anlıyoruz “Kurbanı varsa bir insanın, kurban kesilinceye kadar İhramdan çıkmasın” (İbn-i Ömer) (İbn-i ömer den rivayet edildiğini internet araştırmalarımda buldum.lütfen kaynaklarınızdan kontrol ediniz) diyor. Peki “Niye bu kadar Emin olabiliyorsunuz?’ diye birisi sorabilir. Onun da cevabı az önce verdiğim “Buhari” den okuduğumuz hadisten v eriyorum. Hatta daha çok sayıda hadiste var. Peygamberimizin şu sözü de çok önemli “Eğer şu anda bildiğimi daha önce bilseydim, ben buraya kurban ile gelmezdim” ( bu hadisin kaynağını araştırmalarım sonucu bulamadım. Lütfen kaynaklarınızdan bularak kaynak ekleyiniz) diyor, Demek ki bu ayetin anlamını tam olarak o zaman kavrayabilmiş. Onun için yanında Kurbanı olmayanlar tıraş olsun ihramdan çıksın ve umre yapsınlar diyor. Bakın Kurbanınız varsa tıraş olamıyorsunuz, İhramdan da çıkamıyorsunuz.  O yüzden de peygamberimiz ‘Böyle olduğunu bilseydim kurbansız gelirdim ve ihramdan çıkardım ama yanımda Kurban var çıkamıyorum’ diyor. Bu Kurban bayramı Kurbanı, Tekrarlıyorum “Hac Kurbanı” diye bir Kurban yoktur. Bunun varlığını idda eden bir tek Mezhep yok. Peki bu kadar Ayet nerde kalıyor. Tefsirlere bakın bütün bu ayetleri “Hac Kurbanı” diye anlatırlar. Peki Hac Kurbanı ise niye Fıkıhta bir tek kelime geçmiyor “Hac Kurbanı” ile  ilgili. Hac Kurbanı olması için, Ben sırf hac yaptığım zaman keseceğim Kurban olmalı. Umreyle birleştirenin  kestiği değil. Ben sadece Hac yapıyorsam….(57.dakka31.saniyeden 57.dakka 35.saniyeye kadar kurulan cümle anlaşılamadı lütfen kontrolederek buraya yazınız.) Böyle bir Kurbandan bahseden bir Mezhep yok.  Zaten o manaya gelen bir ayette yok. Hac Suresinde ki 28. AyetOrada kestiklerini gelsin burada kessinler’ diyor. Ve orada kesemeyecek durumda olan burada da kesemeyecektir. Peygamberimiz Hudeybiye’ ye 70 tane Kurban ile geliyor ama 1500’e yakın kişi var. Herkes kesmiyor ki. Peygamberimizin Veda Haccında 100 kadar bir Kurban kesmesinin de   bir anlamı var. Demek ki orada dünya kadar insan Kurban kesmiyor, Peygamberimiz kestiği Kurban etinden de herkese ikram ediyor. Çünkü çok sayıda insan var orada. İşte bütün bunlardan hareketle      “ve la tahliku ruuseküm   ayetindeki “Mehılleh” kelimesini “İsm-i zaman” almamıza gerek var mı ? Zaten başka bir mana da alamayız. Herkes için alamayız, ama yanında Kurbanı olan için “İsm-i Mekan” manasında alabiliriz. Çünkü Fetih Suresinde Mekkeliler ayıplanırken diyor ki ; “Hümüllezıne keferu ve sadduküm anil mescidil harami vel hedye ma’kufen ey yeblüğa mehılleh” “O işaretli “Hedye” nde yerine (cümlenin bu kısmı yanlış yazılmış olabilir 59dakka00.saniye kontrol edin)ulaşmasını engellediler” dediği zaman orada ki “Mehil” kelimesi “İsm-i Mekan” manasında oluyor. Ama Hudeybiyeyle ilgili rivayetlerin birisinde, İhramdan çıkmamak için millet direniyordu, Ümmü Selem’ e Peygamberimize diyor ki ; “Ya Resullullah sen Kurbanını kes ihramdan çık. Seni gören herkes çıkar”  (Buhari, Şurût, 15) diyor. “Seni gören herkes” işte bu Kurban mahiline( mahiline kelimesi yanlış yazılmış olabilir 59.dakka 37.saniye) gelmiş. Ve insanlar tıraş olup çıkıyorlar. O zamanı geldiğinde çıkıyorlar, Zamanı gelmeden çıkmıyorlar. Şimdi böyle olunca ayet anlaşılmış oluyor. Aksi taktir de bizim geleneksel anlamı verecek olsak izah etmek mümkün değil, Çünkü o 1500 kişinin tamamı mahsur kalmıştır, Mahsur kalırsanız eğer “Mekke’ ye bir Kurban göndereceksiniz” kitaplarda o yazmıyor mu ? Tüm Fıkıh kitaplarında o yazar. Mekke’ de kesilecek, Kesildiği haberi sana gelecek ondan sonra ihramdan çıkacaksın. Peki kardeşim Peygamberimiz Mekke’ ye Kurban göndermedi bu Kur’an’ la sabit, Gönderemedi, Mekkeliler müsaade etmediler buna az önce okudum bu Kur’an’ la sabit. Fetih Suresinde bildiriliyor bu durum.  O zaman Peygamberimiz bu emirden sorumlu değil miydi. Hem o 70 tane Kurban , 1500 kişinin hangisine yeter? Fıkıh kitaplarında yazıyor ; “ Mahsur kaldın, Muhakkak bir tane Kurban göndereceksin”. Yok param ne yapacağım. “Bana ne kardeşim, çaresi yok göndereceksin”. Peki kardeşim, hem “Hac Kurban’ı diye bir Kurban yok” diyorlar.( bu cümleden sonra bir cümle daha var tamamlayınız. Ben ne yazacağımı bilemedim. Hoca tam izah etmedi.01.01.09 . saniye). Peki , Neden o Hacılar İhrama girdikleri zaman saç tıraşı falan olmuyorlar ? Sadece hadis var diyorlar, Ayetten bir kaynağı orta da  yok .  (01:01:23. Saniyeden-01:02:14. Saniyeye kadar gereksiz gördüm atladım kontrol ediniz.)

(adını bilmiyorum yazarsınız 01:02:14.saniye) Bir Müzakereci: Hocam, Şu ; “fe in uhsırtüm femesteysera minel hedy”(Bakara Suresi 196.Ayet) ayetini tam olarak nasıl ifade edebiliriz?

Hoca: Yani “Elinizde olan Hediye”. “Hedy” kelimesi “hedyem baliğal ka’beti”( Maide Suresi 95. Ayet) “Kâbe’ye varacak bir kurban” ayetinde olduğu gibi. Yani siz memlekette kesmeyi düşündüğünüz Kurbanı yanınızda götürebilirsiniz. Varsa da yoksa da o Kurban kesme zamanı gelmeden, Hac için İhrama giren hiç kimse tıraş olamıyor.  “hatta yebluğal hedyü mehılleh”(Bakara Suresi 196.Ayet)  ayetinde belirtildiği gibi “varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin”  . Eğer zaten “Hedy” in (Kurban’ın)varsa keseceksin, yoksa kesmeyeceksin. Hani Hac Suresinin 28. Ayetinde “Li yeşhedu menafia lehüm ve yezkürüsmellahi fı eyyamim ma’lumatin ala ma razekahüm mim behımetil en’am” da ki “eyyamim ma’lumat” mehıll” manasına oluyor. O Kurban kesmenin zamanı girdiği andan itibaren  yani bayramın 1.günü  Güneş doğmuş olacak ancak ondan sonra kesilecek, Namaz kılınacaksa da namazdan sonra, Kılmıyorsanız hemen Güneşin doğmasından sonra Kurban kesme zamanı gelmiş oluyor. (01:03:33. Saniyede birisi mikrofona çok uzak konuştuğundan hiçbir şey anlaşılamadı o bölüm 01:03:58 e kadar atandı)

Enes Hoca : Veda Haccın da Sahabeler Peygamberimizin yanına gelip “Önce Tıraş oldum, Sonra Şeytan taşladım” diyorlar. Peygamberimiz “Uygundur, Sıkıntı yok” diyor. Sahabi “Önce tıraş oldum, sonra kurban kestim” diyorlar, Peygamberimiz yine “Uygundur, Sıkıntı yok” diyor (Abdulllah b. Amr (r.a.). (Lütfen kaynağı kontol ediniz). Bu da kurban ile ilgili bir başka delildir.

(Hoca : Tekrar edeyim. Hanifiler de Ebu Hanifi’ nin deyişine göre ; “ Kurban kesecek olan kişi( yanında Kurban olan kişi)”,  O iki şey bir birine karıştırılır. Zaten “Budhiyye” ) (parantez içine aldığım cümleyi mutlaka kontrol ediniz bocalama yaşadım yanlışlık olabilir 01:04:19 ile 01:04:36.  Saniye arası) diye bir şey  mezheplerin hiç birisinde yok “Mekke’ye giden kişi Kurban bayramının  Kurbanını keser” mantığı hiçbir Mezhepte yok. Baştan söylediğim gibi Kur’an –Sünnet bütünlüğü diye bir şey yok zaten.  Böyle olunca ayetlerin büyük bir bölümü işlevsiz olarak kalıyor. Tefsirlere bakın Şu Hac Suresinin ayetleri sanki hiç boş yere inmiş gibi Haşa!. Hiçbir işlevi yok bu ayetlerin ve Peygamberimiz sanki kendi kafasından uygulamış gibi. Böyle olunca birisi Kurban’ a Sünnet diyor, birisi Vacip diyor, birisi Müstehab diyor. Böyle bir şey olur mu hiç bu Ayetler açık ve net ortada. “Mehıll” kelimesi anlaşılamadığı için Peygamberimiz Mina da çadırında otururken birisi gelip diyor ki; “Ya Resullullah, Ben tıraş oldum sonra Kurban kestim” diyor. Bakın bu  “Mehıll” kelimesi “Kurban Kesme Zamanı” olunca Şeytan taşlamış, ya da Güneş doğmuş diyelim çünkü güneş doğduktan sonra ister Şeytan taşlasın ister taşlamasın fark etmez zaman gelmiş demektir. İster kes ister kesme sonuçta zaman gelmiştir, Tıraş olabilirsin, Olmalısın. Fakat bu anlaşılamayınca  Ebu Hanife “ Kurban kesmeden Saçını tıraş edemezsin” der. Ayrıca onun “Kurbanı olan kişi” derken ifade ettiği “Yanında Kurbanı olan” değil, “Hac ve Umreyi birleştiren” kişidir. Hiç alakasız şeyleri bir araya getirerek Fetvalar veriyorlar.

Niye o zaman a tıraş olunuyor ? sorusu şuradan çok net anlaşılıyor “muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne” (Fetih Suresi 27.ayet) de Peygamber efendimizin rüyasıyla ilgili bu şekilde bildiriliyor. Böylece Ayetler arası yüzde yüz bir mutabakat sağlanmış oluyor. Hem Ayetler arasında hem de  Ayetler ile Hadisler arasında uyum oluyor. Bu yazdıklarımızı Mekke de okuyanlar olabilir ya  da henüz Hacca gitmemiş olanlarda olabilir. Onlara şunu diyorum, Kurban bayramı Kurbanını kesecekler, Mekke de kesmeliler, Yanlarında götürmeleri şart değil,  Çünkü Allah ’u Teala “li yezkürüsmellahi ala ma razekahüm mim behımetil en’am” (Hac Suresi 34. Ayet).   derken  yanlarında olmasını şart koşmamış ama Maide Suresinin 2. Ayetinde  “kalaid” ve “hedy” kelimeleri geçiyor burada “Yanında olduğu” anlamı ifade ediyor. Bütün bu ayetleri birleştirdiğimiz zaman “Hacılar Kurban bayramı Kurbanını orada kesecekler” anlamı çıkıyor. Hac ile Umreyi birleştirmiş olanların kestikleri Kurban, Kurban bayramı Kurbanı değil. İşte burada söylüyor Allah’ u Teala ; “Hac zamanına kadar kim umreden yararlanırsa, kolayına gelen bir Hedy keser” (Bakara Suresi 196. Ayet) .   Peki Kurban kesmeye gücü yoksa;   “Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür.”(Bakara Suresi 196.Ayet) şeklinde ayetin devamında belirtiliyor. Çünkü Bu Görev mutlaka yapılması gerektiği için durumun yoksa  “Oruç tut” diyor. B uorucun 3 günü Mekke de diğer günleri evinde toplam 10 gün oruç tutulacak.

Fatih Hoca: Hocam, Burada Kurban için zaman nedir?

Hoca: Kurban için zaman aynı zaman. Çünkü Hac vaktine kadar Umre yapmış olanlar Arafat’ a insanların yapacağı zamana kadar da yapabilirler. Dolayısıyla mecburen ancak ertesi gün kesebilirsin. Başka yerde kesemezsiniz.

Bakın Bakara suresinin 196. Ayetinin devamında “ Ailesi Mescid-i Haram da olmayanlar içindir” demekte. Mescid-i Haram halkındansa ona bu Kurban da yok demektir. Bu görev dışarıdan gelenlere verilen bir görevdir. Ama Kurban bayramı Kurbanın her hangi bir alternatifi yok. Ya kesersin ya da kesmezsin. Kurban bayramı Kurbanının yerine Oruçta tutamazsın, Sadaka da veremezsin veya başka bir şey yapamazsın. (01:09:15. Saniyeden 01:09:40. Saniyeye kadar gereksiz gördüm atladım.kontrol ediniz)  ———–( 01:09:40.

Rüstem Hoca: Hocam “Mikat Sınırları Kur’an-ı Kerim de var mı ?

Hoca: Kur’an’ı Kerim den ben “Mikat Sınırları” nı bulamadım ama bulamamam olmadığı manasında değildir. Belki bir gün rastlarız. Sorunuza cevap veririz. Gerçi bu konuyu Kur’an-ı Kerim de hiç araştırdığımı da hatırlamıyorum ama ….

Enes Hoca:   (01:10:14. Saniye de enes hoca olduğunu tahmin ettiğim kişinin okuduğu ayeti anlayamadığım için onun yaptığı yorumu yazmadım ama yaptığı yorum çok önemli bir yorum çünkü Abdülaziz hocamız onu tasdikliyor mutlaka yazınız.)

Hoca: Bir mekan olması lazım doğru.

Fatih Hoca: O zaman Hocam bu dersin başında okuduğunuz Hadisi Şerif, herkes için geçerli ve burada zikredilen bütün bu Ayetlerden peygamberimizin çıkardığı doğru bir Hikmet oluyor. Herkes için geçerli olan şeyler. İşte o rivayeti Hanifilerin dışında ki  Cumhur Uleması o rivayetten hareketle Kurbanın “Sünnet-i Müekked” olduğunu ve delili olarak ta yukarı da okuduğumuz rivayeti gösteriyor.

Hoca: Yani, “Kim Kurban bayramı Kurbanı kesmek isterse Zilhiccenin 1. gününden itibaren, kıllarını ve tırnaklarını kesmesin”, “İsterse” ifadesinden dolayı “Kurban Vacip değildir”, “Kurban Farz değildir”  diyorlar. Kişinin İhtiyarine bırakmış “İsterse” demekle, Kişi istemeyebilir de. Olayın Kur’an’la irtibatı kurulmadığı için mezhepler bu işe bir Sünnet diyorlar bir Müstehap diyorlar. Farklı farklı izahlar. Halbuki Kur’an-ı Kerim de  “Vel büdne cealnaha leküm” (Hac Suresi 36.Ayet) . “cealna” kelimesiyle “Bunu da size görev olarak yükledik diyor Allah’ u Teala. Yani Ümmeti Muhammed’e  de “İri gövdeli” Çocukluktan çıkmış hayvanlar diye belirtiyor.

Az önce bir şey eksik kaldı anlatırken ; Sadece Koyunun “Cezağa” ‘sına (bu kelime yanlış yazılmış olabilir kontrol ediniz konunun en başında da ( 3. Sayfada) bu kelime geçmişti orada da işaretlemiştim kırmızı olarak) peygamberimiz müsaade ediyor. Yani bir koyunun Süt Dişi dökmemiş olanı Kurban edilebilir ama “Buluğ” kelimesinde gerçekleşmesi için görünüşünün büyümüş şekilde olması lazım. Görüntüsüyle sanki yaşının tamamlamış gibi olmalı ama Fiilen olmayabilir. Bu sadece Koyunla ilgili diğerleri için geçerli değil. (01:12:38.saniyeden 01:12:50. Saniyeye kadar gereksiz gördüm atladım kontrol ediniz.)

Fatih Hoca: Ben   Hanifilere baktım. Hanifiler Ebu Hanife’ yi ön plana çıkartarak Vacip olduğunu söylüyorlar. (01:12:58 saniyeden 01:13:01. Saniyeye kadar kurulan cümle anlaşılmadı lütfen yazınız.) ……. Olduğu görüşünde yani Kurban kesmenin. Ebu Hanife de Hanefi Fıkhında kitaplar da şöyle delil gösteriyor; Bir rivayetten bahsediyor ; “ Kimin gücü yeter de  ve Kurban kesmezse, Bizim Mescidimize, Namazgâhımıza yaklaşmasın” Hadisinden hareketle , Ebu Hanife ve Mezhebi Kurban ibadetinin “Vacip” olduğunu söylüyorlar. Daha sonraki Fetaval türü kitaplar da “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) ifadesine yer veriyorlar. Bu ifadenin Delaletinin ve Sübutunun Kati olduğunu ama Delaletinin Zanni olduğundan dolayı yani Kurban Bayramında Kurbana kesilen Delaleti Zanni olduğundan dolayı “ Farz değil Vacip” diyorlar.

Hoca:    Daha iyi anlaşılsın diye “Sübutu Kati” demek  “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) Yani Allah’ın Sözü, Hiç kimsenin her hangi bir şüphesi yok. Yani böyle bir Emir var, Acaba var mı denilecek hiçbir yanı yok. Hadisi Şerifler de Peygamberimiz söylemiş mi, Söylememiş mi diye şüpheler oluyor ama Kur’an da böyle bir şüphe olmaz. ‘Sübutu Kati” demelerinin sebebi budur.  Birde “Delaleti Zanni” deniliyor.  “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) “ Rabbin için namaz kıl, işte burada hayvanı boğazla” . Bazıları tutp diyor ki “ ’Nahar’ kişinin göğsüdür, ‘Venhar’ da Namaz kılarken ellerini bağla” demektir diyorlar. Kardeşim o zaman elleri bağlamak Farz mı ?  diyorsun “Değil” diyorlar.  Peki nasıl oluyor bu iş ? . Bu kadar çok önemli ise üç Ayet’ lik bir Sure de  “Ellerini göğsüne getirip bağla” diyecek bu da Farz olmayacak kusura bakma yani, Böyle bir şey olmaz. “Venhar” tamam “ “Kurban kes” dedik ama Kurban bayramı nerede? “Kurban keserken Rabbin için kes” ama Kurban bayramı meselesi açık değil. İşte “Delaleti Zannı” demesi budur. Yani “Bu ayetten Kurbanı anlayamazsınız , Kesin anlayamazsınız ama tahmin edersiniz de  Kesin olarak anlayamazsınız” diyerek oradan bir Vacip’lik çıkartmışlar. Ama bu Ebu Hanife’ nin sözü değil . Ebu Hanife (hoca burada bir hadis okuyor ama hıphızlı okuyor hatta hadismideğilmi onuda anlayamadım .yazmadan devam ediyorum 01:15:36.saniyeden-01:15:40. Saniye arası)  “Mevkuf Hadis” yani peygamberimizden duyanları biz bilmiyoruz, sonradan “Peygamberimiz böyle demiştir” diyorlar. O yüzden de Vacip görevi yükleniyor. Sünnet’ te diyemiyor, Farz’ da diyemiyor ikisinin arası belirtiliyor bu Ebu Hanife’ nin görüşüdür.

Fatih Hoca: On rivayet (‘on rivayet’ mi ‘o rivayet’mi diyor tam emin olmadan On rivayet şeklinde yazdım 01:16:04.saniye doğru yanlışmı kontrol edin)  diye bir takım şeyler var. Bazılarının Münker olduğunu söylüyorlar, Bazıları da Ebu Hureyre ‘ nin Resullullah’ tan duyarak söylediğini (01:16:16.saniyeden 01:16:22. Saniyeye kadar anlaşılamadı lütfen tamamlayınız.) Hadisle ilgili, Zaten İbni Macid’ de geçiyor, İbni Macid’ e bulabildim ben bunu.

(bu kişinin adını bilmediğimden lütfen siz yazınız ayrıca üç nokta koyduğum yerlerde giriş cümlesi de anlaşılamadı o yüzden      01:16:31. Saniyeden 01:16:33.saniyeye kadar lütfen ilk cümleyi yazınız.) Bir Müzakereci: …… Hocam, İbni Kudame’nin  “El Muğni” sine baktım. Kurbanı Kesmenin Uttiyenin ( bu kelime yanlış yazılmış olabilir 01:16:37. Saniye) Meşruyetinin, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit olduğunu söylüyorlar. Hatta Ayeti Kerimeyi de en başta zikrediyorlar; “Fe salli li rabbike venhar” (Kevser Suresi 2.Ayet) diye.

Hoca: Demiyor ki “Vel büdne cealnaha leküm” (Hac Suresi 36.Ayet) , Açık Ayet yokmuş gibi açıklamaya muhtaç olan Ayeti veriyor. “Fe salli li rabbike” tamam “Rabbin için Namaz kıl”, “ venhar” ın Kurban bayramı Kurbanı olduğunu Kur’an-ı Kerimden rahatlıkla çıkartabiliriz. Şundan dolayı “Bu bir  kitaptır ki Ayetleri Muhkem kılınmış ve sonradan açıklanmıştır”(Hud Suresi 1. Ayet) o zaman bu ayeti açıklayan bir ayet daha olması lazım. “Nahil” kelimesi (Bu kelime ‘Nahil’ arapça olduğundan ifade edildiği gibi yazılmamış olabilir kontrol ediniz 01:17:27.saniye)     Arapların ayakta kestikleri Hayvanlar için kullanılıyor. Hac Suresinin 36. Ayetin de de  “fezkürüsmellahi aleyha savaf” “Ayakta dururken Allahın Adını anın” diyor ki bu da (01:17:46.saniyen 49.saniyeye kadar kurulan cümle anlaşılamadı tamamlayınız.) emridir. Dolayısıyla o zaman bu o ayetin bununla ilgili olduğu çok netleşiyor.   “Velharri rabbik” ( bu “velharri rabbik” kelimesini kontrol ediniz.yanlış yazmış olabilirm01:17:55.saniye)  “Salli li rabbik” o zaman “Salli li rabbik” kelimesi “Kurban bayramı namazının kılınması” emrini de ortaya çıkarıyor. Gördünüz mü ayetleri birleştirince bütün eksikler nasıl tamamlanıyor. Evet, Sözünüz yarım kalmıştı devam edin.

01:18:15.saniye.bu kişinin adını yazınız .az yukardaki aynı müzakereci konuşmaya devam ediyor kişidir.) Bir Müzakereci: Daha sonra Sünneti Müekkede olduğunu söylüyorlar kendilerine göre. Bunun delilini de biraz önce zikredilen Peygamber efendimizin “ Kim Kurban kesmek isterse 10 gün tıraş olmasın veya tırnaklarını kesmesin” (Müslim, edâhî 29-42; Ayrıca bk. Abu Davud, dahâya 3; Hindî, V/88-89) rivayetinde bunun Vacip olması için    İradeye bağlanamayacağını (Men erade Kelimesi) ondan dolayı olduğunu.( bu son cümleyi kontrol ediniz yanlışlık olabilir 01:18:33 saniyeden 37. Saniyeye kadar)  İkinci olarak ta bir başka rivayette  (çok özür dilerim ama ne hikmetse bu derte çok takıntım oldu ve yine takıldım. 01:18:40 tan 01:19:07. Saniyeye kadr çok karışık geldi anlamadığım kelimeler var.ayrıca Google de bile tam olarak bu arkadaşın okuduğunu bulamıyorum.keşke bu tür okuma yapanlar okudukları kitabı adıyla sayfasıyla baştan deseler ben de hemen o kitabı bulup oradan düzenli aktarsam.. hocamıza bu notu iletin lütfen.lütfen belirttiğim dakikaların arasını tamamlayınız.)

Hoca: Halbuki Sabah Namazının iki rekatının Peygamberimize Farz kılındığına dair hiçbir delil yok.

(Aynı müzakereci okumaya devam ediyor adını yazınız) Bir Müzakereci: Sonra Vacip olarak söylenenlerinde Hadis alimleri tarafından zayıf görüldüğünü veya bunların Müstehap olduğunu tetkik olarak anlaşılabileceğini belirtiyor.

Hoca:   Kur’an ayağı olmadığı zaman Hadisle ilgili her şey söylenebiliyor rahat bir şekilde. Bir de Malikileri ne demiş öğrenelim.

(Yeni Bir müzakereci adını bilmiyorum01:19:45.saniye) Bir Müzakereci:  Malikilerde Deve, Sığır, Keçi, Seniyye Kurban olur. Seniyye ( Seniyye kelimesini sözlükten bakınız ben bulamadım yanlışlık olmasın)  dedikleri; Devenin  5 yaşını doldurmuş olanı, Sığırın 1 yaşını, Keçinin de 1 yaşını doldurmuş olanıdır. Koyunda da Hocamızın belirtmiş olduğu gibi  6 ay olanıdır. Bunların Kurban edilmesi caizdir. Kurbanın Namazdan öce kesilmeyeceğini söylemektedirler.

Hoca: bunu Sünnet diyorlar değil mi ?

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci:  Evet sünnet diyorlar.

Hoca: Ama İmam Maliki’ den Farz olduğuna dair rivayet var.

(hocanın cevabından sonra birden fazla kişi konuşuyor bu bölümü atladım 01:20:28.saniyenin 34.saniyeye kadar)

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci: Farz kavramı yoktur Vacip-Sünnet derler. Vacip dedikleri Farz demektir. Bazı kaynaklarında Vacip olarak geçiyor. “Zaruri” manasındadır. Namazdan önce Kurbanın kesilmesi caiz değildir. Mesela diyor ki; “İmam önce kesecek, İmamdan sonra başkaları kesebilir” diyor.

Hoca: İmam dedikleri Cami imamı değil “Devlet Başkan” manasında.

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci:  Eğer “Kurban kesilecek hayvanın Vücudundan kan akıyorsa, Bir yarası varsa ve buyara kanıyorsa yada boynuzu kırıldıysa her hangi bir kan akma durumu varsa o zaman da o hayvanın Kurban edilmesi caiz olmaz. Ama kanı kuruduysa veya yaraları iyileştiyse o zamana o hayvanı Kurban etmek caizdir” diyorlar. “Kurban parasının Kurban kesmek yerine sadaka verilmesinin caiz olmadığını” söylemekteler.

Hoca: Yani “Sadaka vererek Kurban olmaz” demek istiyorlar.

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci:  Evet “Olmaz” demekteler. “Bizzat kişinin Kurbanını kesmesi gerekir” diyorlar. Bu da tartışılmaktadır, Mesela Kurban bağışlamak gibi durumlar Maliki Mezhebine göre caiz değildir. “Kurban kesilen bir Koyun bir aile için yeterlidir ama hediye için başkasına vermek için yeterli değildir” diyor . İkisini ayrı değerlendiriyor. “Udhiye” ile “Hediye” ayrıdır.(Udhiye kelimesini kontrol ediniz sözlükten.yanlış yazmış olabilirim.) “Udhe” (kelimeyi kontroledin.yanlış yazmış olabilirim) dediğimiz; Kurban bayramı için kestiğimiz hayvandır, “Hediye” ise ; Hacıların Mina’ya götürdüğü hayvandır, herkesin tek başına keseceği hayvandır.

Hoca: Hacıların Kurban kesmesi Şart  diyor mu ?

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci:  Tatavvuv diyorlar. Ve başka biri de ortak olamıyor kestiğinde.

Hoca: Yani keserse kesebilir kesmezse kesmeyebilir demektir. Bir takım ilişkileri kopardığınız zaman bu sonuçlar ister istemez çıkıyor. Bir deve de kesse bir kişi kesecek, Bir koyun da kesse bir kişi kesecek. Ama bir aile için bir Koyun’ un yettiğini söylüyor. Hatta şöyle bir Hadis Var; “ Her aile için bir Uthiyye yeter”( Müslim) (kaynağı kontrol ediniz). Peygamberimizin de bir tane Kurban kesip “ Bu benim ve ailem içindir”(Hz Aişe)  (Kaynağı kontrol ediniz) dediğine dair Sahih rivayetler vardır.

(adını yazınız aynı kişi)Müzakereci:  (01:22:56 saniyeden 59.saniye arası müzakerecenin ilk kurduğu cümle anlaşılmadıüç nokta koyarak devam ediyorum kontrol edin) …diyor. “Bir yerde karşılaşırsınız Maliki mezhebine  amel edersiniz” diye. “Kurbanlık keseceğiniz hayvan eğer doğum yaparsa ne yapmalıyız?” diye soruyorlar. İmam Maliki “Onu da boğazlarsınız ama bırakırsanız da caizdir” diyor. Diğer konular ise diğer Mezheplere benziyor.

Hoca: Cenin olursa zaten annesine tabi oluyor. Annesi kesildiği için oda kesilmiş sayılıyor. Onu atmak gerekmiyor yani. Şimdi Şia Mezhebinin bu konudaki düşüncelerini okuyalım. Buyrun Enes Hoca.

Enes Hoca: Şialarda da “Müekked Müstehap” olarak geçiyor.

Hoca: “Müekked Müstehap” nedir baktınız mı ?

Enes Hoca: “Sünnet-i Müekkede” de olduğu gibi diyelim.”Müekked Müstehab” oluşunun delili de Hz Alinin Şöyle demesidir; “İnsanlar Kurbanda ki fazileti bilseydi (01:24:17.saniye ile19.saniye arası İki kelime hiç anlaşımadıüç nokta koyup devamını yazıyorum)  …kurban keserlerdi” (Kaynak yazınız bulamadım) diyor. Bunun yanında bir hadis daha var “Muhakkak ki, kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günah bağışlanır” (İnternet aramalarımda kaynak bulamadım. Kaynak ekleyiniz) Bu Faziletli olduğunu gösteriyor. Faziletli olan bir şey de “….. Müekkede” olur. (kelime anlaşılmadı01:24:36.saniye38.saniye arasında üç nokta koyduğum yere o kelimeyi yazınız.) delili de budur.

Hoca: Bu günahları öyle kolaylıkla bağışlatıyorlar ki. Adam her türlü üç kağıtçılığı yapıyor daha sonra Hacca gidiyor, Günahları sıfırlıyor geliyor.

Enes Hoca: Kurban kesmeye gücü yetenler, Kurban kesenler büyük sevap yapmış oluyor ama Kurban parası olupta Kurban kesmek için hayvan bulamıyorsa o parayı Sadaka olarak verebiliyor. Sadaka verdiğin de de Kurban kesmiş gibi oluyor.

Hoca: Hayvan bulamadı da parasını Sadaka verdi. İşte bakın burada Şia’da da ne kadar açık gözüküyor; Allah ’u Teala her ümmete Kurban görevini yükledi ki “Allah ‘ın adını behimetül en’am üzerine ansınlar” (Maide Suresi 1.Ayet) diyor, asıl sebep bu. Kur’an’ dan uzaklaştığınız zaman, “Evleri barkları dağılmış sokak çocuklarına” dönüşüyorsunuz. Nerde Akşam orada Sabah, Ne yapacağınız, Ne olacağınız belli olmayan.

Enes Hoca: “Bir kişi ailesi ile birlikte kurban kesmeye niyetlenip Kurban azlığından dolayı veya Kurban fiyatlarının yüksek olması sebebi ile yanına birkaç ortak alarak Kurban kesebilir” diyor

Hoca: Peki, Büyük baş veya Küçük baş ayrımı yapıyor mu bu ortaklıkta?

Enes Hoca: Hayır Hocam, Hiç fark etmez.  Şart olan “En’am” cinsinden olmasıdır” diyor.

Hoca: Bak “En’am” cinsinden olmasının şart olmasını belirtmesi gayet güzel.

Enes Hoca: “En’am” cinsi olarak ta “Deve, Keçi, Koyun, Sığır” olarak belirtiyor. Bu hayvanların yaşları da diğer mezheplerdeki gibi aynen geçerli. Şia “Hedy” le “Kurban” ı ayrı değerlendiriyor. Peygamberimizin “Topal, Kör, Çok zayıf” hayvanların “Hedy” olamayacağını söylediğini, bu hayvanların “Hedy” olamayacağını söylüyorlar. Ama “Topal, Kör, Çok zayıf” hayvanların kusurluda olsa  Kurban olarak kesilebileceğini söylüyorlar.  Kurban vakti olarak ta “Mina günü ile birlikte  4 gündür” diyorlar.

Hoca: Evet 4 gündür bu da doğru. Sonuç olarak Şia’ da Kur’an-ı Kerim’i esas almıyor, Hz Alinin sözünü, ki Hz Alinin de o sözü Kur’an-ı Kerim’ e tamı-tamına uygun bir sözdür ama Kur’an-ı Kerim ile irtibatı kurmadığınız zaman olayı tam olarak kavramanız mümkün olmuyor.

Fatih Hoca: Hocam sorulan soruları iki grubu ayırmak mümkün şu an sorulan soruların tamamı aslında iki soruyu sormuş gibiler. Birincisi şu; “Kurban bayramının hangi gün olduğu” ile ilgili. Mesela İsa ALBAYRAK isimli bir vatandaşımız demiş ki; “Suudi Arabistan da bayram Cuma günü iken, Türkiye de Perşembe günü, Bu durumda her iki ülke içinde kesilen Kurbanların hükmü ne olacak ?. Doğrusu nedir, Ülkeye, Coğrafya’ ya göre bayram günü değişir mi ?” şeklinde ve benzer bir çok soru var. İkinci soru ise; “Kurbanını Zilhicce ayının başında alan birinin tıraş olup olmaması herkes için geçerli mi ? Türkiye de bizde buna uyacak mıyız?” diyorlar . Hatta birisi şöyle sormuş; “Bu o kişinin ailesini bağlar mı? Sadece Kurbanın parasını ödeyen Kurbanı kesecek olan  kişi için mi bunlar geçerlidir?” demiş. Genel itibarıyla bu iki başlık altında toplanabilir sorulmuş sorular.

Hoca: En güncel olan “Kurban bayramı ne zaman? Meselesi. Geleneksel bilgilere bakarsanız Suudi Arabistan haklı. 2012 yılının 26 Ekim tarihinde Kurban bayramı yapma konusunda Suudi Arabistan haklı, Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın İnternet sitesine girdiğiniz zaman diyor ki ; “16 Ekim 2012 tarihinde Hilal Granit saati (Granit Saati kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz) ile 01:20 ‘de Güney Amerika da gözükecek” diyor. Hilal’ in gözüktüğü günü Zilhiccenin 1. Günü olarak kabul ediyor. Halbuki gözüktüğü gün değil ertesi gündür 1. Gün. Diyanetin yaptığı bu açıklamaya bakarak  Zilhiccenin 1.günü 16 Ekim sayıldığı  an Suudi Arabistan’ın 17 Ekim de Kurban Bayramı ilan etmesi doğrudur. Bu geleneksel bilgilere göre böyledir.

Peki Kur’an-ı Kerim de kriterlere göre hangisi doğru? Kur’an-ı Kerim kriterlerine göre ise Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı doğrudur. Yani Kur’an-Sünnet bütünlüğü sağlayıp işin içine girerseniz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dediği doğrudur. Ama  Bilimsel alt yapı ile ilan eden kişiler her halde bunun fikrini de oluşturarak ilan etmişlerdir ama Diyanet İşleri Başkanlığının İnternet sitesinde böyle bir yazı ben şahsen göremedim. Yani neden siz Hilali gördüğünüz günü Zilhiccenin 1.günü sayıyorsunuz? Bunun bir izahı yapılmamış. Bizim geleneksel kitaplarda bunun izahını bulmak mümkün değil ama Geleneksel Fıkıh açısından olaya baktığımız zaman kesinlikle Suudi Arabistan doğrudur, Fakat  Kur’an-ı Kerim açısından işi ele alırsak, Kur’an ve Sünnet açısından baktığımız zaman ise kesinlikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı  doğrudur. Bunun neden böyle söylemekteyiz Çünkü Türkçemizde de vardır; Cuma akşamı ne zaman başlamaktadır? Perşembe günü güneş battığı andan itibaren  Cuma başlar , ertesi gün güneş batana kadardır. Böyle hesapladığınız zaman zaten “Ertesi gün Oruç tutun” falan deniliyor. Olayı bu şekil de kabul ettiğiniz zaman Hilal gözükene kadar olan  kısım bir önceki günden sayılıyor. Hilal gözüktükten sonra ise ertesi günden sayılıyor. Dolayısıyla Ramazan akşamı Hilal gözüktüğü zaman o gün oruçlu olunmaz, Ertesi gün oruçlu olunur. Bu açıdan bu şekilde. Peki Kur’an açısından niye böyle diyoruz? Geleneğe göre Önce Gece sonra gündüzdür, Kur’an-ı Kerim’ e göre  ise Önce Gündüz sonra Gecedir. Yasin Suresinin 40. Ayetinde  Allah ‘u Teala der ki ;   “Güneşin Ay’a yetişmesi söz konusu değildir, Gece de Gündüzü geçemez” diyor. Gece, Gündüzü geçemezse o zaman Gündüz her zaman önde olur demektir. Gündüz her zaman önde olacağına göre o zaman siz, Gece saat 01:20 ‘ de     Granit saatine  (Granit Saati kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz) göre Hilali gördüyseniz, Henüz yeni gün başlamadan görmüşsünüzdür. 01:20’de aslında sizin “15 Ekim 2012” demeniz lazım. Kur’an-ı Kerim’ e göre 16 Ekim denilen tarihi “15 Ekim” demeniz gerekiyor. Ama siz tutuyorsunuz bugün Avrupa’ nın kabul ettiği hiçbir İslami kritere uymayan gün tanımını esas alıyorsunuz.. Gece saat 12 ‘ de günün bittiğine dair hiçbir alamet yok. Eğer saatiniz olmasa Günün bitip başladığını anlamanız imkansız. hayali bir şey.  Hayali bir şeye göre günü başlattığınız için sıkıntı oradan doğuyor. Bu şekilde başlatmaları yanlış, Diyanet İşleri Başkanlığı demeliydi ki ; “Her ne kadar bu gün dünyanın kabul ettiği kriterlere göre hilal 16 Ekim 2012 tarihinde gözükmüş sayılsa bile Kur’an-ı Kerim’in koyduğu kriterlere göre 15 Ekim 2012 tarihinde gözükmüştür. Dolayısıyla 16 Ekim güneşin doğuşuyla başlayacağından, Güneşin doğuşuyla   (yani 16 Ekim) Zilhicce Ayının 1. Günüdür. Şuraya çok dikkat edin  Diyanetin açıkladı 16 Ekim tarihi aslında Kur’an’a göre gün güneşin doğmaya başladığı an olacağından hala o gün 16 ‘sı değil 15 ‘dir. Yani gün 00:00’ da (gece yarısı) değil güneşin doğmasıyla başlar.

Burada Esas olan Hilal’in çıplak gözle görülmesi de değildir, Hesaptır esas olan. Çünkü Allah ’u Teala “Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir”(Rahman Suresi 5.Ayet) diyor. Ayrıca Yunus Suresinin 5. Ayetinde Allah’ u Teala; “Güneşi ışık kaynağı, Kameri de (Ay’ı da) ışık yansıtıcısı yapan O’dur” diyor Ayetin devamın da “Güneş ışıkları için iniş yerleri belirlemiştir”.  Güneş ışınları dünyamızı da iner, Ay’a da iner. Yine aynı Ayette “Yılların sayısını ve hesabını bilmeniz içindir”. Burada da “Hesaba” vurgu yapıyor. Bütün bunları birleştirdiğimiz zaman, Esas olan Astronomların yapacağı tespittir. Astronomların yapacağı tespit evrensel olur, yerel olmaz. İşte o güneşin doğuş kriterini esas aldığınız zaman da, Güneş doğmadan öce dünyanın neresinde Hilal’i görürseniz, Güneş doğduktan sonra “Yeni gün başlamıştır” diyeceksiniz. Ben bizzat baktım, Türkiye’nin koyduğu kriterler Türkiye’ye göre, Suudi Arabistan’ın koyduğu kriterler Suudi Arabistan’a göre. Halbuki bunun evrensel olması lazım, Dünyanın her yeri için geçerli olması lazım. Bu şekilde olmayınca da bu tür tarih sıkıntıları ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak, Diyanet her ne kadar “ 16 Ekim de Hilal’i gördük, 16 Ekim Zilhiccenin 1. Günüdür ” diyorsa da , Dünya da bu gün yürürlükte olan bu sisteme göre söylüyor, Şeriata göre onlar 16 Ekim de Hilali görmemişlerdir, 15 Ekim de görmüşlerdir, Çünkü 15 Ekim Güneş doğuncaya kadar sürer, Dolayısıyla Güneş Doğduktan sonra Zilhiccenin 1. günüdür(16 Ekimdir) ve 25 Ekim 2012 tarihi de Kurban Bayramıdır. Bunda hiçbir şüphe de yoktur.

Peki, Hacdakiler ne yapacaklar?  Benim bu söylediğim bilgiler o kadar yeni ki İslam Alemin de, Bu konuda da biliyorsunuz malisef Kur’an-Sünnet bütünlüğü hiç yok. Peygamberimiz(s.a.v) “Görerek Oruca başlayın, Görerek bitirin” demiş ama gerekçesini de söylemiş. Demiş ki ; “Biz bu konuları bilmeyen bir topluluğuz (Buhârî, “Savm”, 11,13; Müslim, “Sıyâm”, 15; Ebû Dâvûd, “Savm”, 4) ”Yani Hesap nasıl yapılır bilmiyoruz, Güneşe göre hesap nasıl yapılır, Bizim astronomumuz yok” demiş oluyor. Yapılacak başka bir şey de yok “Görürseniz oruca başlayın, Görürseniz bitirin” (Buhârî, “Savm”, 5, 11; Müslim, “Sıyâm”, 3-4, 7-10) demiş. Gerekçesini söylüyor yani peygamberimiz.; “Biz ümmî bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz.” (Buhârî, “Savm”, 11,13; Müslim, “Sıyâm”, 15; Ebû Dâvûd, “Savm”, 4), Yani “Astronomi ile alakalı  ne yazı yazmışızdır, ne de hesap yapmışızdır” demek istiyor. Tarihen de herkes biliyor o zamanlar böyle bir ilim yok. Kur’an-ı Kerim sürekli “Hesaba” vurgu yapıyor ama Hesap yapacak adam bulamazsan ne yapacaksın? İşte Hepsini birleştirdiğiniz zaman peygamberimizin sözü de uygun oluyor. Sonuç olarak Diyanet İşleri Başkanlığının hesabı doğrudur ama mevcut bilgiler Suudi Arabistan’ı haklı çıkarıyor, Bunun kısa sürede halledilmesi de mümkün olmadığı için Hac Yapan Arkadaşlarımız, Türk halkımız hiç endişe etmesinler çıksınlar onlarla Arafat’a, Onlarla beraber Kurbanlarını kessinler çünkü bu tür İhtilaflardan kurtulmak mümkün değil.

Bir Müzakereci: (01:39:13.saniyeden 38. Saniyeye kadar bir müzakereci mikrofonsuz konuştu hiçbir şey anlaşılmadığı için siz tamamlayınız. Hocamızın konuşmaya başladığı yerden devam edeceğim )

Hoca: Dedim ya aslında hesaptaki hatadan kaynaklanıyor. Aslında Diyanetin yapmış olduğu ilan yerinde ve doğru. Çünkü Güneş battıktan sonra ertesi gün Güneş doğunca kadar Hilal gözükmüş oluyor. Granit Saati saatine  (Granit Saati kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz) ile 01:20 ne demek? Türkiye saatiyle 23:20 demek. Çünkü 2 saat fark var aramızda. Türkiye ye göre 15 Ekim de görmüş oluyorsunuz ama Granit’ te saatine  (Granit kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz) göre 16 Ekimde görüyorsunuz. Bu işte zihinleri karıştırıyor. Karıştırınca problem çıkıyor. Yani Diyanet İnternet sitesine 15 Ekim de gördüğünde 16 Ekim yazınca onu da okuyan vatandaş ister istemez sıkıntıya giriyor.

(01:40:20. Saniye ile 22.saniye arasında  sizin tarafınızdan videoda bir bayanın konuşması  bir kırpma-kesme yapılmış. O yüzden onu yazamıyoruz haliyle. Ama Hocamız o bayana cevap verir gibi konuya giriyor. O yüzden bütünlük olmayabilir az sonra yazacaklarımla lütfen siz hocamızın konuşmasından önce bir şeyleryapılması gerekiyorsa  hallediniz)

Hoca:  Mekke de tabi ki Kurban kesiliyor. Çünkü oranın halkı İbrahim(a.s)’ın dinine mensup olduklarını söylüyorlar. Ama O Kurbanları Dikili taşların önün de keserken , Alah için kestikleri de vardı, Putlar için kestikleri de vardı. Onlar dörde ayırıyorlardı En’am Suresin de belirtiliyor. Kevser Suresinin 2. Ayetin de  “Fe salli li rabbike” “Sen sadece Rabbin için Namaz kıl” , “venhar” “Rabbin için Kurban kes” dendiği zaman onların bu yanlış davranışları ortadan kaldırılmış oluyor. Bir de Taha Suresinin 114. Ayetin de İlgili açıklamalar gelmeden amel edilmemesi emrediliyor;“Sen o Kur’an’la, Birbirini açıklayan ayetler tamamlanmadan, Acele ile hüküm verme” diyor. Dolayısıyla Hac Suresinin Ayetleri indikten sonra Peygamberimiz,  Kurban kesmeye başlamıştır. Ama Hac Suresinin Ayetleri inmese de   “Fe salli li rabbike” orada Mekke Müşriklerinin yaptığı bir yanlışı da ortaya koymuş oluyor.

Fatih Hoca: Hocam Şu ikinci soruya da cevap verirseniz. Soruyu tekrar hatırlamak gerekirse şu şekilde; “ İstanbul da  yaşayan biriyim.  Kurbanımızı aldık, şu anda yanımız da değil, Kesim yerinde bekliyor, Zilhicceye girdik. İşimiz gereği her gün tıraş oluyoruz. Dolayısıyla anladığım kadarıyla Allah’ u Teala’nın  Emrine muhalif hareket etmiş oluyoruz. (01:42:03. Saniyeden 05.saniyeye kadar hocamızın cümle tamamlanmadan söze girmesi sonucu SON CÜMLE anlaşılamadı.tamamlayınız)

Hoca:  Sadaka versin ama bundan sonra kesmesin şeyini.( “Şeyini” kelimesi sakalımı saçımı ifade ediyor anlamadım düzeltiniz01:42:07. Saniyede) Kesmesin ve söylesin İşyerine. Desin “durum bundan -bundan ibaret”. Millet öğrenmeli artık bunu. Soruyu soran kişi Sadaka versin.

(01:42:20. Saniye de   sizin tarafınızdan videoda   bir kırpma-kesme yapılmış. O yüzden onu yazamıyoruz haliyle. Ama Hocamız o kesintiye sorulan bir soruya  cevap verir gibi konuya giriyor. O yüzden bütünlük olmayabilir az sonra yazacaklarımla lütfen siz hocamızın konuşmasından önce bir şeyleryapılması gerekiyorsa  hallediniz)

Hoca: Diyanetin yaptığı doğru. Kur’an-Sünnet bütünlüğü açısından Diyanetin hesabı doğru. Ama geleneksel anlayış açısından da diğeri doğru. Ama aslında Diyanetin ki Geleneksel açıdan da doğru ama İnternet sitelerinde bunu bizim anlatmaya çalıştığımız şekilde ilan etmemişler, Granite  (Granit kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz)  göre ilan etmişler. Granite(Granit kelimesi yanlış yazılmış olabilir düzeltiniz)   göre ilan edilince ister istemez kafa karışıyor. Ama Diyanetin açıklaması doğru. Diyanette bu işi yapanlar nasıl yapmışlarsa çok güzel yapmışlar. Ben şu ana kadar bir yanlışlık yakalayamadım.

Fatih Hoca: İsveç’ten Alay AFİYEF (ismi yanlış yazmış olabilirim 01:42:58.saniye) sormuş ; “Hocam, Hac’ tan önce Umre yapan kişinin, Kesecek Hayvanı yoksa Hacda 3 gün Oruç tutması lazım. Biz oradayken Seferiyiz, Seferiler içinde Oruç tutmama ruhsatı var, Dolayısıyla bu ruhsatı kullanabilir miyiz?” demiş.

Hoca: Ramazan Ayın’ da gidersen kullanırsın. Başka zaman  kullanamazsın. Sadece Ramazan da olur. Allah ’u Teala bilmiyor mu Seferi olunduğunu da emrediyor sana? Orada keseceksin, Zaten Mekkeli olmayana verilen bir görev bu, Orada tutacaksın bu 3 gün orucu.

Fatih Hoca: İstanbul’dan Zekiye NAR diye bir vatandaşımız sormuş; “ Yardım kuruluşlarının yapmış oldukları Organizasyonlara, Kurban işini havale ederek, Kurban işinden kurtulmamız mümkün mü? Bu Kurban geçerli olur mu?“ diyor.

Hoca: Kurban gider de orada kesilirse buna olmaz dememiz mümkün değil. Ama bu konularda İstismar olaylarını da sık sık duyuyoruz. Çok dikkat etmemiz lazım, Çok seçici davranmak gerekir. Fakat iki tane kurban keserlerse, Birinci Kurbanı değil de İkinci Kurbanı kesmek isteyenlere (Yardım kuruluşlarına) verirlerse,  Birinci Kurbanı da kendileri burada keserlerse o zaman problem kalmaz.

Fatih Hoca: İzmir’den Haluk BÜYÜKLÜER(soyadını yanlış yazmış olabilirim 01:44:27.saniye) sormuş “ ‘Evrensel olması için hesap yapılması gerekir’ dediniz. Ama şöyle bir durum söz konusu,  Dünyanın Gece olan tarafı bir gün geriden gelmiyor mu? İki ayrı günde aynı Hilali görmek nasıl olacak? Ayrı gün için ortak kabul edilebilir mi ?” demişler.

Hoca: Haluk bey bu senin ihtisas alanın değil bu konu. Peygamberimizin de İhtisas alanı değildi “Görülerek yapın” diyor. Astronomlar bunu yapıyor hiçte problem olmuyor. Hilalin İlk görüldüğü zamanı esas aldığınız zaman “Gün atlaması” diye bir şey söz konusu değil. Öyle bir şey olmuyor. Artık bu yerleşmiş bir Bilimdir. Artık “Falan yer filan yer” meselesi değil.

Fatih Hoca:  İstanbul’dan Faik KESKİN soruyor; “ Saç kesmeme yasağı bayram sabahımı yoksa Kurban kesilince mi kalkar?”

Hoca: Kurban Kesme zamanı gelince bitiyor. Yani Kurban kesmeden önce de Tıraş olunup Kurban kesme yerine gidilebilir.

Fatih Hoca: Malatya’dan Ercan AKTAŞ soruyor; “İhramdan kasıt iki parça bez mi yoksa Namaza başlamada ki gibi Hac ve Umre de başlamamı? Kendi normal elbisemizle yapılır mı?” demiş . Yani “İhramın Bez mi yoksa Normal elbisemi” demiş.

Hoca: İhram iki parça bez olsa Hacca giden kadınlar yandı. Hiç birisi İhrama girmiyor. Bu soruyu soran kişi meseleyi bilen birine benziyor. Her halde Milleti öğrensin diye sormuştur. “İhram” demek “Harama girmek” demektir. Yani “Yasakların içine girmek” demektir. Yani “İbadete başlamak” demektir. Namaza Başlarken “Allah ’u Ekber” diyerek başladığımız zaman buna “ Tahrime  Tekbiri” yani İhrama girmiş oluyorsunuz. “Tahrim” aynı kökten geliyor. İhrama girmek ne demek? “Allah’ u Ekber” diyerek Namaza başladıktan sonra “Ya bir su getirir misin” diyebilir misiniz? Kapı çaldı mesela “Biri kapıya baksın” veya “Şu kapıyı açıp geleyim” diyemezsiniz. Yani İhrama girmek demek  “İbadetle ilgili yasaklar başladı” demektir. Hacda da “İhram” elbise değildir. Niyet etmek Tebliğe getirmektir. Namaza da dururken niyet ediyorsun. Niyet etmekle namaza girmiş sayılıyor musun? Sayılmıyorsun, Tekbir getirmen lazım. İçinden “Niyet ettim şu Namazı kılmaya” dedikten sonra “Allah ‘ u Ekber” demeden kapı çalınsa gidip açabilirsin. İşte orada da “Niyet” Namazın niyeti gibidir. (01:47:14.saniye ile15.saniye arasında sadece bir kelime anlaşılamadı ..Telbiyemi ,terbiyemi diyor anlayamadım tamamlayınız. Üç nokta koyup cümleyi tamamlıyorum)….Namazdaki “Allah ‘u Ekber” gibidir. Namaz esnasında her yeni olayda yani Rükuye giderken, secdeye giderken, Kalkarken, Her olay meydana gelirken “Allah ‘u Ekber” dersin, Hacılar da her yeni olayla karşılaştıkları zaman da “Lebbeyk” derler, aynı onun gibidir.

Fatih Hoca: Üsküdar’dan Ali YAMAÇ soruyor; “ Bir Kurbanlık aldım ve Kurbanlığı satan kişi dedi ki ‘ Hayvanım 2 yaşını doldurdu ama Süt dişlerini attı ve diğer dişleri çıkmadı’ dedi. Ben de aldım Böyle bir İnekten Kurban olur mu ? diyor.

Hoca: Süt Dişleri gerçekten düşmüşse olur. Ben okuduğum Hadislere göre konuşuyorum. Ama o Hayvanın dişlerini atıp atmadığını uzmanlara sormak lazım, Ben bu işin uzmanı değilim. Hadislerde “Dişleri Düşmüş olmalı” deniliyor. Yenisi çıkmış ifadesi yok. Ama yeni Diş çıkmasa, Süt dişi çıkmaz ki, Çünkü alttan çıkan diş süt dişini itip yerinden çıkartarak yere düşürecek. Bunlar hayvanın Süt dişini çekiyor da olabilirler, Onun için Hayvanın Ağzında damağı elleriyle sürttükleri zaman bir sertlik gelmesi lazım.

Fatih Hoca: Bir soru vardı onu tekrar teyit etmişler, Soru şu şekilde ; “Kurban kesecek olan ya da kurban parasını veren için mi bu tıraş yasağı yoksa diğer aile fertleri içinde geçerlimi?” diye sormuşlar.

Hoca: Buradan Kurban Kesecek kişi için olduğu anlaşılmaktadır.

Fatih Hoca: Hudeybiyede ki olay o zaman Hocam , Hepsinin tıraş olmasını…….. (hocamız bu soru sorulduğu an araya girdi anlayamadım lütfen cümleyi tamamlayınız 01:48:47.saniye)

Hoca:  Hudeybiyedekiler Hacca giden insanlardır. Hepsi Hacca gidiyor, Hac için İhrama girmişler. Hacca gidenlerin tamamı Kurban kesme zamanı gelmeden tıraş olamıyorlar.   01:49:04.saniyeden 06 saniyeye kadar hocamız bir ayet veya hadis okuyor o ayetiveya hadisi  mutlaka yazınız .ben ayeti anlayamadım ve 15 dakka  aramama rağmen bulamadım. Cümleyi üç nokta bırakıp devam ediyorum) ……dedi ya orada Özel bir hüküm var. Ama oradan Kurbanı olan kişiyle ilgili hükmü de çıkarıyoruz, Peygamberimizin hadisiyle anlıyoruz.

Fatih Hoca: Hocam buradaki arkadaşlarda kağıda yazıp şöyle bir soru sormuşlar; “Kurbanın Çift tırnaklı olması, işkembeli olması gibi bir şart var mı ? Mesela “At” tek tırnaklı, işkembesiz,  Kurban olur mu ?” diyorlar.

Hoca: Bu soruyu soran kişi buraya geç geldi herhalde, Sonradan geldi gibi anlaşılıyor. Kurban “En’am” dan olur diye Ayeti okuduk. Hac Suresi 142-143-144. Ayetlere göre “At” “En’am” dan değildir. Koyun, Keçi, Sığır, Deve bunların erkeği ve dişisi Kurban olur. Bunların dışında her hangi bir hayvan Kurban olmaz.

Fatih Hoca: Bir de hakkında bir çok soru gelen bir mesele var. “Umre Organizasyonu”. Süleymaniye Vakfının Organize edeceği Umre Organizasyonunun Ne zaman olacağını soruyorlar.

Hoca: Fatih  Hoca, onu ben bilmem Sen bilirsin, biliyorsan söyle.

Fatih Hoca: Şu an sadece Ön Talepler almaktayız. Zamanı konusunda kesin olmamakla birlikte Hocamızın Fakültedeki derslerinin olmadığı an, Büyük ihtimalle Sömestre denk getirilecek. Düşündüğümüz sayıya ulaşılırsa Sömestre de gideriz.

Hoca: Peki, Hepinize Çok Teşekkür ederiz. Allah Razı olsun, Allah Rahatlık versin

——————-konu sonu—————————————-

Tüm Mukayeseli Fıkıh Müzakereleri
# İçerik Adı Yayınladığı Tarih Görüntülenme
1 Kitaba Çağrı 16 Eylül 2017
2 Kurban İbadeti 24 Ağustos 2017
3 Hadislerin Derlenmesinde İran Etkisi 19 Ağustos 2017
4 Diyanetin Fetö Raporu: Bu din bu hale nasıl geldi? 14 Ağustos 2017
5 Hilal, Fitre ve Bayram 28 Haziran 2017
6 Nebi’mizin Ramazan Hayatı 12 Haziran 2017
7 İmsak Ölçüleri 27 Mayıs 2017
8 Dini Siyasete Alet Etmek 20 Mayıs 2017
9 Nebilere Yüklenen Olağanüstü Özellikler 13 Mayıs 2017
10 Tarih Boyunca Nebilere Gösterilen Tepkiler 6 Mayıs 2017
11 Yanlış Şeriat Algısı Suç ve Ceza 29 Nisan 2017
12 Kapitalizmin Sonu 15 Nisan 2017
13 Faiz Bağlamında Modern Finansal Ürünler 8 Nisan 2017
14 Hadislere Bakışımız Nasıl Olmalı 1 Nisan 2017
15 Haram Aylar 25 Mart 2017
16 Kur’an’cılık Tehlikesi 1.Bölüm 20 Mart 2017
17 Din ve Devlet İlişkileri 1.Bölüm 11 Mart 2017
18 Cuma Namazı ve Hutbe’si 4 Mart 2017
19 Kur’an’a Göre Sihir Kavramı 25 Şubat 2017
20 Abese Suresi Bağlamında Nebi’mizin Korunmuşluğu 18 Şubat 2017
21 Ev İçi Mahremiyet Kuralları 11 Şubat 2017
22 Örtünme İle İlgili Hükümler 4 Şubat 2017
23 Baş Örtüsü ve Örtünme 28 Ocak 2017
24 Kur’an’nın Çözüm Üretmedeki Yeri 21 Ocak 2017
25 Yahudileri Gölgede Bırakan Hileler 16 Ocak 2017
26 Müslümanlar’da Allah’a Güven Krizi 31 Aralık 2016
27 Müslümanlığımızı Gözden Geçirme İhtiyacı 24 Aralık 2016
28 Ümmet Olamamanın Ağır Bedeli 17 Aralık 2016
29 Tarihsellik İddialarında Cezalar Örneği 10 Aralık 2016
30 Mezhepçiliğin Doğurduğu Acı Sonuçlar 3 Aralık 2016
31 Kur’an’nın Tarihselliği İddiası ve Miras Konusu 26 Kasım 2016
32 Takiye (Kimliği Gizleme) 19 Kasım 2016
33 Faiz ve Güncel Meseleler 12 Kasım 2016
34 Mehdi Gelicek mi ? 7 Kasım 2016
35 Hz.İsa Gelicekmi? 31 Ekim 2016
36 Çağdaş Ulemanın Usulsüzlüğü 22 Ekim 2016
37 Dinsel Çoğulculuk 15 Ekim 2016
38 Son Kitabı Devre Dışı Bırakma Projesi, Dialog 8 Ekim 2016
39 Fıtrat Zemininde Buluşma 1 Ekim 2016
40 Nisa 34. Ayet Bağlamında Kadına Şiddet 24 Eylül 2016
41 Kurban İbadeti 10 Eylül 2016
42 Kadının Dövülmesi 3 Eylül 2016
43 Kur’an’a Göre Hükmetmek 27 Ağustos 2016
44 15 Temmuz Darbe Gecesine Kurani Bir Bakış 20 Ağustos 2016
45 Paralel Dinin Olmazsa Olmazı Aracılık – 1 13 Ağustos 2016
46 Müslüman Gayrimüslim İlişkileri 2 Temmuz 2016
47 Zekat 25 Haziran 2016
48 Oruçla İlgili Hükümler 18 Haziran 2016
49 Uydurulan Dinde Yatsı Sonu, Seher ve İmsak Vakti 4 Haziran 2016
50 Uydurulan Dinde Mut’a Nikahı 28 Mayıs 2016
51 Uydurulan Dinde Şartlı Talak 21 Mayıs 2016
52 Uydurulan Dinin Dayatması Olarak Çocukların Evlendirilmesi 7 Mayıs 2016
53 Kölelik ve Cariyelik Mezheplerin Dayatması mı? 30 Nisan 2016
54 Musa Hızır Kıssasının Evrensel Mesajı 23 Nisan 2016
55 Sünnetin Delil Değeri 16 Nisan 2016
56 Kira Sertifikaları Faizsiz Ürün mü? 9 Nisan 2016
57 Suç-Ceza Dengesi Açısından Cinsel İstismar 2 Nisan 2016
58 Boşanma Konusunda Allah’ın Koyduğu Sınırlar 26 Mart 2016
59 Allah’ın Koyduğu Sınırlar Nasıl Aşıldı 19 Mart 2016
60 Muhsana, Kadına Pozitif Ayrımcılık 13 Mart 2016
61 İnsanlar ile Cinlerin Ortak Özellikleri 5 Mart 2016
62 Nebiler Günahtan Korunmuş mudur? 27 Şubat 2016
63 Bedir Savaşı Örneğinde Nebi ve Resul Farkı 20 Şubat 2016
64 Dinde Haram-Helal Koyma Yetkisi 13 Şubat 2016
65 Cinler 6 Şubat 2016
66 İlk İnsanın Yaratılışı 30 Ocak 2016
67 İnsanı İnsan Yapan Özellikler 23 Ocak 2016
68 Allah’ı İkinci Sıraya Koymak 16 Ocak 2016
69 Şirkle İman Arasındaki Kararsızlık 9 Ocak 2016
70 Mehdi Beklentisi 2 Ocak 2016
71 Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
72 Fıkıh Müzakereleri | Her İnsan Allah’ı Bilir 26 Aralık 2015
73 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik – 2 19 Aralık 2015
74 Bir Sömürü Aracı Olarak Halifelik 12 Aralık 2015
75 Kur’ân’da Dindarlık 5 Aralık 2015
76 Tarih Boyunca Bir Siyasi Baskı ve Ötekileştirme Aracı Olarak Zındıklık 28 Kasım 2015
77 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 2) 21 Kasım 2015
78 Geleneğe Göre Dinden Dönmenin Hükmü (Bölüm 1) 21 Kasım 2015
79 Kur’an’a Göre Dinden Dönmenin Hükmü 16 Kasım 2015
80 Kur’an’da Zina Suçu Ve Cezası 7 Kasım 2015
81 Tağut Doğru Yolun Üstünde Oturur 31 Ekim 2015
82 Hadis Uydurma Faaliyetleri 24 Ekim 2015
83 Kader İnancı Ve Nesih 17 Ekim 2015
84 Resulullah Sonrası Siyasi Gelişmeler 10 Ekim 2015
85 Nesih 3 Ekim 2015
86 Hac Ve Kurban 19 Eylül 2015
87 Terör Olayları Karşısında Nebevi Siyaset 12 Eylül 2015
88 Dinde Özgürlük 5 Eylül 2015
89 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 4 “Cariyelik” 29 Ağustos 2015
90 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 3 “Cariyelik” 22 Ağustos 2015
91 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 2 “Kitap Algısı” 15 Ağustos 2015
92 Dine Uyma Yerine Dini Kendine Uydurma 8 Ağustos 2015
93 Nebimizin Yürüttüğü Dış Politika 1 Ağustos 2015
94 Kadir Gecesi ve İmsak Vaktine Tavırlar 11 Temmuz 2015
95 Zekat 4 Temmuz 2015
96 Oruç İbadeti 2 27 Haziran 2015
97 Oruç İbadeti 20 Haziran 2015
98 Kutup Bölgelerinde İftar ve İmsak Vakitleri 13 Haziran 2015
99 Emtia Borsalarındaki İşlemlerin Fıkhi Hükmü 6 Haziran 2015
100 Kur’ân’a Göre Gece-Gündüz 30 Mayıs 2015
101 Prof. V. A. Yefimov’la Yapılan Toplantının Değerlendirilmesi 23 Mayıs 2015
102 İsra ve Mirac 16 Mayıs 2015
103 Berzah Alemi 2 9 Mayıs 2015
104 Berzah Alemi 2 Mayıs 2015
105 Enflasyon ve Faiz 25 Nisan 2015
106 İşsizlik Probleminin Kaynağı 18 Nisan 2015
107 Peygamberimizin Öldürülmesini Emrettiği Kişiler Hakkındaki Rivayetler 4 Nisan 2015
108 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Zekat-Faiz Karşılaştırması) 28 Mart 2015
109 Faizsiz Sistemin İlkeleri – Faizsiz Bankacılık 28 Mart 2015
110 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Enflasyon) 21 Mart 2015
111 Faizsiz Sistemin İlkeleri (Bankacılık) 14 Mart 2015
112 Faizsiz Sistemin İlkeleri 7 Mart 2015
113 Tecavüz Suçunun Cezası 28 Şubat 2015
114 İdam Cezası ve Kıssas Tartışmaları 21 Şubat 2015
115 Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 14 Şubat 2015
116 Kur’ân’da Ruh Kavramı 7 Şubat 2015
117 İcmanın Delilleri ve Değerlendirilmesi 24 Ocak 2015
118 Fıkıh Müzakereleri | Ceza Hukukunun Genel Prensipleri 17 Ocak 2015
119 Nebiye Hakaretin Cezası 10 Ocak 2015
120 Noel ve Mevlid Kandili Kutlamalari 3 Ocak 2015
121 Kelime Oyunları ve Şeb-i Arus 27 Aralık 2014
122 Evlilik Nedeniyle Ortaya Çıkan Haramlık 20 Aralık 2014
123 Talak’ın Şarta Bağlanması 13 Aralık 2014
124 Kadının Boşanma Hakkı 6 Aralık 2014
125 Boşanmanın Hükümleri 29 Kasım 2014
126 Küçüklerin Evlendirilmesi 22 Kasım 2014
127 İslam Hukuku-Roma Hukuku Karşılaştırması 15 Kasım 2014
128 Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi 8 Kasım 2014
129 İslâm Miras Hukukunda Kelâle 3 Kasım 2014
130 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı – 2 25 Ekim 2014
131 Batı Güdümlü İslam Anlayışında Kur’an Sünnet Algısı 18 Ekim 2014
132 İslam Alimlerinin Işid’e Gönderdikleri Mektubun Eleştirisi 11 Ekim 2014
133 Kurban İbadeti 27 Eylül 2014
134 Birbirimizden yardım istemek şirk midir? 9 Ağustos 2014
135 Nafile Oruç 2 Ağustos 2014
136 Zekat ve Fitre 26 Temmuz 2014
137 Kadir Gecesi 19 Temmuz 2014
138 Tarihi gelişimi ve Hükümleri Açısından İtikaf 12 Temmuz 2014
139 Yatsının Son Vakti 5 Temmuz 2014
140 Vakti Dışında Namaz, Süresinden Fazla Oruç 28 Haziran 2014
141 Bakara 187. Ayet Işığında Oruç İbadeti 21 Haziran 2014
142 Kimler Oruç Tutabilir 14 Haziran 2014
143 Orucun Tarihi ve Meşruiyeti 7 Haziran 2014
144 Ecel ve Şehitlik – Sorular ve Cevaplar 24 Mayıs 2014
145 Ecel ve Şehitlik 17 Mayıs 2014
146 Seferilik Mesafesi ve Müddeti 10 Mayıs 2014
147 Yolculukta Namaz – 2 26 Nisan 2014
148 Dinden Dönmek 19 Nisan 2014
149 Yolculukta Namaz 5 Nisan 2014
150 Namazı Terketmenin Hükmü 29 Mart 2014
151 Namazda Zikir 8 Mart 2014
152 Kadınların Cemaate Katılması 1 Mart 2014
153 Cemaatle Namaz – 2 22 Şubat 2014
154 Cemaatle Namaz 15 Şubat 2014
155 Sehiv Secdesi 8 Şubat 2014
156 Namazı Bozan Haller – 2 1 Şubat 2014
157 Namazı Bozan Haller 18 Ocak 2014
158 Cumanın Farzından Önceki ve Sonraki Sünnetler 11 Ocak 2014
159 Cuma Hutbesi 4 Ocak 2014
160 Cuma Namazı 28 Aralık 2013
161 Sünnet Namazları 21 Aralık 2013
162 Vitir Namazı 14 Aralık 2013
163 Teheccüd Namazı 7 Aralık 2013
164 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – Sorular 23 Kasım 2013
165 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları – 2 18 Kasım 2013
166 Kur’an’da Melek ve Cin Kavramları 2 Kasım 2013
167 Cezanın Amacı Açısından Mağdur Hakları 26 Ekim 2013
168 Bayram Namazı ve Teşrik Tekbirleri 12 Ekim 2013
169 Tarihi, Amacı ve Ahkamı Yönüyle Kurban 5 Ekim 2013
170 Kur’an’da Münafıkların Durumu – 2 28 Eylül 2013
171 Kur’an’da Münafıkların Durumu 21 Eylül 2013
172 Günümüz İslam Dünyasının Problemleri 14 Eylül 2013
173 Bedel Hac – Doç.Dr. Servet Bayındır 7 Eylül 2013
174 Allah’ın Bilgisi ve Kader 24 Ağustos 2013
175 Mısırdaki Müslümanların Durumu 17 Ağustos 2013
176 Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013
177 İmsak Tartışmaları 27 Temmuz 2013
178 Kutup Bölgelerinde İbadet Vakitleri 20 Temmuz 2013
179 Kader 19 Ocak 2013
180 Kıyamet Alametleri 22 Aralık 2012
181 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Kurban İbadeti 20 Ekim 2012
182 Kur’an Sünnet Bütünlüğünde Hac İbadeti 13 Ekim 2012
183 Faiz-Zekat İlişkisi 6 Ekim 2012
184 Namazların Birleştirilmesi 29 Eylül 2012
185 İslama Yönelik Saldırılar 22 Eylül 2012
186 Alternatif Bir Finansal Ürün Olarak Kira Sertifikaları(SUKUK) 15 Eylül 2012
187 Öğle ve İkindi Namazlarının Vakitleri 8 Eylül 2012
188 Yatsı Namazı Vaktinin Bitişi 1 Eylül 2012
189 Kur’an’a Göre Gelenek 25 Ağustos 2012
190 Bayram Namazı ve Fitre 18 Ağustos 2012
191 Televizyondan Kabe İmamına Uyulabilir mi? 11 Ağustos 2012
192 Ramazan Ayının İnsana Sunduğu Fırsatlar 4 Ağustos 2012
193 İmsak Vakti ve Seher – 2 28 Temmuz 2012
194 İmsak Vakti ve Seher 21 Temmuz 2012
195 Nesih, Kıblenin Değişmesi Örneği 23 Haziran 2012
196 İsra ve Miraç 16 Haziran 2012
197 Uydurma Hadisler – Harun Ünal 9 Haziran 2012
198 Sezaryen Doğum 2 Haziran 2012
199 Vahiy – Sünnet İlişkisi 26 Mayıs 2012
200 Nesih Kavramı 19 Mayıs 2012
201 Din ve Tıp Açısından Sünnet 14 Mayıs 2012
202 Din ve Müzik 5 Mayıs 2012
203 Hadislerin Kur’an’a Arzı 28 Nisan 2012
204 Türkiye’de Kutlu Doğum Etkinlikleri 21 Nisan 2012
205 Allah’ın Elçisini Doğru Anlamak 14 Nisan 2012
206 Kur’an Öncesi Mekke Toplumu 7 Nisan 2012
207 Faizsiz Bankacılğın Problemleri 31 Mart 2012
208 Hz.Muhammed’in(S.A.V.) Tebyin Görevi 24 Mart 2012
209 İslam ve Türk Medeni Kanunu(TMK) Miras Sistemlerinin Mukayesesi 17 Mart 2012
210 Kur’an’a Göre Tağut Kavramı 10 Mart 2012
211 Farklı İnançların Birlikte Yaşamasının Doğal Kuralları 3 Mart 2012
212 Kur’an’a Göre Resule İman, İtaat ve İttiba 25 Şubat 2012
213 Organ Nakli 18 Şubat 2012
214 Sebeb-i Nüzul Meselesi 11 Şubat 2012
215 Daru’l-Harbde Faiz 4 Şubat 2012
216 İftida 28 Ocak 2012
217 Talak (Boşanma) 21 Ocak 2012
218 Gayrimüslimlerle Evlilik 14 Ocak 2012
219 A’raf Ehli 7 Ocak 2012
220 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? – 2 31 Aralık 2011
221 Müminler Cehenneme Girecekler Mi? 24 Aralık 2011
222 Çocukların Evlendirilmesi 17 Aralık 2011
223 İnanç Özgürlüğü 10 Aralık 2011
224 Evliliğin Denetlenmesi 3 Aralık 2011
225 Adetli Kadın Kur’an’a Dokunabilir mi? 26 Kasım 2011
226 Hz.İsa’yı(a.s.) Geri Getirmek İsteyenlerin Hedefi 19 Kasım 2011
227 Nebi ve Resul Kavramları 12 Kasım 2011
228 Kurban Bayramına Nasıl Hazırlanmalıyız? 5 Kasım 2011
229 İcma Delili ve Değerlendirilmesi 22 Ekim 2011
230 Vekaletle(Bedel) Hac 15 Ekim 2011
231 İhram Yasakları 8 Ekim 2011
232 Kadınların Yolcuğu 1 Ekim 2011
233 Kur’an ve Sünnet Işığında Hac İbadeti 24 Eylül 2011
234 Faiz Anlayışı 10 Eylül 2011
235 Bayram Namazı 27 Ağustos 2011
236 İmsak Vakti 20 Ağustos 2011
237 Teravih Namazı Konusunda Diyanet’e Cevap 13 Ağustos 2011
238 Oruç Tutamayanlar Ne Yapmalı? 6 Ağustos 2011
239 Güneşin Batmadığı Yerlerde Namaz Vakitleri 2 Temmuz 2011
240 Yatsı Namazının Vakti 7 Mayıs 2011
241 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler – 2 30 Nisan 2011
242 Allah’ın İndirdikleri İle Hükmetmeyenler 23 Nisan 2011
243 Günahlarla İlgili Kavramlar – 2 2 Nisan 2011
244 Günahlarla İlgili Kavramlar 26 Mart 2011
245 Büyük Günahlar – 3 19 Mart 2011
246 Büyük Günahlar Nelerdir? 12 Mart 2011
247 Büyük Günah İşleyenlerin Durumu 5 Mart 2011
248 Ye’cüc ve Me’cüc 26 Şubat 2011
249 Dabbetü’l-Arz 19 Şubat 2011
250 Tarikatlarda Vesile ve Tevessül 12 Şubat 2011
251 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar – 2 5 Şubat 2011
252 Kutuplarda Namaz Vaktinin Tespiti 29 Ocak 2011
253 Evliyanın Yardımı İle İlgili İddialar 22 Ocak 2011
254 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular – 2 1 Ocak 2011
255 Kâlû Belâ Olayı Hakkında Sorulan Sorular 25 Aralık 2010
256 Mehdi İnancı 18 Aralık 2010
257 Kur’an’a Göre Zekat Oranları 4 Aralık 2010
258 Artan Malı İnfak Etme 27 Kasım 2010
259 Vitr Namazı 13 Kasım 2010
260 Bayram Namazları 6 Kasım 2010
261 Sehiv Secdesi – Mukayeseli Fıkıh Dersleri 30 Ekim 2010
262 Kurban İle Alakalı Sorular 23 Ekim 2010
263 Hac Farklı Aylarda Yapılabilir mi? – Fıkıh Dersi 9 Ekim 2010
264 Başkasının Yerine Hacc Yapmak 2 Ekim 2010
265 Hilal İle İlgili Sorulan Sorular 25 Eylül 2010
266 Cariyeler İle İlgili Sorulan Sorular 18 Eylül 2010
267 ORUÇ BOZMANIN CEZASI 4 Eylül 2010
268 Zekat 28 Ağustos 2010
269 İmsak ve Yatsı Vakitleri – 2 21 Ağustos 2010
270 İmsak ve Yatsı Vakitleri 14 Ağustos 2010
271 İsra ve Miraç -2 10 Temmuz 2010
272 İsra ve Miraç -1 3 Temmuz 2010
273 İcma’a Delil Getirilen Hadisler 26 Haziran 2010
274 İcma 19 Haziran 2010
275 Başörtüsü ve Örtünme 12 Haziran 2010
276 Mezheplerin Tutarlılığı 29 Mayıs 2010
277 Asabe Siyaset İlişkisi (Kızın Çocuklarının Mirasçılığı Örneği) 22 Mayıs 2010
278 Kur’an’ı Açıklama Usulü 15 Mayıs 2010
279 Kartepe Programı Değerlendirme 5 Mayıs 2010
280 Abdestte Ayakların Mesh Edilmesi 24 Nisan 2010
281 Hudeybiye’den Geri Kalanlar 13 Nisan 2010
282 Peygamberimizin Zeynep (ranha) ile Evliliği 3 Nisan 2010
283 Bedir Savaşı 20 Mart 2010
284 Kur’an Sünnet Bütünlüğü: Allah’ın İzni Meselesi 13 Mart 2010
285 Vahiy Çeşitleri 6 Mart 2010
286 Kadınların Özel Halleri 11 Şubat 2010
287 Kur’an’a Göre Zekat Nispeti 6 Şubat 2010
288 Vahy-i Gayr-i Metlüv’e Dair Getirilen Deliller -1 30 Ocak 2010
289 Iskat (Ölen Kimseyi İbadet Borçlarından Kurtarmak) 16 Ocak 2010
290 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrailin Rolü -2 2 Ocak 2010
291 Dini Tebliğ ve Uygulamada Cebrail’in Rolü 26 Aralık 2009
292 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kurban 21 Kasım 2009
293 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -2 14 Kasım 2009
294 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kıble Meselesi -1 7 Kasım 2009
295 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Kur’anı Anlama 31 Ekim 2009
296 Kuran ve Sünnet Bütünlüğü – Yolculukta Namazin Kısaltılması Örneği 24 Ekim 2009
297 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? -2 17 Ekim 2009
298 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-1 10 Ekim 2009
299 İsa Aleyhisselam Tekrar Gelecek mi? 1-2 10 Ekim 2009
300 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -1 3 Ekim 2009
301 Hanefi Mezhebinin İçki ile İlgili Görüşleri -2 3 Ekim 2009
302 Mirasta Avliye Meselesi -1 26 Eylül 2009
303 Mirasta Avliye Meselesi -2 26 Eylül 2009
304 Kasten Orucu Bozanın Cezası -1 12 Eylül 2009
305 Kasten Orucu Bozanın Cezası -2 12 Eylül 2009
306 Oruç Keffareti -2 29 Ağustos 2009
307 Oruç Keffareti -1 29 Ağustos 2009
308 Adetli Kadının Orucu -1 22 Ağustos 2009
309 Adetli Kadının Orucu -2 22 Ağustos 2009
310 Hastaların Orucu -1 15 Ağustos 2009
311 Hastaların Orucu -2 15 Ağustos 2009
312 Namazda Örtünme / 2-1 8 Ağustos 2009
313 Namazda Örtünme / 2-2 8 Ağustos 2009
314 Namazda Örtünme / 1-1 1 Ağustos 2009
315 Namazda Örtünme / 1-2 1 Ağustos 2009
316 Kur’an’da Örtünme -1 18 Temmuz 2009
317 Kur’an’da Örtünme -2 18 Temmuz 2009
318 Gayrimüslimlerle Evlilik -1 11 Temmuz 2009
319 Gayrimüslimlerle Evlilik -2 11 Temmuz 2009
320 Müşriklerle Evlilik -1 4 Temmuz 2009
321 Müşriklerle Evlilik -2 4 Temmuz 2009
322 Ehli Kitap ve Müşrikler -1 27 Haziran 2009
323 Ehli Kitap ve Müşrikler -2 27 Haziran 2009
324 Hayvan Kesimi / 2-1 20 Haziran 2009
325 Hayvan Kesimi / 2-2 20 Haziran 2009
326 Hayvan Kesimi -1 13 Haziran 2009
327 Hayvan Kesimi -2 13 Haziran 2009
328 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -1 6 Haziran 2009
329 Helal Gıda ve Jelatin Konusu -2 6 Haziran 2009
330 Nafile Namazlar -1 9 Mayıs 2009
331 Nafile Namazlar -2 9 Mayıs 2009
332 Vitir Namazı -1 2 Mayıs 2009
333 Vitir Namazı -2 2 Mayıs 2009
334 Kur’an’ın Genel Açıklaması -1 25 Nisan 2009
335 Kur’an’ın Genel Açıklaması -2 25 Nisan 2009
336 Namazın Mekruhları -1 11 Nisan 2009
337 Namazın Mekruhları -2 11 Nisan 2009
338 Namazı Bozan Şeyler -1 4 Nisan 2009
339 Namazı Bozan Şeyler -2 4 Nisan 2009
340 Namazda Konuşmak -1 28 Mart 2009
341 Namazda Konuşmak -2 28 Mart 2009
342 Namazda Abdestin Bozulması / 2-1 21 Mart 2009
343 Namazda Abdestin Bozulması / 2-2 21 Mart 2009
344 Namazda Abdestin Bozulması / 1-1 14 Mart 2009
345 Namazda Abdestin Bozulması / 1-2 14 Mart 2009
346 Namazda İmamlık / 3-1 28 Şubat 2009
347 Namazda İmamlık / 3-2 28 Şubat 2009
348 Namazda Saf Düzeni -1 21 Şubat 2009
349 Namazda Saf Düzeni -2 21 Şubat 2009
350 Namazda İmamlık / 2-1 14 Şubat 2009
351 Namazda İmamlık / 2-2 14 Şubat 2009
352 Namazda İmamlık / 1-1 7 Şubat 2009
353 Namazda İmamlık / 1-2 7 Şubat 2009
354 İmamın Arkasında Kıraat -1 24 Ocak 2009
355 İmamın Arkasında Kıraat -2 24 Ocak 2009
356 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-1 17 Ocak 2009
357 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 4-2 17 Ocak 2009
358 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-1 10 Ocak 2009
359 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 3-2 10 Ocak 2009
360 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-1 3 Ocak 2009
361 Namazda Okunan Sûre ve Ayetler / 2-2 3 Ocak 2009
Kuran Dersi Canlı Yayın